English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / Wear

Wear Çeviri Türkçe

27,138 parallel translation
When I first met you, you used to wear your wedding band, but you haven't since the hospital.
Seninle ilk tanıştığımda, alyansını takıyordun, ama hastaneden beri takmıyorsun.
Never wear that for me.
Bunu bir daha giyme.
Yeah, I'd wear neon sign on my head if it would bring that son of a bitch out in the open.
Evet, Heavy'yi ortaya çıkaracağını bilsem kafama bir neon tabela asarım.
I didn't wear it.
Giymedim.
Wear something cute.
Tatlı bir şeyler giy.
Last time a guy told you to wear something cute, You said, " Like what?
En son adamın biri sana bunu söylediğinde cevabın : " Mesela?
You, the American people, have sent a signal to these young people that it is, once again, an honor to wear the uniform.
Amerikan halkı olarak sizlerin, gençlere üniforma gitmenin yine bir onur olduğunu aktarmanız gerekiyor.
The dance is the girls wear a calico dress and they bring a matching tie for the boys to choose.
Dansta kızlar patiska elbisesi giyer, ve seçtikleri çocuklara kendi kıyafetleriyle uyumlu kravat verirler.
Should I wear a sari tomorrow?
Yarın Sari giysem mi acaba?
What are you going to wear?
Sen ne giyineceksin?
Wear something formal.
Geleneksel bir şeyler giy.
Sex-starved-librarian brain wear off and you've lost interest?
Seks düşkünü kütüphaneci beyninin etkisi geçince ilgini mi kaybettin?
Okay. Remind me to tell actors that they must wear underwear to all wardrobe fittings.
Tüm aktörlere kıyafet denemelerinde iç çamaşırı giymeleri gerektiğini söylemem lazım!
He's gonna want her to wear a hijab.
Babam onun örtünmesini isteyecek.
I mean, I don't have a lot, and, uh, well, basically, I wear this every day.
Pek bir şeyim yok zaten. Hatta neredeyse her gün üstümdekini giyiyorum.
If I let down my hair and wear heels, I'm really pretty.
Saçımı açıp topuklu giydiğim zaman büyüleneceksin.
Wear your uniform even if it's hot.
Sıcak olsa bile üniformanızı giyin.
Wear a safety helmet.
Kasketini tak.
You must wear a safety helmet whenever you're on site.
Şantiyedeyken kasketin kafanda olmalı.
please wear your vests.
Hastaların sizi kolayca tanıması için yeleklerinizi giyin.
Always wear a safety helmet when you're on the site.
Şantiyedeyken kasketin kafanda olmalı.
Wear it when you grow up.
Büyüdüğünde bunları giyersin.
You should always wear your doctors gown.
Daima doktor önlüğünü giy.
Wear this.
Bunu giy.
How did you think you can wear normal clothes —
Asıl böyle asker gibi görünüyorsunuz.
I'll wear the dress. You wear the tux.
Ben elbise giyerim sen de takım elbise.
Oh, the Queen won't wear mended gloves, she has a fresh pair every time she goes out.
Kraliçe onarılmış eldiven giymez, her dışarı çıktığında yeni giyer.
But she does wear mended stockings, so you can show me how clever you are with those.
Ama onarılmış çorap giyer, yani ne kadar yapabilirsin göster bakalım.
Mama always made me wear it like hers, a l'Anglaise, but...
Annem hep kendininki gibi l'Anglaise yaptırır ama...
I wear like a cute top or laugh at one of his terrible jokes or show him a close-up photo of my junk.
Duruşun üzerinde çalışalım hadi. Dik dur.
Brody should be legally required to wear a helmet.
Brody yasal olarak kask takmalıydı.
And she set up a buy, and she wore a wire. Just like the wire you wear for me.
O da alışveriş ayarladı, dinleme cihazını taktı.
- Mm. Do you still have a regular police uniform you could wear for the photo op?
Hâlâ fotoğraf çekimi için giyebileceğiniz sıradan bir polis üniformanız var mı?
- Yeah. - Just keep in mind that luxury reads on camera, so don't wear any articles of clothing that cost more than a hundred dollars.
Unutmayın ki Iüks, kamera karşısında göze batar, bu nedenle yüz dolardan fazla tutan bir şey giymeyin.
You know, I used to wear tank tops a lot.
Eskiden çoğunlukla tank top giyerdim.
Quiches so small you got to wear glasses.
Kişler o kadar küçük olacak ki gözlük takmak zorunda kalacaksın.
Nick, Reagan doesn't wear a wig.
Nick, Reagan peruk falan takmıyor.
They wear them clipped to their belt or jacket or on a chain.
Rozetleri kemerlerine ya da ceketlerine ilişiktir ya da zincirlidir.
But his stepdad would make him wear his soiled underwear on his face in public.
Ama üvey babası kirli çamaşırlarını herkesin içinde yüzüne geçirmeye zorluyormuş.
Daisy was strong in the beginning, but then it just starts to wear you down, and she just got really into a dark place.
Başlarda Daisy'nin savaşma gücü vardı ama yıpranmaya başladı ve çok karanlık bir noktaya sürüklendi.
Sherlock says that Sven did not wear a mask when he went to see Bai.
Sherlock, Bai'yi görmeye gittiğinde Sven'in maske takmadığını söylüyor.
Safarini will wear the explosives belt.
Safarini patlayıcı kemer takacak.
I probably wear this hat in the shower.
Muhtemelen bu şapkayı duştayken de takıyorum.
But... if you wear a wire, get St. Patrick to talk, he and the shooter would get prosecuted, not you.
Ama... Eğer dinleyici takıp St. Patrick'i konuşturabilirsen o ve tetikçi yargılanır. Sen değil.
This human skin we wear, it cannot suppress our Hunter urges.
Bu giydiğimiz insan derisi Hunter dürtülerimizi bastıramaz.
Who else would wear five silver rings?
Başka kim 5 gümüş yüzük takar ki?
Fine, as long as I don't have to wear that stupid nurse cape.
Peki. O aptal hemşire pelerinini giymek zorunda olmadığım sürece sorun yok.
Oh, cool, there's never room there when I wear it.
Çok havalı. Ben giydiğimde orada hiç yer olmuyor.
Let me just grab something to wear.
Dur giyecek bir şeyler bulayım.
Your hair is disheveled and not wear the ribbon.
Yataktan çıktığın gibi gelmiş gibiydin. Boyun bağı yalan zaten.
She wants to wear that.
- Ben de geliyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]