What's that mean Çeviri Türkçe
7,164 parallel translation
I mean, what's to connect you to anything that happens to Wheeler?
Wheeler'a bir şey olursa senle ne alakası olur ki?
What's that mean?
Bunun anlamı ne?
What's that supposed to mean?
Bu da ne demek oluyor?
What does that mean, "in your father's house"?
Babanın evinde ne demek?
I mean, that's most of what dads do, is take shit.
Ben en çok bu demekne babalar, bok atmak.
I mean, that's what we do.
Ben yaptığımız buydu demek.
I mean, I came out here thinking you could help me figure out what happened that night. And instead, I've had to endure 2 hours of pointed suspicion and a complete lack of compassion.
O gece yaşananları anlamamı sağlayabilirsiniz diye geliyorum onun yerine iki saat boyunca manidar bir şüphe ve anlayış eksikliğiyle karşı karşıya kalıyorum.
Otherwise, we probably wouldn't have done that thing with the - No, that's not what I mean.
Aksi takdirde, biz muhtemelen tematik ile o şeyi yapmış olmaz Hayır, ben demek değildir.
- What's that supposed to mean?
- Ne demek bu şimdi?
What's that suppose to mean?
Ne demek oluyor bu?
Well, no, I'm not reading Boccaccio if that's what you mean.
Hayır, Boccaccio'yu okumuyorum kastettiğin buysa.
- Anyway, that's what I mean.
Neyse, demek istediğim bu.
- What's that mean?
- O ne demek?
It's in a little, what the fuck does that mean, Alicia,
Birazı içinde, nedemek oluyor, Alicia,
- What do you mean it's not that simple?
- Bu kadar basit değil de ne demek?
That's not what you mean when you say, "come with me."
"Benimle gelecek misin?" dediğinde aslında bunu kastetmiyorsun.
That's what I mean.
Dediğim şey bu işte.
What's that supposed to mean?
Ne demek oluyor bu?
What does that mean, "it's just weather?"
- Havadandır da ne demek?
- What's that mean?
- O da ne demek?
That's what I mean.
bundan bahsediyordum.
I mean, I-I want what she wants, but you know what it's like around here. We don't see her enough, and maybe this can fix that. A CEO's gonna fix what's going on here, Matt?
yani, be-ben o ne istiyorsa onu istiyorum fakat buraların neye benzediğini biliyorsun onu yeterince göremiyoruz ve belki bunu düzeltebilir buralarda ne oluyorsa bir CEO düzeltebilir mi, Matt?
What I mean is-is that, you know how roommates, they tend to argue about dishes in the sink and stuff and... and you won't be having any arguments, because, about dishes,'cause, you know...'cause she's dead.
Demek istediğim, oda arkadaşları nasıldır bilirsiniz. Lavabodaki bulaşıklarla ilgili tartışırlar falan. Artık tartışmazsınız.
I mean, that's what that means.
Yani, anlamı budur.
Well, I mean, that's what I tell the bands. It was actually... It was Rio by Duran Duran.
Gruplara böyle diyorum daha doğrusu, aslında Duran Duran'ın Rio albümüydü.
People don't really know what it's like to be me and I don't mean that, like... rudely or, like, thinking a lot of myself, but it's just people don't understand what it's like to be popular.
İnsanlar benim ne yaşadığımı bilmiyorlar. Kabalık etmek veya kibirli görünmek istemiyorum ama insanlar popüler olmanın ne ifade ettiğini anlamıyorlar.
Yeah, I'm sure, what the fuck's that supposed to mean?
- Evet, eminim. Bu da ne demek oluyor?
I mean, honestly, is that really what's happening here?
Şu anda lafı buna mı getiriyorsun yani?
What's that supposed to mean?
- Ne demek bu şimdi?
What's that mean?
Ne demek oluyor bu?
Yeah, I mean, that's exactly what I need.
- Evet, yani tam ihtiyacın olan bu.
- That's what she mean.
- Kastetdiği buymuş.
What's that supposed to mean?
- Bu ne demek şimdi?
What do you mean? That's good news, isn't it?
Ne diyorsun, bu iyi bir haber değil mi?
I mean, that's not what I meant. You know. I mean, not that
Yani demek istediğim... anlarsın ya, bunu demek istemedim.
Well- - what's that mean?
O ne anlama geliyor peki?
I mean, that's what I think.
Demek istediğim, bence öyle.
- What's that mean?
- Bu ne anlama geliyor?
Let's see. I got to meet him and that was an actual reaction, you know what I mean?
Ben de ona teşekkür ettim ve bu da normal bir davranıştı, anlıyor musun?
What does that mean? Anyway, it's a good day today.
Neyse, güzel bir gün.
What's that supposed to mean?
- Ne demek istiyorsun?
That's the only thing that should be on your mind, nothing else. What you mean, don't think about this?
Aklındaki tek şey bu olmalı başka bir şey değil.
What's that mean?
Bu da ne demek şimdi?
What's that supposed to mean? Huh?
Bu da ne demek oluyor?
What's that mean?
- Sahi mi? Bu ne demek oluyor?
That's not what you mean.
Söylemek istediğin bu değil.
I mean that's what you always said to us. "Just follow what's real."
Bize hep "Harbiyse peşine düşün" dedin.
That's what you mean.
- Sen böyle diyorsun.
What she's saying is that wider distribution would mean bigger ad budgets for us.
Bir sanat eseri gibisin. Demek istediği, geniş dağılımın bize daha büyük bir reklâm bütçesi sunabileceği.
What's that mean, just this one time.
Bu ne demek şimdi? Bir defalığına mahsus olsa bile derken?
I mean, what does that say about the effect of concussions on players?
Sarsıntısının oyuncular üzerindeki etkileri hakkında ne söyleyebilirsiniz?
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that like 67
what's that you say 23
what's that face 16
what's that all about 130
what's that got to do with me 46
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that like 67
what's that you say 23
what's that face 16
what's that all about 130
what's that got to do with me 46