Well that's Çeviri Türkçe
55,432 parallel translation
Well, it's nothing that The Flash and Kid Flash can't handle.
- Flash ve Kid Flash'ın halledemeyeceği bir şey olamaz.
Well, then, that means she's the only one that Yorkin hasn't gone after yet.
Öyleyse Yorkin'in peşine düşmediği bir tek o kaldı.
Well... that last part is entirely up to you.
O son kısım sana bağlı.
Well, that's the thing.
Asıl olay o.
Well, we know from the future that Savitar gets out of wherever he is, but for now, he's still trapped, so...
Biliyoruz ki Savitar her neredeyse oradan çıkacak. Ama şimdilik hala orada sıkışmış halde.
Well, that's because you're small, Cisco.
Çünkü sen çok küçüksün Cisco.
All right, uh, well, whoever he is said that this guy whammied you, and then he escaped to my Earth, he showed up at S.T.A.R. Labs,
Her kimse işte bir adamın seni bayılttığını ve benim dünyama kaçtığını söyledi.
And when you find a love like that, well... you gotta hold on to it.
Öyle bir aşk bulduğunda ona sıkı sıkı sarılmalısın.
Well, okay, that reminds me, my sister has four tickets that she can't use... -... to "Hamilton." - "Hamilton"?
Şimdi aklıma geldi, ablamın kullanamadığı dört Hamilton bileti varmış.
Okay, that's the first bit. Well done.
Pekala, ilk parça gitti, tebrikler.
Well done, that's all the pieces of shrapnel from the surface gone.
Yüzeydeki tüm parçaları aldık.
Well, that's... what the...?
Bu... Bu ne be?
Well, it's just a little late, so it might be hard for me to find a place that's open that has it.
Havyar satan açık bir yer bulmam zor olabilir.
Manipulating extra-dimensional energy requires, well, a ridiculous amount of energy, and the Dominator tech's the only thing that can do that.
Boyutlar arası enerji kullanmak, saçma miktarda enerji gerektiriyor. Bunu yapabilecek tek şey de Hakimiyetçi teknolojisi.
Well, that's your resting state, Stefan, so what?
Sen dinlenme halindesin, Stefan, yani ne?
- Well if that's true, then...
- Yani eğer bu doğruysa o zaman...
You have 24 hours to drink human blood, or... well... that's the end.
İnsan kanı içmek için 24 saatin var, ya da... şey... sona gelirsin.
Well, that's not gonna be for a long time.
Bu çok uzun sürecek.
Yeah, well, maybe that's what he deserves.
Belki bunu hak etmiştir.
Well, that's a question only Damon can answer.
Bu soruya bir tek Damon cevap verebilir.
Well, that's easy.
Eh, bu kolay.
Well, that's contrary to your task.
Bu görevine aykırı bir şey.
Well, if you're making house calls, I'm guessing it's not that easy.
Eğer evime kadar geldiysen sanırım bu kadar kolay olmayacak.
I need to siphon more power first,'cause otherwise, I might slip away in the middle of the it, and... well, that'd be messy.
İlk daha fazla güç sifonlamam lazım yoksa işin yarısında düşüp kalırım, ve... bu pek iyi olmaz.
Well, if that's the way you see it, what are you doing out here with me?
Eğer bu şekilde düşünüyorsan burada benimle ne işin var?
Oh, well, that's rich.
Bu komikmiş.
Well, no, no, that's not a euphemism.
- Benzetme yapmıyorum.
Well, that's impossible.
Bu imkânsız.
Well, that's dramatic.
Bu dramatik.
- Well, I suppose that's my cue.
- Şapşal. - Aptal. - Sanırım benim gitme vaktim gelmiş.
Well, if it's any consolation, you of all people should know that the man that did this is right where he belongs : Suffering in Hell.
Teselli olur mu bilmem ama bunlara neden olan kişi şu anda ait olduğu yerde cehennemde yaptıklarının cezasını ödüyor.
Well, I think that's what he's trying to figure out.
Sanırım onun da bulmaya çalıştığı bu.
And if word were to get out that we did our part to save Sam and Dean Winchester, well, that's just good business, innit?
Eğer Sam ve Dean Winchester'ın kurtarılmasında rol oynadığımız duyulursa bu işimiz için iyi olur değil mi? Sonra kim bilir.
They told us to meet them off state route 34. Well, that's a long stretch of road.
Bu çok uzun bir yol, tam olarak neresi?
Well, that's... Quite a story.
Bu sağlam bir hikaye.
Well, that's why we're here.
Bizde bu yüzden buradayız.
Yes, well, thanks to that "fancy crap," britain's last werewolf outbreak was in the'20s.
Evet bu süslü şeyler sayesinde İngiltere'deki son kurt adam olayı 1920'lerde oldu.
Well... That's your luxury.
Bu sizin lüksünüz.
Okay, well, that's by helpful.
Tamam bu çok yardımcı oldu.
Well, maybe that's what daryn saw.
Belki Daryn'in gördüğü buydu.
Well, that was unnecessary, but very nice of you all the same.
Buna gerek yoktu ama çok ince bir davranış.
Well, that's what hess said.
Bu Hess'in söylediği.
Well, that's good to know.
Bunu duyduğuma sevindim.
Well, that must be difficult when he's on late shifts.
Gece vardiyalarındayken zorlanıyor olmalısınız.
Well, I don't know. That's what I'm saying.
Bilmiyorum bu yüzden söyledim, bunu ona sormanız gerek.
Well, no, that's what I'm saying.
Ben de onu diyorum işte.
Uh, no, that's not going so well at the moment.
- Sarah. Şu aralar pek iyi değiliz.
Well, that's not gonna help, is it?
Ama bunun da bir faydası olmayacak değil mi?
Well, let's clear that up that confusion.
- Şu karışıklığı netleştirelim o halde.
Well, that was a warm greeting. Uhtred.
- Peki, sıcak bir karşılama oldu.
Well, that's... inhuman.
İnsanlık dışı.
well that's good 18
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's great work 19
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that's great work 19
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that's my line 54
that's true 2989
that's what i meant 145
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that's my line 54
that's true 2989
that's what i meant 145
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88