We have to find him Çeviri Türkçe
565 parallel translation
We have to find him.
- Ona bir şey olmuş olmalı!
We have to find him.
Onu bulmamız gerek.
We have to find him.
Onu bulmalıyız.
First of all, we have to find him.
Öncelikle, onu bulmalıyız.
We have to find him.
Onu, ölü veya diri bulmalıyız.
We have to find him.
- Bertrand, bu genci bulmalıyız.
Now we have to find him.
Şimdi o adamı bulmamız gerekiyor.
We have to find him
Onu bulalım.
We have to find him!
Onu bulmalıyız!
- We have to find him first.
- Bizi görmeden onu bulmamız gerek.
We have to find him today, or I'll have to inform my superiors.
Onu bugün bulmalıyız, yoksa amirlerime bildirmek zorunda kalacağım.
We have to find him.
Bulun onu.
Tollman did, and we have to find him.
Güç geri geldi? Neler oluyor?
We have to find him and shut him up.
Onu bulup, sesini kesmemiz lazım.
- We have to find him, Mom.
- Onu bulmalıyız, anne.
Oh, we have to find him.
Ah, onu bulmalıyız.
I KNOW THAT YOU DID, AND NOW WE HAVE TO FIND HIM BEFORE HE DESTABILIZES EVERYTHING!
- Siz, onu uyardınız oda şüphelendi. Ve biz şimdi, onu bulmak zorundayız, olaylar olmadan önce müdahele edip, dengeleri bozabilir!
- Either way, we have to find him.
Her iki durumda da, onu bulmak zorundayız.
We have to find him before he gets in trouble again.
Tekrar belaya bulaşmadan onu bulmalıyız.
Well, whatever it is, we have to find him.
Her ne ise, onu bulmalıyız.
We'll have to find a doctor who's willing to risk it, we'll have to get Frankie to him within an hour after the execution, and we've got to make sure there's no autopsy performed.
Bu riski almaya gönüllü bir doktor bulmalıyız, ve idamı takip eden ilk bir saat içinde Onu Frankie'yle aynı yerde buluşturmalıyız, bir de kesinlikle Frankie'ye otopsi yapılmasını engellemeliyiz.
We'll have to try and find him for you.
Onu bulmamız gerekecek.
We have to find out her secrets for him.
Sırlarını onun adına biz ortaya çıkarmalıyız.
Mother, no matter who jumped at you, we still have to find Uncle Elwood and lock him up.
Anne, sana saldıran kim olursa olsun Elwood dayımı bulup hastaneye kapamak zorundayız.
When they find him, we'll have to be able to prove... that we were here the day he died.
Onu bulduklarında, öldüğü gün burada olduğumuzu ispatlamalıyız.
We'll have to find a nanny for him. It won't be easy either.
Onun için bir dadı bulmamız gerekecek.
We'll have to find him.
Onu çalanın aptal olması gerekir.
We'll have to see if we can find him.
Hala yakalayabilir miyiz bir bakalım.
If everything don't look just right to him, we'd have to go a long ways to find him again.
Eğer her şey onun beklediği gibi olmazsa, Onu tekrar bulmak için çok uzun bir yol gitmek zorunda kalacağız.
Yes. We'll have to find him.
Onu bulmak zorundayız.
No, but if we don't find him ourselves, we'll have to tell the police, and they'll do all that.
Hayır, ama onu kendimiz bulmazsak polise haber vermek zorunda kalacağız, gerisini onlar hallederler.
- We have to find him.
- Onu bulmalıyız.
- All we have to do is find him.
- Yapmamız gereken tek şey onu bulmak.
Now we just have to find him.
Şimdi onu bulmamız gerekiyor.
Well, look, if we're gonna have a really revolutionary party, I think what we have to do is to find out from the American worker what he wants the most and then we have to translate it back to him in terms of the labor movement as a whole.
Bakın, gerçek anlamda devrimci bir parti kuracaksak Amerikan işçilerinin en çok ne istediğini öğrenip onlara bunu bütün bir işçi hareketi içinde sunmalıyız.
However, we have an obligation to find him.
Ancak, onu bulmak zorundayız.
We'll have to find a way to deal with him.
Onunla anlaşmaya çalışmalıyız.
It's always been considered an outlaw nation but strangely.. .. some of those who have interviewed Gaddafi find him, .. in a phrase we like to use in this country, very'presidential'.
Hep kanunsuz bir ülke olarak kabul edilmiştir ama çok ilginçdir ki Kaddafi'yle röportaj yapan basın mensupları ülkemizde kullanılan yaygın bir tabirle...
Christopher, if he / she suckles this here, we have to find it we have to count him / her.
Christopher, eğer annem buradaysa onu bulup ona da anlatmalıyız.
I have heard rumblings of rumours that perhaps they will find a way to get Sandy to sing and I think we've found such an opportunity will someone please stop him before he starts singing grease lightening do it dad Travolta's your bitch
Ben de üniversitede bir iki müzikalde yer almıştım. Peter Gallagher'in inanılmaz bir sesi var. Broadway'de bile çıkmış.
We have his voice on tape, but we don't know who he is or where to find him.
Sesi teybe kayıtlı ama kim olduğunu ve nerede bulabileceğimizi bilmiyoruz.
Interpreter : we have to find this man And stop him from killing again.
Bu adamı bulup onu tekrar adam öldürmeden durdurmalıyız.
Now, all we have to do is find him before Chucky does.
Tek yapmamız gereken onu Chucky'den önce bulmak.
We have to take him in for interrogation to find out the truth. Do you eat fish all day?
Onu sorguya çekmek ve gerçeği bulmak için götürmek zorundayız.
We have to find a way to reach him.
Ona ulaşmanın bir yolunu bulmalıyız.
Look, the first thing we have to do is find a telephone... and you call Kelly and tell him where you are.
Bak, yapacağımız ilk iş bir telefon bulmak olacak ve sonra sen Kelly'yi arayacaksın ve nerede olduğumuzu söyleyeceksin.
We have to find a way of getting up to him.
Onu yakalamak için bir yol bulmalıyız.
Well, when he finishes painting the trim, I guess we'll have to find something else for him to do.
O zaman, ona yapacak başka bir iş bulmamız gerekecek.
We have to find a way to warn him.
Onu uyarmanın bir yolunu bulmalıyız.
You might be right, but we have been planning for this for a long time. I doubt you'll be able to stop us. Find him!
Haklı olabilirsin Bay Mot ; fakat bunu uzun zamandır planlıyorduk ve bizi gerçekten durdurabileceğinden, hatta yavaşlatabileceğinden bile şüpheliyim.
" We have to find out all we can about him.
" Onun hakkında olabildiğince bilgi edinmeliyiz.