Welder Çeviri Türkçe
141 parallel translation
So there I was, me, a welder, in the Sigma Society, with an IQ right at the top of the scale.
Netice olarak ben, bir kaynakçı, Sigma cemiyetindeydim Sıralamanın üst basamaklarında yer alan bir IQ ile.
"What a crummy world, where somebody as smart as me " is nothing but an ordinary welder. "
"Benim gibi zeki biri ancak basit bir kaynakçı olabiliyorsa vah dünyanın haline."
MIKE : Not that there's anything wrong with being a welder.
Kaynakçı olmak kötü bir şey olduğundan değil.
You're the best spot-welder I know.
Munder, sen tanıdığım en iyi kaynakçısın.
Welder is saldator.
Kaynakçı ;'saldator'muş.
And we have heated with the welder.
Başka bir kampta elektrikli havya ile kızarttıklarını da duydum.
Bob, we're gonna need that welder.
Bob, kaynak makinesine ihtiyacımız olacak.
Did you know that her old man before me was a welder?
Benden önceki erkek arkadaşının kaynakçı olduğunu biliyor muydun?
Maciek... was working as a welder at the shipyard then.
Maciek o zaman tersanede kaynakçı olarak çalışıyordu.
I'll tell you how a welder works in the double hull of a ship.
Sana bir kaynakçının bir geminin gövdesinde nasıl çalıştığını anlatayım.
A former pipe-fitter welder from Harrogate!
Harrogate'den gelen eski bir boru tesisatçısı.
What's a dancer doing working as a welder?
Senin gibi bir dansçı neden kaynakçılık yapıyor?
- You're not really a welder, are you?
- Gerçekten kaynakçı değilsin, değil mi?
I spent three hours pounding down brewskies with some spot welder named Bluto.
3 saat boyunca Bluto isminde bir kaynakçı ile kafayı bulmak zorunda kaldım.
I've always wanted to make love to an angry welder.
Hep bir kaynakçıyla sevişmek istemişimdir.
I've got tools and a welder in storage, and I know where we can scrounge for parts.
Depoda aletler ve birde kaynaklar var.
Anyone named Paul is probably a spot welder.
Adı Paul olan biri muhtemelen kaynakçıdır.
I'm a welder.
- Ben kaynakçıyım.
I need an acetylene torch, an arc welder and a crowbar now!
Bir asetilen lamba, kaynak makinesi ve levye istiyorum. Hemen!
A laser welder can be deadly.
Bir lazer kaynak makinesi ölümcül olabilir.
Kerry Weaver, meet John DeLeo, welder, father of five.
Kerry Weaver, John DeLeo'yla tanış, kaynakçı, beş çocuk babası.
"Authorities believe the accident started " when a welder cut through an abandoned gas main that appears to have been reconnected by transients. "
"Yetkililer kazanın bir kaynak makinesinin kiracılar tarafından tekrar bağlanmış kullanılmayan bir gaz borusunu kesmesiyle meydana geldiğini düşünüyorlar."
- A welder.
- Kaynakçı.
We'll call in a favor on the welder and work four days for us and one day at the zoo.
Kaynakçı dört gün bizde bir gün de hayvanat bahçesinde çalışabilir.
Erik works as a welder.
Erik kaynakçı olarak çalışır.
It's just so stupid, as Erik's no welder.
Erik'in kaynak yapması çok aptalca.
He had it made in Istanbul. So he knew the welder.
Yok be abi, hani İstanbul'da Taş savar yaptırdıydı ya o demirci ustasını tanıyor.
The welder is the only guy we know that he knew.
Yani o adam bizim bildiğimiz, tek tanıdığıydı.
Aren't we gonna wait for the welder?
Abi. Adamı, demirciyi beklemeyecek miyiz?
Now I can tell you he's Mark Krieger, a welder from Queens.
Artık söyleyebilirim. Adı Mark Krieger. Queens'li bir kaynakçı.
BY THE WAY, IF ANYBODY ASKS YOU, YOU'RE A WELDER.
Ha bu arada eğer birisi sorarsa sen bir kaynakçısın.
WHAT'S 6 FEET TALL, BROAD-SHOULDERED AND NAMED NICK DEVLIN THE WELDER WHO WE'RE FIXING DANA UP WITH TONIGHT?
Bir seksen boyunda, geniş omuzlu adı Nick Devlin olan kişinin bu akşam Dana ile çıkmasını sağlamamıza ne dersin?
Where's my arc welder?
Kaynak aletim nerede?
Butch, go to the empty repair shop by the docks... and get me a cheap arc welder.
Butch, iskelelerin oradan boş tamirhaneye git... ve bana ucuza bir kaynakçı bul.
Her father was a welder.
Babası kaynakçıymış.
You're a welder?
Kaynakçı mısın?
You're the best spot-welder I know.
Munder, sen tanıdığım en iyi kaynakçısın. Haydi.
Welder.
Kaynakçı.
No, welder is not good.
Hayır, kaynakçılık güzel değil.
My wife was a welder, and she worked in the bottom of a ship 40 feet down.
Karım kaynakçıydı. Geminin altında, 13 metre aşağıda çalışıyordu.
Official first-class welder.
Resmi birinci sınıf kaynakçı.
And I did it all without wasting money on one of those stupid welder's masks.
O aptal koruyuculara para vermektense kaynak ile hallettik işte.
He was a welder for the State Railways, in Bagneux.
Bagneux'da Devlet Demiryolları'nda kaynakçıydı.
Yes, the welder.
Evet, kaynakçı.
And the welder from Paris was killed.
Ve Parisli kaynakçı öldü.
I'm a welder.
Kaynakçıyım.
None pair of welder's gloves... Nand one box of matches.
Bir metal çit kazığı, bir çift kaynakçı eldiveni,... beş galon motorin ve bir kutu kibrit.
He should really wear a welder's mask.
Kaynakçı maskesi takması gerekiyor.
- I'm a damn fine welder.
- Çok iyi kaynak yaparım.
She's a welder.
Kadınlar kaynakçıyı oynuyor.
He used to always say if only he could meet a woman welder.
İyi bir kadın bulduğumda bu işi becereceğim derdi.