We don't need to Çeviri Türkçe
3,215 parallel translation
We don't need to bring the Caterpillar into this.
Tırtıl'ı olaya katmamıza gerek yok.
We don't need papers or guardians to protect our family.
Ailemizi korumak için kağıtlara ya da muhafızlara ihtiyacımız yok.
We don't need to do it anymore.
Gerek kalmadı.
We don't need to bribe the witnesses.
Tanıklara rüşvet vermemize gerek yok.
You don't need to Have we no self-respect?
Buna gerek yok. Bizim kendimize saygımız yok mu?
We in UK now, we don't need to worry.
Artık İngilterede'yiz. Endişelenmemize gerek yok.
We need to find out what's on this! No, we don't.
İçinde ne olduğunu öğrenmeliyiz!
- Ooh! - Right, it's obvious what this is. - We don't need to...
Pekala, belli ki bu şey bizim gerek...
I don't know what it is but we need to get the fuck out of here.
Fakat ne olduğunu bilmiyorum. Buradan siktir olup gitmemiz gerekiyor.
We don't even need to talk.
Konuşmamıza bile gerek yok.
Look, we don't like it either, but the Miami P.D. Is raiding your office today, and the Chief is worried that you guys are gonna destroy all the evidence the second we kick in the door, so we need you to go back to your office right now and plant this little ditty in your mainframe.
Bak bizde bundan hoşlanmıyoruz, ancak Miami Polisi sizin ofisi bugün basacak, ve Şef çok endişeli sizin tüm kanıtları kapıyı tekmelediğimiz anda saniyeler içinde yoketmenizden, bu yüzden şimdi bizim seni ofisine geri götürmemiz vee bilgi işlem biriminize şu küçük şeyi yerleştirmen gerekiyor.
At our age, we don't need others to understand.
Kendi kararlarımı verecek yaştayım.
At our age, we don't need others to understand.
Kimsenin anlamasını beklemiyorum.
- We need to give her- - - Don't do that to us.
- Bir daha yapma böyle.
I don't think we need to wait for anybody. What are you talking about?
Birilerini beklemek durumunda olduğumuzu düşünmüyorum.
You don't need to explain your entire operation, but in order for us to prevent these future murders, we do need to know the names of the persons slated to be killed.
Bütün faaliyetlerinizi açıklamana gerek yok ama yeni cinayetleri önleyebilmemiz için öldürülmesi planlanan kişilerin adlarını öğrenmemiz lazım.
Well, we don't need photos to figure out who did this.
Bunu kimin yaptığını anlamak için resimlere ihtiyacım yok.
Now, unfortunately, we don't have the lead time for a proper video installation, but we don't always need to see things to make good intelligence analysis, now do we?
Ne yazık ki kamera kurulumu için gereken zamana sahip değiliz. Ama istihbaratı iyi analiz etmek için her zaman görmemiz gerekmiyor, değil mi?
There's still so much we don't know. we need to ask what you want to do.
Henüz bilmediğimiz çok şey var ama şimdilik en önemli olan, niyetinin ne olduğunu sormak olacak.
We don't need you to tell us about the pictures.
Bize fotoğraflarla ilgili bir şeyler anlatmana gerek yok.
And I obviously don't have to say that we need to do well.
Ve iyi bir iş çıkarmamız gerektiğine değinmiyorum bile.
- I don't think we need to tell Mac and Will... - No.
- Bunu Mac ve Will'e söylememize gerek...
Don't we need to find him first?
Önce onu bulmamız gerekmiyor mu?
You don't need to know who I am, just that we're on the same side.
Kim olduğumu bilmene gerek yok aynı tarafta olduğumuzu bil yeter.
I don't know, but we need to find her.
Bilmiyorum, ama onu bulmaliyiz.
Thanks, mate, but we don't need to come in.
Teşekkürler dostum. Ama içeri girmemize gerek kalmadı.
He said we need to come up with a hundred grand for Mom's bail, but don't worry the money is with Aunt Marilyn.
Annemin kefaleti için yüz bin dolar bulmamız gerektiğini söyledi. Ama endişelenmemeliymişiz çünkü para Marilyn teyzedeymiş.
We need to be able to teach them how to control their gifts, so they don't hurt someone or themselves.
Onlara hünerlerini nasıl kontrol edeceklerini öğretmemiz gerekiyor ki başkalarına ya da kendilerine zarar vermesinler.
We don't need to talk about work.
İş hakkında konuşmamıza gerek yok.
Sheila, I don't need a commitment to know that what we have is special and unique.
Sheila, aramızda yaşadığımız bu eşsiz ve özel şeyi bilmek için bir vaade ihtiyacım yok.
We need a deep-sea pressure suit, but I don't know where to find one.
Derin suya dalış kıyafetine ihtiyacımız var ama nereden bulacağımı bilmiyorum.
We just need to find one that tells the kids the drugs don't work.
Çocuklara, uyuşturucudan fayda gelmeyeceğini anlatan bir şey bulmalıyız.
Unless you're a cop, we don't need to tell you anything.
Polis değilsen sana hiçbir şey anlatmayacağız.
We don't need to know exactly what has happened.
Ne olduğunu derinlemesine bilmemize gerek yok.
I don't have enough air speed to keep the nose up, We're too heavy, we need to start getting rid of everything we don't need,
Burnu havada tutmaya yetecek kadar hava hızım yok. Çok ağırız,... ihtiyacımız olmayan şeylerden kurtulmaya başlasak iyi olur.
Well, let's go then. We don't need to do this.
Bunu yapmamız gerekmiyor.
We don't need murder porn to find passion in our marriage.
Evliliğimizde tutku yaratmak için öğretici cinayet pornosuna ihtiyacımız yok.
We don't really need to label it.
Bir isim koymamıza gerek yok.
I don't need to know where we're heading.
Nereye gittiğimizi bilmeme gerek yok.
Yeah, we don't need to hear the reasons.
Bu sebepleri duymamıza gerek yok.
Danny, we don't need to name-call, okay?
Danny, biz öyle demiyoruz tamam mı?
Look, I know you're just doing your job but we don't need to make this any bloodier than it needs to be.
Bak, sadece işini yapıyordun. Gereğinden daha da kanlı hale getirmemize gerek yok.
It has no vital importance, but we don't need much just to live.
Hayati bir öneme sahip değil ama yaşatmak için de çok bir şey yapmamız gerekmiyor.
You don't need to be psychic to see we're being played.
Bizimle oynadıklarını görmek için medyum olman gerekmez.
We don't need to see this.
Bunları görmek zorunda değiliz.
Now, they don't have to be smart, their breasts don't need to be prizewinners, but we should know they're there, and their asses should...
Akıllı olmak zorunda değiller, göğüsleri ödül kazanmamış olsa da olur ama en azından var olduklarını bilmemiz lazım. Kıçlarına gelecek olursak...
Maybe I don't need to ask this, but should we wait?
Belki bunu sormamam gerek ama beklememiz gerekmez mi?
- We need to talk. That boy is experiencing something that I don't think anybody is capable of explaining.
Bu çocuk kimsenin açıklayamayacağı bir şey yaşıyor.
You know, the other great thing about talking about our feelings is we don't need to do it all the time.
Duygularımızdan bahsetmenin bir güzelliği de her zaman yapmak zorunda olmayışımız.
But we don't need to talk about it.
Ama bunun hakkında konuşmaya gerek yok.
We're gonna talk to three boys we don't really know, and... and we need a safe word.
Çok iyi tanımadığımız üç erkekle konuşacağız ve bize bir güvenlik kelimesi lazım. Ayrılmamız falan gerekirse diye.
we don't know each other 51
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't 1406
we don't have any 57
we don't know 1067
we don't have anything 45
we don't care 92
we don't have time for that 61
we don't have much time 440
we don't have one 55
we don't have 70
we don't 1406
we don't have any 57
we don't know 1067
we don't have anything 45
we don't care 92
we don't have time for that 61