What's your point Çeviri Türkçe
1,149 parallel translation
So what's your point?
Seninle işi neymiş?
I mean, what's your take on the Blair Witch at this point?
Şu noktada Blair Cadısı hakkında ne düşünüyorsun? Gerçekten var mı sence?
- What's your point here?
- Ne demeye çalışıyorsun?
What's your point?
Ne demek istiyorsunuz?
- What's your point?
- Ne demek bu?
- What's your point?
- Ne demeye çalışıyorsun?
What's your point? . - Ow!
Ne demeye çalışıyorsun?
What's your point?
Ne olmuş?
What's your point?
Ne demek bu?
- What's your point?
Ne demek istiyorsun Miles?
What's your point?
Nereye varmaya çalışıyorsun?
- What's your point?
- Ne anlatmaya çalışıyorsun?
What's your point?
Varmak istediğiniz nokta nedir?
What's your point?
Tamam Fez ne demek istiyorsun?
What's your point?
- Evet?
What's your point?
Ne demek istiyorsun?
What's your point?
- Belki alttan gelen şiddetli bir esinti onu yukarı fırlattı. - Ne demek istiyorsun?
- What's your point?
- Sadede gel.
So, what's your point?
Öyleyse, ne demek oluyor bu?
And what is your point?
Ne demeye çalışıyorsun?
What's your point?
Peki hedefin ne?
- What's your point?
- Senin düşüncen ne?
What's the point of all your rehabilitation if when I finally succumb, when I pledge myself to righteous conduct you regard me with suspicion?
Bu rehabilitasyon neden? Eğer sonunda doğru düzgün davranmaya karar verdiğimde bana şüphe ile yaklaşacaksan neydi bütün bunların amacı?
What's good about your idea is that you're looking at Advil from a woman's point of view.
Ne kadar iyi Advil'e kadının bakış açısından bakıyordun.
So - - So what's your point?
Ne demek istiyorsun?
- What's your point, Ally?
- Aklındaki ne Ally?
So, what's your point?
- Ne demeye çalışıyorsun?
Well, what's your point?
Varmak istediğin nokta nedir?
I understand that, from your point of view, what we did was- Illegal.
Anlıyorum, sizin bakış açınızdan yaptığımız şey...
What's your point?
Nereye varmak istiyorsun?
The point is trying not to be a dumb ass For once in your life, that's what.
Bunun anlamı hayatında bir defa da olsa gerizekalı gibi davranmamak.
What's your point, Wallis?
Ne demeye çalışıyorsun Wallis?
What's your point?
Ne demeye çalışıyorsun?
What's your point?
Ne demeye çalışıyorsunuz?
What is your point?
Nereye varmaya çalışıyorsun?
What's your point?
Anlatmak istediğin ne?
So what's your point?
Yani ne demek istiyorsun?
- What's your point?
- Ne demek istiyorsun?
What's your point?
- Ne anlatıyorsun?
- What's your point?
Sonuç olarak?
So, what's your point?
Sadede gel.
What's your point?
Yani?
What's your point?
Senin amacın ne?
The point of any art, apart from expressing your emotions and saying what you want to, is to do everything in a special way.
Tüm sanatların çıkış noktası duygularınızı ifade etmeten ve demek istediklerinizi söylemekten başka ; yaptığınız her şeyin özel olmasıdır.
What's your point, Sam?
Ne demeye çalışıyorsun Sam?
What's your point, Tony?
Ne demeye çalışıyorsun Tony?
What's your point?
- Eşinizin dolabının arkasında naylon çorap buldum. - Ne demeye çalışıyorsunuz?
What's your point?
Amacın ne?
Yeah, so what's your point?
Tamam, nereye varmak istiyorsun?
What's your point?
Neye varmak istiyorsun?
That's the whole point. - What is your scam, buddy?
- Ne dolap çeviriyorsun dostum?
what's your name 4643
what's your address 58
what's your first name 42
what's your favorite color 36
what's yours 331
what's your number 52
what's your problem 848
what's your angle 45
what's your last name 61
what's your business 33
what's your address 58
what's your first name 42
what's your favorite color 36
what's yours 331
what's your number 52
what's your problem 848
what's your angle 45
what's your last name 61
what's your business 33