What do you got for me Çeviri Türkçe
227 parallel translation
What do you got for me?
Benim için ne getirdiniz?
What do you got for me?
Bana ne getirdin?
Lou, what do you got for me?
Lou, elinde neler var?
What do you got for me?
Benim için neyin var?
- What do you got for me?
- Ne buldun?
Tony, what do you got for me?
Tony, bana ne getirdin bakalım?
So what do you got for me?
Nelerin var?
So, what do you got for me?
- Ee, elimizde ne var?
Okay. What do you got for me?
Pekâlâ, elinde benim için ne bilgi var.
What do you got for me, Buddy?
Bana verecek ne işin var Buddy?
- What do you got for me, Five Spot?
- Benim için neyin var, Beş Papel?
What do you got for me, boy?
Bana ne getirdin, oğlum?
Okay, come on Nick. What do you got for me, huh?
Tamam, hadi Nick, neler buldun?
What do you got for me?
Benden ne istiyorsun?
What do you got for me?
Benim için elinde ne var?
What did he do to you, boy? [Dogs barking] What do you got for me, maddie?
O sana ne yaptı, oğlum? Benim için neyin var, Maddie?
- What do you got for me today?
- Bugün neyin var? Nedir bu?
What do you got for me?
Bana verecek neyin var?
- What do you got for me?
- Yanında ne kadar var?
What do you got for me?
Bana ne buldun?
What do you got for me?
Şuna bak. Benim için neyin var?
What do you got for me?
Bana ne göstereceksin?
What do you got for me?
Biraz yardım et bana.
What do you got for me?
Bana söyleyecek neyin var?
What do you got for me
Bana ne getirdin?
I know you got something. What do you got for me
Birşeyler getirdiğini biliyorum.
What do you got for me, Catch?
Neler buldun, Catch?
- What do you got for me, Bill? - Chief...
Haberler nedir Bill?
- Well, what do you got for me?
- Benim için ne bilgin var?
- What do you got for me?
- Bana ne haberler getirdin?
Okay, what do you got for me?
Pekala, neymiş bakalım?
What do you got for me?
Bakalım neler var.
Mitch, what do you got for me on Greg Walker?
Mitch, Greg Walker ile ilgili ne bulabildin?
Abby, what do you got for me?
Abby, neler buldun?
Duck, what do you got for me?
Duck, benim için neyin var?
All right, what do you got for me?
Pekâlâ, haberler nasıl?
That's what you've made me do, and I'm not fond of you for it. I was just tellin'Mr Ackerman we've got turkey for dinner.
That's what you've made me do, and I'm not fond of you for it.
What do you got in mind for me?
Benimle ilgili neler planlıyorsun?
Mind you, I'm fly. What do you think I got waiting for me when I get home?
Tahmin edin bakalım, eve gidince beni nasıl bir sürpriz bekliyor?
Goddamn my ass, what the hell do you mean, you ain't got any rooms for me?
Oda yok da ne demek?
You can feel sorry for those guys, but what's it got to do with me?
Bunlara acıyabilirsin ama benimle ne alakası var?
I know you got no reason to trust me, but... You let me walk, I'll see what I can do for Elise.
Bana güvenmek için bir sebebin olmadığını biliyorum ama izin verirsen yardım ederim.
So what do you got for me?
Bana ne getirdin?
What do you say? Got a urine sample for me?
Ne dersin, bana bir idrar örneği dolduracak mısın?
Have you got nothing to say for yourself? What do you want me to say?
Söyleyecek bir şeyin yok mu?
I've got better things to do with my time, Dennis, than make trouble for you, but that's exactly what I will do if you are not straight with me.
Sana bela olmaktan daha önemli işlerim var, Dennis ama bana sıkıntı çıkartırsan, canını kötü yakarım. Tamam, tamam.
What you've got to do, for me, is the healthy thing. Keep all of your feelings bottled up inside where they so belong.
Yapman gereken en sağlıklı şey duygularını içine atıp ait oldukları yerde bırakman olacak.
I risk my life for you and you want me to use dust cloths? Yes, I do. Now what mess have you two got my Filemon into?
Senin için hayatımı riske attım ve sen, toz bezlerini kullanmamı istiyorsun öyle mi?
You got any idea what this fight can do for me and my family?
Bu maçın benim ve ailem için önemini biliyor musun?
So what do you think, you can get this... get this done for me for... oh, I need it by... oh no, I got that dinner party...
Pekala, ne dersin sen bunu hayır... akşam yemeği partisi için ihtiyacım olacak... yarına bitirebilir misin?
What did I do? I was in a difficult spot today and when times got tough... you weren't there for me.
Bugün benim için zor bir gündü... ve sen yanımda değildin.