Wet Çeviri Türkçe
9,773 parallel translation
Her clothes are soaking wet.
Kıyafetleri sırılsıklam.
I'm really wet, you know?
- Çok ıslandım yani.
- And wet.
- Ve ıslak.
Is this the daughter who was kidnapped by her wet nurse?
Süt annesi tarafından kaçırılan kızınız mı?
That's the wet nurse.
O kadın süt anne.
- A little wet, huh?
- Biraz yağmurlu, değil mi?
- You're all wet.
- Tamamen ıslanmışsınız.
It was dark and wet.
Yağmurlu ve karanlıktı.
Wet to therapy.
Terapi de azgındın.
I'm all wet.
Islağım.
My clothes got wet, and I borrowed Linda's.
Giysilerim ıslandı, ve Linda'dan ödünç aldım.
I mean, you are a plastic surgeon's wet dream.
Bence sen estetik cerrahisinin kâbusu olursun!
Who are you all of a sudden... her wet nurse?
- Sen kimsin, aniden? Sütannesi mi?
How did you get so wet?
Nasıl ıslandın bu kadar?
And he's getting very wet out there.
- Ayrıca dışarıda giderek ıslanıyor.
The whole morning, dragging Rogers around, clearing up guts, without so much as a cup of tea to wet me whistle, and you..
Sabahtan beri Rogers'ı etrafta sürükleyerek kanları temizledim. Sadece gırtlağımı ıslatacak kadar çay içmiştim ve sen bana sanki...
Wet.
Sırılsıklam.
I honestly don't know. My phone got wet and she left hers at her house.
Açıkçası bilmiyorum, benim telefonum ıslandı o da telefonunu evde bırakmış.
We really don't want to go to a party soaking wet. No.
- Partiye böyle sırılsıklam gitmek istemiyoruz da.
And what did you get from sitting in the reeds, but a wet arse.
Islak bir kıç dışında, sazların arasında oturmak sana ne kazandırdı?
Make each other wet.
Birbirinizi ıslatın.
At least the elephants get to apply wet mud to their backs, which works like sunscreen when it dries.
En azından filler güneşten korunmak için sırtlarını çamurlu tutmak zorunda kalmıyor.
After a night spent wet, cold, and shaken, the low-born recover.
Bir geceyi ıslak, üşümüş ve sarsılmış olarak geçirdikten sonra kurtuluyorlar.
No wet t-shirts?
Islak tshirt göremeyecek miyim?
Didn't want to get my hair wet. There's no dryer.
Saçımı yıkamadım, kurutma makinesi yok.
Yeah, I looked down, it was like this wet, little ferret on my stomach.
Alt tarafa baktığımda ıslak küçük bir gelincik midemin üstünde duruyordu. Tanrım.
Oh, my God, you're all wet.
Tanrım, çok ıslaksınız.
Dank clothes are there, too, wet wool and onions, which she eats raw, plus, what for me has always been the essence of poverty, damp newspaper.
Nemli kıyafetlere, ıslak yünlere ve yediği çiğ soğanlara da öyle. Keza benim için her zaman sefaletin özü olan nemli gazetelere de.
Just another wet day.
Başka ıslak bir gün daha.
"Wet : Night, grass, duck, cloth."
"Islak : gece, çimen, ördek, giysi."
" Wet :
" Islak :
"Wet duck." Four hundred and thirty five volts.
"Islak ördek." 435 volt.
Everything's marshy and wet.
Her yer sulak ve ıslak.
Do you want my stiff cock in your wet cunt'?
Kalkmış yarağımı ıslak amının içinde ister misin?
They're not wet.
Ellerim ıslak değil.
All the times Chika wet her pants over there...
Chika da bir keresinde altına edivermişti.
I got wet.
Islandım.
Harper, time to get out of those wet clothes.
Harper, o ıslak kıyafetleri çıkarma zamanı.
I mean, I know that they're a little wet, they get damp and, uh...
Birazcık ıslak ve nemli olduklarını biliyorum ama...
All wet!
- Sırılsıklam!
Some wet liberal vegetarian with a Ouija board.
- Üç beş ruh çağırma manyağı liberal vejetaryen.
"The Hounds" as in FDA-rejected cologne I've been working on that makes everything smell like wet dog.
Bakanlığın sağlığa zararlı diye izin vermediği, milleti tazı sidiği gibi kokutan parfümümü diyorum.
A lot of women can wet themselves and then mistakenly believe that their water's broken.
Birçok kadın ıslanır ve yanlışlıkla suyunun geldiğine inanır.
And it looks like a wet grocery bag.
Bak, beş kere duş aldım.
And you can't swim without getting wet.
Islanmadan da yüzemezsin, anlıyor musun?
So, I found, like, blotter clip art, I printed it out, I wet it a little bit.
Renkli defter yapışkanları bulup bastırdım.
It's all wet here and muddy.
- Burası ıslak ve çamurlu.
I ain't even fucking wet.
- Hadi, hemen biter. - Islanmadım bile ulan.
The wet nurse, or anyone.
- Süt anneye ya da herhângi birine.
The data is still intact when it gets wet.
Islandığı zamana kadar veriler gelmeye devam etmiş.
Wet duck.
Islak ördek.