What's that worth Çeviri Türkçe
448 parallel translation
That's what makes the life worth living, I say.
Hayatı yaşamaya değerli kılan da bu bence.
And what's that make you worth, C.K. Dexter Haven?
Peki bu seni kaç paralık yapar, C.K. Dexter Haven?
What do you think you know that's worth one million francs?
Bir milyon Frank değerinde ne bildiğini sanıyorsun?
If that's what I think it is, it's gonna be worth a lot of lettuce one of these days.
Eğer bu olmasını sandığım şeyse, günü birinde iyi mangır getirecek.
- Ever since that gold strike... everybody's charging four times what things is worth, and you ain't no different.
- Altın çıktığından beri... herkes her şeyi değerinin dört katına satıyor, senin de onlardan farkın yok.
That's what flour was worth when you bought it last spring.
Bu geçen bahar aldığınız fiyat.
What's a ship like that worth?
Acele etmeyelim. Böyle bir geminin değeri ne kadar olabilir sence?
Let me tell you that I'm big enough to show any man what he's worth.
Şunu söyleyeyim, herkese haddini bildirecek kadar kalıplıyım.
So that's what all your promises are worth.
Demek onca vaatlerinin karşılığı buydu.
But you must have realized what that information was worth.
Fakat bu bilginin ne kadar değerli olduğunu biliyor olmalısınız.
What's that worth to you?
- Söz mü? Senin için ne önemi var?
Mr. Parrish, for what it's worth to remind you... My dad and mother helped you that first winter you came out here.
Bay Parrish, size şunu hatırlatmam gerekir... buraya geldiğiniz ilk kış annemle babam size yardım etmişti.
That's exactly what you're worth.
Senin değerin tam olarak bu.
That's what I figure the job is worth.
Sanırım yapacağım işin karşılığı bu.
If that's what you meant, I think that Pork Chop's already worth all the gold in Fort Knox.
Ama dediğin gibi Domuz Budu'nun şimdiden Fort Knox'taki tüm altınlardan değerli olduğunu biliyorum.
Tomorrow in the arena, show the Emperor that we know what life's worth.
Yarın arenada imparatora yaşamın değerini bildiğimizi gösterelim.
What's that worth on the open market?
Bu ne kadar eder ki dışarıda?
What s that trinket worth?
- Bu biblonun değeri nedir?
So you had better produce him, that's my advice to you for what it's worth.
Yani sana tavsiyem onu bulmak için ne gerekiyorsa yapman.
Now, what you figure it's worth? A peek at that there picture?
Şimdi sence, o resme şöyle bir bakmanın değeri nedir?
I just want to say that I don't hold you to blame for what that's worth.
Bilmeni isterim ki bu olanlardan ötürü seni suçlamıyorum senin için böyle olmamalıydı..
There are boys in college... in whom the muscles of creativeness are flexing... the pinions of imagination twitching. That's what makes my job worth doing.
Yaratıcılıkla dolup taşan kasları boy atmaya başlayan kanatlar gibi ortaya çıkan okuldaki çocuklara bakınca yaptığım şeyin ne kadar değerli olduğunu anlıyorum.
I would like to have that in writing, for what it's worth.
Bunu yazılı olarak isterim.
He wasn't worth the sweat on a water bag, that's what he wasn't.
Su torbasının üzerindeki su damlacığı kadar değeri yoktu, öyle biri değildi.
" "Nothing worth" "'that's what the bank said.
"Değersiz para." Bankalar böyle diyor.
It's just something you hear, and nothing you can prove... but for what it's worth, it seems that hotel bungalow... was supposedly the H.Q. Of that rather spooky brigade of midnight minions... we used to call "Howard's secret police."
Duyduğun ama asla kanıtlayamayacağın bir şeyler... Neden önemli olduğuna gelirsek, öyle anlaşılıyor ki bu, tek katlı otel "Howard'ın gizli polisleri" dedikleri hafiye kılıklı gece devriyelerinin... genel merkeziymiş. "
And that's double what you're worth.
Fiyatının iki katı.
Okay. For what it's worth, architect, this is one building that I figured wouldn't burn.
Sahip olduğu özelliklerle, mimar burası yanmayacağını düşündüğüm bir binaydı.
What's something like that worth?
Böyle birşeyin değeri nedir?
What's he selling that's worth $ 2 million?
2 milyon dolar edecek ne satıyor ki?
What do you have that's worth a lot of money and is somehow vulnerable?
Bu kadar para ve değerli şey bir şekilde savunmasız kalabilir mi?
Oh, what do you think that black beauty's worth?
Siyah güzellik sence kaça mal olmuştur?
Know what that piano's worth?
O piyanonun değerini biliyor musun?
You know what that's worth?
Bunun değerini biliyor musun?
Listen, man, free advice is usually worth exactly what it cost, but you-all comin'in here pretty much like I did, I thought I'd tell you something that's good to remember.
Dinle, bedava tavsiyenin değeri de fiyatı kadardır ama buraya gelişin üç aşağı beş yukarı benimki gibi. Aklında tutman gereken bir kaç bir şey söyleyeceğim.
What's so important? What you got here that's worth living for?
Burada yaşamana değecek neyin var?
I'm a medical doctor, for what that's worth.
Ben bir tıp doktoruyum. Bunun ne önemi varsa tabii.
You know what that's worth to an advertiser?
Biliyorsun bir reklamcı için en değerli şey!
Joanie, that's too bad. Well, for what it's worth, it is never easy breaking up.
Amerika'nın en saygın dergilerinden birinde bir yazar olacağım!
Hell, that's worth at least... what? 15 years'bad luck, or even death.
Bu en azından 15 yıl uğursuzluk, hatta ölüm demektir.
But for what it's worth, I believe that John is correct. That his existence has broader ramifications than that of a simple criminal.
Ama bedeli ne olursa olsun, ben John'un, bir caniden daha önemli bir varlığı olduğunu söylerken... haklı olduğuna inanıyorum.
83 years worth of livin and all that's left of me... is what's in this box, a bunch of old cards and pictures.
83 yıllık bir yaşamdan bana kalanlar... bu kutudakiler sadece, eski kartlar ve fotoğraflar.
I submit to you that what took place on November 22, 1963 was a coup d'etat.
Sonra Dallas, Fort Worth'de yaşıyor, 62 ekiminde... altı aylığına Jaggars-Chiles-Stovall'da çalışıyor.
Well... for what it's worth... my guess is... whatever's left of him... is rotting in that old shipwreck. You see, Mr. Merrick... my guess is that you killed him... the night I sent you the pictures... the night you had the accident.
şey... for what it's worth... benim tahminim... ondan geriye kalan her ne ise o eski batığın içinde çürüyor görüyorsun, Mr. Merrick... benim tahminim onu sen öldürdün... gece sana resimleri gönderdim... o gece kaza yaptın.
- Hey, that's exactly what it's worth.
- Hey, değeri tam da o kadar işte.
Do you know what that's worth?
Bu kaç para eder biliyor musun?
What could you possibly do that would be worth $ 25,000?
25 bin dolar edecek ne yapmış olabilirsin ki?
What the hell do I have that's worth coming back for?
Buraya dönmeme değecek ne var ki?
Prove to me that the way I brought you up wasn't wrong, that my mother wasn't wrong, that what she found was wonderful, that it was worth everything.
Bana seni yetiştirme tarzımın yanlış olmadığını ıspatla. Annemin haksız olmadığını ıspatla. Bulduğu şeyin harika olduğunu ıspatla.
That's what my life is worth to him, $ 25?
Hayatımın değeri bu mu, 25 Dolar?
What's that worth, anyhow?
Bunu bu kadar önemli yapan ne?
what's that 9620
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46
what's that supposed to mean 1098
what's that noise 213
what's that over there 34
what's that got to do with it 83
what's that you say 23
what's that like 67
what's that all about 130
what's that face 16
what's that got to do with me 46