Wharf Çeviri Türkçe
331 parallel translation
♪ I got them heavy boobs, heavy boobs ♪ ♪ They'd be a catch at Fisherman's Wharf ♪
Sahibim ağır memelere, ağır memelere bir balıkçı iskelesi avı gibi.
You want to set fire to this wharf?
Rıhtımı ateşe vermek mi istiyorsunuz?
And I've got to get on down to the wharf.
Şimdi rıhtıma gidiyorum.
I do, you blooming wharf rat.
Ben tanıyorum, seni liman faresi.
Taxi over to the edge of the carrier's wharf.
Uçak gemisinin olduğu rıhtıma yanaş.
We went down to Boston Wharf and watched a freighter being loaded.
Boston İskelesi'ne gidip yük gemisinin doldurulmasını izledik.
Real people. I was down at the old wharf in the bay.
Limni'deki Philoctetes gibi.
Now he sets in his ol'wharf boat
Şimdiyse iskelesindeki Eski teknede oturuyor
Cars.... join river police at Hayes Wharf to search area bounded by.... and Tilly street.
Arabalar... Tilly sokağında sınırlandırılmış bölgeyi aramak için Hayes Wharf'ta sahil güvenliğe katılın.
join mobile police... to search area boarded by Toddy Street, Hayes Lane and Strat Temps
Toddy sokağı, Hayes Lane ve Strat Temps bölgelerini aramak için Hayes Wharf'ta kara polisine katılın.
That's down on Fisherman's Wharf.
Balıkçılar Rıhtımında.
Shortly before Claude's body was discovered... the beach guard saw Rhoda coming off the wharf.
Claude'ın cesedi bulunmadan az önce görevli Rhoda'yı iskeleden inerken görmüş.
- lf Rhoda was on that wharf...
- Rhoda iskeleye çıktıysa...
Suppose Rhoda did follow the Daigle child onto the wharf.
Diyelim ki Rhoda çocuğu iskeleye kadar takip etti.
Does this mean that in the minds of you and your sisters... there's some connection... between the boy's death and Rhoda's presence on the wharf?
Bütün bunlar okul yönetiminin Rhoda'nın iskelede olmasıyla çocuğun ölümü arasında....... bir bağ olduğunu düşündüğünüz anlamına mı geliyor?
Did you go on the wharf at any time during the picnic?
Piknikteyken iskeleye hiç çıktın mı?
- Why did you go on the wharf?
- O zaman neden gittin?
Why did you go on the wharf?
Neden iskeledeydin?
A guard said he saw you coming off the wharf... just a little before lunchtime.
Görevlilerden biri seni iskeleden gelirken görmüş. Öğlen yemeğinden hemen önceymiş.
He hollered at me to come off the wharf, and I did.
İskeleden inmem için bağırdı, ben de indim.
I heard you run him off the wharf, he was that scared.
İskeleye kadar kovalamışsın. Senden o kadar korkmuş ki.
I know what you done to that little boy when you got him on that wharf.
Zavallı çocuğu iskelede yakalayıp neler yaptığını biliyorum.
- off that wharf among them pilings.
-... çocuğu iskelenin ayaklarına yuvarladın.
So then he ran away from me and hid on the wharf.
Sonra kaçıp iskeleye saklandı.
He tried to pull himself back on the wharf... after he fell in the water.
Suya düştükten sonra iskeleye çıkmaya çalıştı.
Moored starboard side to Machina Wharf. Cavite Navy Yard... Philippine Islands, for provisions and fuel.
Erzak ve yakıt ikmali için Filipin Adaları'ndan Cative'deki Machina iskelesine sancak tarafından bağlandık.
When I come out I seen shoes on the wharf.
Çıktığımda iskelede ayakkabılar vardı.
Remember Fisherman's Wharf?
İskeledeki gecemizi hatırlıyor musun?
When you get off drive down to Fisherman's Wharf
Bankadan çıkınca arabayı Fisherman's Wharf'a sür.
That night at the wharf I waited till almost midnight.
O gece rıhtımda gece yarısına dek bekledim.
Report immediately to Wharf 5.
Hemen rıhtım 5'e git.
In a call box at Austin's Wharf Lane.
Austin'in Wharf Lane'de telefon kulübesinde.
I'll be at the wharf.
Iskelede olacagim. Git haydi.
Down by Lester's place, up at the wharf.
Lester'in yerinde, iskelenin orada.
- The wharf.
- Iskelede.
Children... would crowd around him on the wharf
Çocuklar rıhtımda onun etrafında kalabalıklar oluştururdu.
No, the Wharf Where I live.
Hayır, yaşadığım iskele.
I was on board the U.S.S. California that was in wharf 3 e was in the deck preparing me to touch.
Ben USS California gemisinde görevliydim. Bandoda görevli olduğum için kıç güvertesinde bayrak törenine hazırlanıyordum.
It seemed me to be the wharf of New Brighton, but did not have the certainty.
Bana New Brighton rıhtımı gibi geldi. Ne olduğunu tam olarak çözemedim.
All right, now, that's I drop you off at the small door and go around to the wharf side.
Pekala, şöyle : Ben seni küçük kapıda indirip, iskele tarafına giderim.
Directly we warp your vessel to the wharf.
Derhal geminizi iskeleye aktaracağız.
Six pounds a hundredweight on the wharf.
İskelede 100 kilosu altı sterlindi.
Maybe he was a wharf rat.
Belki de hırsızın tekiydi.
Yeah, you were right. The chinaman was a wharf rat.
Haklıydın, Çinli adam onları tırıklıyordu.
Its wharf, its casino, and its full gardens of flowers.
İskelesi, kumarhanesi, ve çiçek dolu bahçeleri.
- Do you remember the wharf?
- İskeleyi hatırlıyor musun?
Wharf area is secure. Ten-four.
Rıhtım bölgesi güvenli. on-dört.
He invites us to meet him... - At the elizabeth wharf.
Bizimle Elizabeth Wharf'da buluşmak istiyor.
At the custom house wharf.
Alıcı iskelesinde.
Custom wharf.
Rıhtımdan.
The seediest dive on the wharf, populated with every reject and cut-throat from Bombay to Calcutta.
İskelenin en berbat batakhanesiydi, Bombay ile Calcutta arasındaki tüm ipsiz, sapsızlar oradaydı.