We don't have to do this Çeviri Türkçe
407 parallel translation
Harry, we don't have to do this.
Harry, bunu yapmak zorunda değiliz.
Wait a minute, we don't have to pay for this, do we?
Bunun için para vermemiz gerekmiyor, değil mi?
- We don't have to do this.
- Bunu yapmamıza gerek yok.
Later I knew that he was the one who wanted to do so I don't want to let this rascal get away with it so easily I can only promise you that we will settle our grudges after we have eliminated Cao Feng
Sonradan anladım ki asıl güç delisi oymuş aslında Yaptıkları cezasız kalmamalı! ona ödetmek gerek!
We don't have to do this.
Bunu yapmamız gerekmiyor.
You know, we don't have to do this.
Bunu yapmamız gerekmiyor.
We don't have to do this if you don't want to.
Bak, istemiyorsan yapmak zorunda değiliz.
We don't have to do this, Fontana, I mean...
Bunu yapmak zorunda değiliz Fontana
I'm glad we don't have to do this every day.
Bunu tüm gün yapmak zorunda olmadığımız için çok memnunum.
Well, listen, man, I don't have time to talk. Where we gonna do this?
Dinle dostum, konuşacak vaktim yok.
Running here and there, we have to stop them, and say, "Don't do this. Don't do that."
Oraya buraya koştururlar, biz de onu yapma, bunu yapma der dururuz.
I don't know anything... except if we're gonna get out of this alive, we'll have to do it on our own.
Hiçbir şey bilmiyorum. Sadece bu işten sağ çıkmak istiyorsak bunu kendi başımıza yapmamız gerektiğini biliyorum.
- We don't have to do this now.
- Bunu şimdi yapmak zorunda değiliz.
You know, Jerry, we don't have to do this.
Jerry, bunu yapmak zorunda değiliz.
So we have to do this in such a way that they think we don't have the boat.
O halde onları denizaltının elimizde olmadığına inandırmalıyız.
No, you don't have to call my A.A. Why don't we do this?
- Evet. Hayır, sekreterimi aramana gerek yok. Neden şöyle yapmıyoruz?
You know... I always do what I'm told, and I newer complain, but I don't understand why do we have to do the same things that we did this morning.
Bilirsin ki bana söyleneni her zaman yaparım ve asla şikâyet etmem, ama neden bu sabah yaptığımız şeyleri tekrar yapmamız gerektiğini anlamıyorum.
Look, we don't have to do this Easter thing, you and me.
Bak, bu Paskalya olayını yapmak zorunda değiliz. Sen ve ben.
God before you and this river and this mountain and everything we don't know about Mickey do you take Mallory to be your lawful wedded wife to have and hold and treat right until you die?
Tanrım, senin, bu nehrin, bu dağın ve hakkında hiçbir şey bilmediğimiz herşeyin önünde Mickey, Mallory'yi ölüm sizi ayırana kadar hastalıkta ve sağlıkta, karın olarak kabul ediyor musun?
We don't have the right to do this, because whatever I take away must be put back exactly as it was.
Bunu yapmaya hakkımız yok. Her ne aldıysak, hepsini aynen geri koymamız gerekiyor.
I don't see why we have to do this every year.
Bunu her sene neden yapmamız gerektiğini anlamıyorum.
You know, I don't know why we have to do this.
Bunu neden yapıyoruz anlayamıyorum.
If you don't mind, I'll have a security guard- - No, two security guards take you to a holding cell until we decide what to do about this.
İzin verirsen, biz bir karara varana kadar bir- - hayır, iki güvenlik görevlisi sana hücrene kadar eşlik edecekler.
I-l'm not saying we can't do business but I don't have the authority to make this kind of decision.
Ben, iş yapamayacağımızı söylemiyorum ama böyle bir kararı verecek yetkide değilim.
If we don't do this, we won't have an EMH to diagnose.
Bunu yapmazsak, teşhis edilecek bir ATH da olmayacak.
You don't have to do this, come on guys, you can't kill me, can't we flip for it
Bunu yapmak zorunda değilsiniz, hadi beyler, Beni öldüremezsiniz. Yazı tura atalım mı?
We don't have to do this, because I can get you the money, I swear.
Bunu yapmanıza hiç gerek yok. Size yemin ederim ki parayı bulabilirim...
- Ray, we don't have to do this.
- Ray, bunu yapmamıza gerek yok.
We don't have to do this today.
Yarın da yapabiliriz.
'Cause we really don't have to do this.
'Çünkü bunu gerçekten yapmak zorunda değiliz.
Listen, we don't have to do this.
Dinle, bunu yapmak zorunda değiliz.
I don't think we have to do this.
Bunu yapmaya mecbur olduğumuzu zannetmiyorum.
- We don't have to do this, leslie.
- Bunu yapmak zorunda değiliz Leslie.
Val, we don't have to do this.
Valerie! Bunun için...
Hey, we don't have to do this now if you don't want to.
Eğer yapmak istemezsen bunu şimdi yapmamıza gerek yok.
We don't have to do anything'cause, look, I can just wear this over the front.
hiç bir şey yapmamıza gerek yok. Çünkü bakın.Bunu böyle kapatırım.
- Listen, Dawson, we're cool you don't have to do this now.
- Dinle, Dawson, bunu yapmak zorunda olmadığını ikimizde biliyoruz.
We don't have to do this.
Bunu yapmak zorunda değiliz.
- Mulder, look... We don't have to do this.
- Mulder, bunu yapmak zorunda değiliz.
Maybe we don't have to do this class exactly Like it is in the binder.
Belki de bu dersi aynen o kitapta söylediği gibi yapmasak daha iyi olur.
Look, Jack, we don't have to do this.
Bak, Jack, Bunu yapmak zorunda değiliz.
We don't have to do this.
Anlamı ne?
Look, we don't have to do this tonight.
Bak, bu akşam yapmak zorunda değiliz.
No, we don't, trust me. The only chance that we have to get rid of Tempus is to do this by breaking the time loop, okay?
Tempus'tan kurtulmanın tek yolu zaman döngüsünü kırmak, tamam mı?
Don't miss him, or we have to do this all over again.
Onu kaçırma, yoksa bunu tekrar yapmak zorunda kalırız.
Hey, you know, I'm gonna be coming here a lot, so maybe in the future we don't have to do this whole name thing... and you could just say, "Hey, Jake," and I could say, "Hey, T-Bone."
Hey biliyorsun. Buraya sık sık geliyorum. Bu yüzden artık birbirimize isimlerimizle hitap edebiliriz...
If we don't do something and try to stop this guy... we will have to live with that for the rest of our lives.
Bu adamı durdurmaya çalışmazsak hayatımız boyunca bu vicdan azabıyla yaşayacağız. Tamam.
We don't really have to climb this thing, do we?
Bu koca şeye tırmanmamız gerekmiyor, değil mi?
Look, look. If we don't go do this, you ain't gonna have no home to go to.
Bakın, bakın, eğer bunu yapmazsak yarın evinize el koyacaklar.
We don't have anything to do with this.
Yapma! Bizim bununla bir alakamız yok
We don't have to do this.
Bunu yapmak zorunda değilsin.