We had a great time Çeviri Türkçe
217 parallel translation
- We had a great time.
Abla, harika vakit geçirdik.
We had a great time, great hijinks.
Harika zaman geçirdik, koptuk resmen.
We had a great time.
Çok iyi vakit geçirdik.
We had a great time.
Çok güzel günlerdi.
Ah, gee. We had a great time, honey.
Çok güzel vakit geçirdik hayatım.
We had a great time.
Harika vakit geçirdik.
- We had a great time.
Çok eğlendik.
Well, honey, we had a great time that night, didn't we? Oh, yeah, wall-to-wall magic.
Pek küçük sayılmaz geceliği 200 dolar.
The sun was fabulous, the wind was fabulous, we had a great time.
Güneş ve rüzgar muhteşemdi.
The point is, we had a great time today. To keep it that way... let's not tell your mother about our little wager, okay?
Esas olay bugün harika vakit geçirmemiz, ve bunu sürekli kılmak için... küçük bahisimiz hakkında annene birşey söylemeyelim, tamam mı?
We had a great time.
Çok güzel zaman geçirdik.
- We had a great time.
- Harika zaman geçiriyorduk.
We had a great time on the drive down and I guess it was after we crossed into Kentucky that we fell in love.
Her neyse, birlikte giderken çok iyi vakit geçirdik. Galiba aşkı buluşumuz Kentucky'yi geçtikten biraz sonraydı.
We had a great time together.
Ben de sana bundan bahsediyorum. O piliç vardı ya, Erika.
We had a great time.
Harika zaman geçirdik.
We had a great time together.
Yo. Birlikte çok eğlendik.
- Sure sounds like fun. No place like'Frisco for a guy cruising the streets looking for a good time. We had a great time.
Evet, o zaman çok eğlenmiştik.
But we had a great time.
Ray. Biz harika zaman geçirdik.
WE HAD A GREAT TIME.
Şahane zaman geçirdik.
WE HAD A GREAT TIME. GLAD YOU HAD A GOOD TIME.
Öyle olmasına sevindim.
She called up to talk about last night, actually... and what a great time she had, and I told her we had a great time.
Aslında dün gece hakkında konuşmak için aradı ne kadar iyi vakit geçirdiğini falan, ben de güzel vakit geçirdiğimizi söyledim.
- We had a great time.
- Harika vakit geçirdik.
We had a great time.
Harika vakit geçirmiştik.
We had a great time.
Geldiğiniz için teşekkürler çocuklar!
I don't know. We had a great time.
Bilmiyorum harika zaman gecirdik.
Thank you. It's beautiful. We had a great time.
Teşekkürler çok güzeldi, Cok iyi vakit geçirdik.
WE HAD A GREAT TIME. HEY, LISTEN, BETTY WAS CRAZY ABOUT YOU.
Dinle, Betty senin için çıldırıyordu.
We haven't had a great deal of time.
Fazla zamanımız yoktu.
- [Hawkeye] We had a great time, and we went home.
Carey, Michael S. Phelps, Robert A. Colbert.
We would've had a great time, you and I, shooting the shit.
Bu pisilk yerde harika vakit geçirirdik!
Listen, honey, we've had a great time, but we don't need to stay the night.
Dinle canım, çok güzel vakit geçirdik ama gece kalmamız gerekmiyor.
Especially since we threw aside our plans, and we had a great trip planned, to come up here to show these dead-asses how to start to learn to have a good time.
Özellikle, bu kanı donuklar nasıl iyi vakit geçirilir öğrensin diye planlarımızı bir kenara atıp, buraya gelmemiz. Tatilimi mahvettiğiniz için teşekkürler.
In an effort to salvage what little time we have left, let me smear this goo on you, and then I will build us a cosy little fire and we'll snuggle up with a blanket and talk about New York and all the great times we've had over the years,
Kalan dar vaktimizi kurtarma çabamızın bir parçası olarak bu bulamacı vücuduna sürmeme izin ver. Sonra da şöminede içimizi ısıtacak bir ateş yakıp bir battaniye alır, ateş karşısında New York ve oradaki güzel günlerimizden konuşuruz, ve haftasonunun kalanında M ile başlayan o kelimeyi hiç ağzımıza almayız. Tamam mı?
Yes, we had such a great time.
Evet harika zaman geçirdik.
By the time we got to my Great-great-grandfather Claude, the family estates had been run to the ground.
Büyük-büyük-büyükbabam Claude'a gelinceye kadar aile serveti yerin dibine girmişti.
If you call sitting in your waiting room reading old magazines a great time, then, yes, we had a laugh riot.
Dört saat boyunca bekleme odanda oturup eski dergilere bakmaya iyi vakit diyorsan, evet. Bir çılgınlıktı.
We had a great old time.
Çok güzel zamanlarımız oldu.
We've raised enough to repair the roof and had a great time.
Hayır, yazmamış. Saçmalık işte.
We've raised enough to repair the roof and had a great time.
Çatıyı onarmak için yeterince para topladık ve harika vakit geçirdik.
My parents would take me through there, and we just had a great time.
Ailem beni hep oraya götürürdü ve harika vakit geçirirdik.
We didn't spend a great deal of time wondering why the Soviets were doing this, because why they had done it, for whatever reason they had done it, they had done it in a surreptitious way,
Sovyetlerin niçin böyle yaptıklarını düşünerek pek vakit harcamadık. Çünkü niçin yaptılarsa, her ne sebeple yaptılarsa, el altından yaptılar.
We really had a great time.
Gerçekten harika zaman geçirdik.
We had a great time.
Ama onu perşembeye kadar aramadım.
I thought we had a great time.
Çok iyi vakit geçirdik.
And we, my family and I, had a great time as well.
Ailem, herkes, ben de harika zaman geçiriyordum.
We had such a great time.
Harika vakit geçirdik.
We ended up spending the day together and had such a great time.
Günü birlikte geçirdik ve çok eğlendik.
Madam, this time, we had a great crop this reason!
Bayan, bu sefer, büyük mahsulümüz olmuştu!
And then, a week from now, we call and say we had a good time, and how great she looked, and that we're sorry we couldn't spend more time with them.
- Evet! Bir hafta sonra arar, ne kadar iyi vakit geçirdiğimizi Lisa'nın ne kadar harika göründüğünü ve daha fazla vakit geçiremediğimiz için üzgün olduğumuzu söyleriz.
TO TELL YOU WHAT A GREAT TIME WE HAD LAST NIGHT.
Dün gece ne kadar harika vakit geçirdiğimizi anlatmak.
We had a great time together
O küçük şirin poponu buraya getir de Grace'e sana öğrettiğim dansı gösterelim.