We haven't got much time Çeviri Türkçe
97 parallel translation
We haven't got much time.
Fazla vaktimiz yok.
Let's go, we haven't got much time.
Gidelim, az zamanımız kaldı.
I know this is out of line, but we haven't got much time...
Bunun uygunsuz olduğunu biliyorum, ama fazla vaktimiz yok...
We haven't got much time, Mingo.
Fazla zamanımız yok, Mingo.
OH. NOW, LOOK, MISSUS, WE HAVEN'T GOT MUCH TIME.
Bakın bayan, fazla zamanımız yok.
We haven't got much time.
Fazla zamanımız yok.
We haven't got much time left.
Fazla zamanımız kalmadı.
- We haven't got much time.
- Fazla vaktimiz yok.
Doctor, we haven't got very much time left.
Doktor çok zamanımız kalmadı.
- As I said, we haven't got very much time.
Dediğim gibi, çok zamanımız yok.
All right, let's get back to Nassau. We haven't got much time.
Nassau'ya geri dönelim.
- Scotty, we haven't got much time left.
- Fazla vaktimiz kalmadı.
We haven't got much time to lose.
Kaybedecek fazla zamanımız yok.
Now, we haven't got much time.
Pek fazla zamanımız kalmadı.
We haven't got much time!
Fazla vaktimiz yok!
All right, we haven't got much time.
Tamam, fazla zamanımız yok.
You can bet on it. Rearden, we haven't got much time. - Mr.
Bundan emin olabilirsin.
Look, we haven't got much time.
Çok zamanımız yok.
You go back in there and tell Frank... if he wants to settle this thing between us, we haven't got much time.
Oraya dön ve Frank'e... aramızdaki meseleyi çözeceksek, fazla vaktimiz olmadığını söyle.
- We haven't got much time, so I'll make this fast.
- Fazla vaktimiz yok, o yüzden kısaca anlatayım.
Come on, we haven't got much time.
Haydi, çok zamanımız yok.
OK, but hurry up, we haven't got much time.
- Tamam ama çabuk ol. Fazla zamanımız yok.
Go, we haven't got much time!
Git, fazla zamanımız yok!
Unfortunately, we haven't got that much time.
Maalesef bu kadar vaktimiz yok.
We haven't got much time.
Çok fazla zamanımız yok.
I'm afraid we haven't got much time left.
Korkarım fazla zamanımız kalmadı.
Hurry up. We haven't got much time.
Acele et, fazla zamanımız yok.
Come on, come on, we haven't got much time.
Çabuk, çabuk, fazla vaktimiz yok.
MURDOCK : We haven't got much time.
Fazla zamanımız yok.
For God's sake, we haven't got much time.
Tanrı aşkına, çok fazla zamanımız yok.
We haven't got much time before the movie.
Filme yetişmek için yeterli zamanımız yok.
- We haven't got much time.
- Fazla zamanımız yok.
We haven't got much time.
Zamanımız kalmadı.
We haven't got much time.
Haydi. Fazla zamanımız yok.
John, we haven't got much time.
John, pek vaktimiz yok.
We haven't got as much time as we'd thought.
Düşündüğümüz kadar zamanımız yok.
We haven't got much time.
Fazla zamanimiz yok.
We haven't got much time before the storm hits, and we need the Maru to carry supplies.
Fırtınanın bizi vurmasından önce fazla zamanımız yok, ve Maru ya erzak taşımak için ihtiyacımız var.
We haven't got much time.
Fazla zamanımız yok...
We haven't got much time.
Çok vaktimiz kalmadı.
This mark loves the deal, so the fact we haven't got much time should work in our favor.
Fazla zamanımızın olmaması işimize yarayacak.
- We haven't got much time!
- Fazla zamanımız yok!
Then we haven't got much time, my darling.
O zaman fazla vaktimiz yok, sevgilim.
We haven't got much time before the fleet misses us.
Filo bizi kaybetmeden önce fazla vaktimiz yok.
You've been working so much lately, that we haven't got to spend much time together, and you're forgetting what it's like to be with me.
Geç saatlere kadar çalışıyorsun, bu yüzden birlikte çok vakit geçiremiyoruz ve sende benimle olmanın nasıl bir şey olduğunu unuttun.
Come on, we haven't got much time!
Haydi, fazla zamanımız yok.
And we haven't got much time to do it in.
Ve bunu yapmak için fazla zamanımız yok.
And we haven't got much time.
Fazla zamanımız yok.
Hurry up, we haven't got much time.
Acele et, çok vaktimiz kalmadı.
We haven't got much time.
- Fazla vaktimiz kalmadı.
Come on, we haven't got much time.
Haydi, fazla vaktimiz yok.