We don't know what it is Çeviri Türkçe
363 parallel translation
We don't know what your father is doing, and it's probably right you should take precautions.
Babanın ne yaptığını bilmiyoruz ve dikkatli olmak konusunda muhtemelen haklısın.
We don't know what high-altitude sickness is, but we know how to stop it.
Yükseklik hastalïgïnïn ne oldugunu bilmiyoruz ama durdurmayï biliyoruz.
So secret... we don't know what it is... or whether he is dropping it or not.
O kadar gizli ki ne olduğunu bilmiyoruz kullanıp kullanmayacaklarını da.
We still don't know what it is or where it comes from, but there's something there.
Hala ne olduğu veya nereden geldiğini bilemesek de, orada bir şey mevcut.
- Whoa. - We don't know what it is, what it does. - No.
Aslında bunun teknoloji alanına girip girmediğini bilmiyorum.
We don't know what it is.
Ne olduğunu bilmiyoruz.
But what it is... what causes it to appear and disappear, we don't know.
Fakat ne olduğunu ortaya çıkaran ve yok olmasını sağlayan sebepleri bilmiyoruz.
Since we don't know what it is yet, we can't give it a Latin name.
Henüz tam olarak ne olduğunu bilmeden, ona Latin bir ad koyamayız.
Yes, and we don't know what it is that killed them.
Evet, ve biz onları neyin öldürdüğünü bilmiyoruz.
If there's something you know that we don't I think you'd better tell us what it is.
Eğer bilmediğimiz bir şey varsa bence söyleseniz iyi olur.
We don ´ t know there is a problem here, or on what reasoning it ´ s set.
Burada şifreleme var mı, varsa hangi düzende onu dahi bilmiyoruz.
Cure what? We don't know what it is.
Ne olduğunu bile bilmiyoruz.
We don't even know if what we're chasin is the breed that done it.
Günlerimizi at sırtında onu kovalayarak geçiremeyiz.
I don't know what it is. I boil it, we eat it, I throw the paper away and we feel rotten.
Ne olduklarını bilmeden pişirip yiyoruz, ambalaja da bakmıyorum, ama hiç tadı yok.
and that "real life" is more important than loving. What does it matter? I know we don't really have a chance whatever might have become of us if we'd had the chance.
Gerçek bir şansımızın olmadığını biliyorum tabii ki, eğer şansımız olsaydı, her ne olacaktıysa.
I don't know what it is, but if we can get up that wall, we can find out.
Ne olduğunu anlamadım ama şu duvara tırmanırsak belli olur.
We don't know exactly what it is.
Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz.
You know, it may - it may be, Wally, that one of the reasons... that we don't know what's going on... is that when we're there at a party, we're all too busy performing.
Belki de Wally, neler olup bittiğini bilememe sebeplerimizden birisi de, partideyken rol yapmaya o kadar dalmamızdır.
- We don't even know what it is.
- Daha ne olduğunu bile bilmiyoruz.
We don't know exactly what it is, but what it amounts to is a premature degeneration comparable to that of aging.
Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz, ama yol açtığı şey yaşlanmaya benzer erken dejenerasyon.
We don't know what it is, except that it's large and seems to have some purpose.
Ne olduğunu bilmiyoruz, ama çok büyük bir şey ve bir amacı var gibi duruyor.
But death may be just as boring, since we don't know what it is.
Ama belki ölüm de, ne olduğunu bilmediğimiz için bir o kadar sıkıcıdır.
We don't even know what it is yet.
Daha bunun ne olduğunu bile bilmiyoruz.
We don't even know what it is.
Ne olduğunu bile bilmiyoruz daha.
We've got a problem, but we don't know what it is, yet.
Bir sorunumuz var, ama henüz ne olduğunu bilmiyoruz.
Look, I don't know what it is that you're trying to tell me,..... but we have a very big presentation to give tomorrow, so I'm gonna get some sleep.
Bak, anlatmak istediğin ne bilmiyorum ama yarın önemli bir sunumumuz var, ve ben gidip biraz uyumalıyım.
We don't know what it is... but we do know what it does!
Mizacin ne oldugunu bilmiyoruz ama ne yaptigini biliyoruz!
As Socrates so philosophically put it, since we don't know what death is, it is illogical to fear it.
Socrates'ın da felsefik bir şekilde açıkladığı gibi, ölümün ne olduğunu bilmediğimiz için ondan korkmak mantıksız.
We don't know what it is. Probably hospital debris.
Ne olduğunu bilmiyoruz, herhalde hastane atığı falandır.
Objection--we don't know where this tape is from... or who made it, or under what circumstance.
İtiraz ediyorum--bu kasedin nerden geldiğini bunu... kimin hazırladığnı, ve şartlarını bilmiyoruz.
We don't know where to start, maybe that's what it is.
Nereden başlayacağımızı bilmiyoruz, belki de sorun bu.
I don't know where it is and what we're doing.
Nerede ve ne işi bilmiyorum.
Wait, don't drink out of it until we know what it is.
Ne olduğunu öğrenene kadar sakın ondan bir şey içme.
We don't even know what that thing is It's a human being. And she's frightened
O korkmuş bir insan.
What we don't know is why he did it.
Niye yaptığını bilemiyoruz.
It's only 200 miles off the Eastern seaboard and we don't even know what it is.
Doğu sahilinden sadece 200 mil uzakta ama biz hâlâ ne olduğunu bilmiyoruz.
I don't think it's wise, not until we know what it is.
Nesnenin ne olduğunu anlayana kadar yapmamalıyız.
Because... because we don't know what it is.
Çünkü... Çünkü ne olduğunu bilmiyoruz.
We don't know what it is.
Ne olduğunu bilmiyoruz Cordelia.
Oh, we don't even know what it is.
Ne olduğunu biz bile bilmiyoruz.
- I don't know what it is,..... but it's got a power source more advanced than anything we've ever seen.
- Ne olduğunu bilmiyorum, ama şimdiye kadar gördüğüm herşeyden daha gelişmiş bir güç kaynağı var.
We don't know what it is or what it can do.
Ne olduğunu ve ne yapabildiğini bilmiyoruz.
I can't tell you exactly what year it is because we honestly don't know.
Kaç yılında olduğumuzu söyleyemem çünkü tam olarak biz de bilmiyoruz.
'Cause he acting like we don't know what time it is.
Hiçbir şeyden anlamıyormuşuz gibi davranıyor.
You know, we'd like to do that, but frankly, Sarris, sir, we don't know what it is or even where it is.
Biliyor musun, yapmak isteriz, fakat, ne olduğunu ve nerede olduğunu bile bilmiyoruz.
You know, this may sound stupid, but... the problem with what doesn't exist, with the unknown, is that we don't know it.
Belki bu söyleyeceklerim sana aptalca gelecek, ama genelde var olmayan, bilinmeyen şeylerin başlıca zorluğu bilinmemeleridir.
I'm gonna grow this demon part and we don't know what it is.
Ya birdenbire iblis özelliğim ortaya çıkarsa!
We don't even know what it is or how to fight it.
Onun ne olduğunu ve nasıl savaşacağımızı bilmiyoruz.
Look, we don't know what that craft is capable of, but the kid is going to have to land it somewhere.
Bak, şu aracın'ın yapabileceklerini bilemiyoruz. Fakat çocuk onu bir yerlere indirmek zorunda.
- We don't know what it is.
- Ne olduğunu bilmiyoruz.
'The high mountain peaks seemed to be coated'with some kind of metallic or shiny frosting,'something reflecting radar energy,'and we don't know what it is.'
Gezegenin dağ tepeleri, parlak ve metalik bir maddeyle kaplı. Radar enerjisini yansıtıyor ve ne olduğunu bilmiyoruz.