What's the deal here Çeviri Türkçe
123 parallel translation
What do you know about getting up at 5 : 00 in the morning to fly to Paris back at the Old Vic for drinks at 12 sweating the day through press and TV interviews then getting back here at 10 to deal with a homosexual nymphomaniac drug addict involved in the murder of a Scottish footballer?
Ne çektiğimi nereden bileceksin? Sabahın 5'inde kalkıp Paris'e uç 12'de Old Vic'e içmeye git bütün gün basın ve TV röportajlarında ter dök 10'da eve dönüp bir İskoç futbolcunun öldürülmesine adı karışmış eşcinsel nemfomanyak bir uyuşturucu bağımlısıyla uğraş!
So, what's the deal here?
Peki burada neyi tartışıyoruz?
What's the big deal here?
Bu kadar büyüttüğün mesele nedir?
So... what's the deal here?
Yani burada ne işi var?
What's the deal here?
- Neler oluyor burada?
No deal. Now, Bud, here's what we're gonna do. You are going to learn the value of a dollar.
Allahım, bu harika evet, işte bu nefes almakta zorluk çekiyormuşuz sessiz olun ve bırakın herşey ile ben ilgileneyim.
Here's the deal : What I win, I keep.
İşte anlaşma, kazandığımı alırım.
You're kidnapping me? What's the deal here?
Beni kaçırıyor musun?
Uh-oh. What's the deal here?
Buradaki anlaşma da neymiş?
What's the deal here?
Anlaşmanız nasıl?
What's the deal here?
- Olay ne?
What's the deal here?
Hayrola?
- What's the deal here?
- Ne yapmak gerekiyor ki?
What's the deal with these claws up front here? Hey, hold on.
- Bir dakika.
Just what's the deal here?
- Burada neler oluyor? - Johnny oğlum.
What's the big deal? Here we go!
Ne olabilir ki!
What the heck are you talking about? Let's just finish this deal up here.
Neden bahsediyorsun, hadi bu anlaşmayı bitirelim.
And now that I'm here, it's like, what was the big deal?
Şimdi bakıyorum da korkacak bir şey yokmuş.
The main element here we have to deal with is the fact that fear is what's driving a lot of people. Ok?
Burada ilgilenmemiz gereken esas unsur esasında bir çok insanı yönlendiren kaygıdır, tamam mı?
So, what's the deal here?
Yani burada ne işi var?
Look, Snoop, I don't know what Glenn promised you, or what you think you're going to get out of this... here's the deal :
Bak Snoop, Glenn sana ne vaatte bulundu, bilmiyorum. Bu işten ne umduğunu da bilmiyorum. Olay şu :
What's the deal here?
- Durum ne olacak?
Hey, what's the deal here?
Hey, olay nedir?
Abby... so what's the deal here?
Abby... burada ne yapacaksın?
What is the deal with dragging us out here in the middle of the night?
- Evet. Bizi gecenin bir yarısı neden buraya çağırdın?
Here's the deal, nice and simple You give us what we want, or we kill the girls.
İşte anlaşma... hoş ve basit. Siz bize istediğimiz şeyi verin... yoksa kızları öldürürüz.
- What's the deal here?
- Burada neler oluyor?
What's the deal here if somebody was looking for something with a little more kick than nicotine?
Birisi nikotinden daha keyif verici bir şey isterse ne olur?
So, what's the deal here?
Peki, olay nedir?
Now, come on, what's the big deal here, huh?
Hadi ama. Nedir bu büyük sorun? Kâğıt oynarken hile mi yaptı?
- What's the deal here?
- Ne oluyor?
Here's the deal. You know what? I don't want any part of this.
Bunun bir parçası olmak istemiyorum.
What, then, confronts us here in open discussion, which will inform the choices we must make is what to do to deal with this staggering number of Jews overwhelming us.
Öyleyse burada karşımıza çıkar bir açık oturumla seçenekleri bildiririz. Bizi boğan ve hızla artan Yahudi sayısıyla ilgilenmemiz lazım.
What's the deal here?
- Sorun mu var?
What's the deal here?
- Nedir bu şimdi?
So, what's the deal here?
Olay nedir?
What's the deal here?
Ne oluyor burada?
Then what's the deal here?
O zaman sorun ne?
- What's the big deal here?
- Yapma. Büyütecek ne var?
What's the deal here?
Ne olup bitiyor?
I've got film to buy, and from what I understand that's gonna be my biggest expense, so.... Okay, Dawson, here's the deal.
Çekimde kullanacağım filmleri almam gerekiyor ve anlaşılan en büyük masrafımı onlar oluşturacak.
What's the deal here?
Burada bir iş yapıyoruz?
What's the deal here?
Buradaki anlaşma nedir?
There's no one here you seem to be with... so I was just wondering what the deal was.
Burada da birlikte olduğun biri yok gibi. Ben de olay nedir diye merak ettim.
- Yes. What's the deal here?
- Evet, nasıl oluyor?
What's the deal- - there's more people in here in the middle of the night than at 10 : 00 in the morning.
Neyiniz var sizin? Gecenin yarısında sabah 10.00'dan daha fazla insan var burada.
So, Bambi, what's the deal with all the things you do around here?
Bambi, burada yaptığın onca işe ne diyorsun?
Well, here's what really seals the deal.
İşte bu da anlaşmayı sağlayacak şey.
And here's the deal. I don't know what he's capable of.
Gerçek şu ki... nasıl tepki vereceğini bilmiyorum.
OK, GUY, WHAT'S THE DEAL HERE?
- Peki, konu nedir?
So, what's the deal here?
So, uh, burda anlaşma ne?
what's the 204
what's the matter 6346
what's the matter with you 1332
what's the catch 161
what's the point 785
what's the problem 1484
what's the matter with him 136
what's the occasion 267
what's the deal 308
what's the difference 660
what's the matter 6346
what's the matter with you 1332
what's the catch 161
what's the point 785
what's the problem 1484
what's the matter with him 136
what's the occasion 267
what's the deal 308
what's the difference 660
what's the word 259
what's the hurry 147
what's the address 132
what's the number 79
what's the time 122
what's the matter with it 24
what's the score 95
what's the story 205
what's the matter now 42
what's the matter with you today 16
what's the hurry 147
what's the address 132
what's the number 79
what's the time 122
what's the matter with it 24
what's the score 95
what's the story 205
what's the matter now 42
what's the matter with you today 16