What do you got here Çeviri Türkçe
217 parallel translation
What do you got here?
Burada ne yapıyorsun?
[Jim] Hey, babe, what do you got here?
Ne oldu bebeğim? Ne var orada?
What do you got here?
Bunlar ne?
What do you got here?
Burada durum ne?
Check the apartment. What do you got here?
Dairesini kontrol et.
- What do you got here?
- Ceset nerede?
What do you got here?
Ne var burada?
What do you got here?
Burada neyiniz var?
What do you got here?
Buradaki olay nedir?
So, what do you got here?
- Bunlar ne?
- What do you got here, C.J.?
- Neden sen de buradasın, C.J.?
- What do you got here?
- Ne var burada?
I'm sorry I've got to leave you here alone, but I told you what I've got to do.
Tamam. Üzgünüm ama seni burada yalnız başına bırakmak zorundayım. Sana yapmak zorunda olduğum şeyi daha önce söyledim.
I didn't explain to you what I was gonna do is I didn't know myself until I got here.
Yapacaklarımı size anlatmamamın sebebi benim de ne yapacağımı bilmememdendi.
If your dad got a ranch what are you do living here?
Eğer babanın bir çiftliği varsa ne demeye burada oturuyorsunuz?
What do you think I got here, a plane crash or a set of quadruplets?
Elimdekini ne sanıyorsunuz, bir uçak kazası ya da dördüz doğumu haberi mi?
All right, everybody, what are you standing around here for? Let's go. We've got a show to do.
- Tamam, yapmamız gereken bir şov var!
Got any ideas of what you're gonna do when you get out of here?
Buradan çıkınca ne yapacağın hakkında bir fikrin var mı?
Do you know what the villagers have been eating since we got here?
Buraya geldiğimizden beri kasabalılar ne yiyor biliyor musun?
What do you got in here, ammo?
Orada ne var, cephane mi?
What do you got in here?
Orada neyin var?
- Let her finish. - What do you got in here?
Ne var burada?
That's what I don't need, Guthrie. Ain't you kids got nothing better to do than lollygag around here?
Boş boş dolanmaktan başka bir işiniz yok mu sizin çocuklar?
- What do you got in here?
- Kaç hayvan var burada?
Bob, I sent for you... because I don't think you like a stalemate any better than I do, and that's what we've got here in New Guinea.
Bob, seni çağırdım çünkü açmaza düşmeyi en az benim kadar sevmediğini biliyorum ve burada, Yeni Gine'de düştüğümüz durum da bu.
What do you think I've got you here for?
Seni burada niye barındırdığımı zannediyorsun?
What do you mean "no more"? I've got 3 chips of powdered milk and two kids at home and have been here since the day before yesterday.
Üç tane süt kuponum var ve evde de iki çocuk.
You bring Mrs. Oakshott here, and I'll answer her, but what have you got to do with it, eh?
Siz Bayan Oakshott'ı buraya getirin, ben onunla halledeceğim, fakat siz onunla ne yapacaksınız?
The way you actually got Loretta to come here and do what she did.
Evet, gerçek Loretta'yı buraya getirtip o şeyleri yaptırdın ya.
What do you think you got here?
Burada kiminle olduğunu sanıyorsun?
Listen, I know what you're trying to do, but you have got to realise how dangerous it is for you even to be here.
Dinle yapmaya çalıştığın şeyi anlıyorum ama burada olmanı senin için bile ne kadar tehlikeli olduğunu anlamak zorundasın.
What do you got to do around here to get picked for something?
Sizin burada ne işiniz var? Neyin peşindesiniz? Maria, otur.
Or what we could do, if you want, is bring Mrs. Sommersby back up here, find out how this all got started.
Ya da isterseniz kürsüye Bayan Sommersby'yi çağırıp bu işin nasıl başladığını öğreniriz.
I'm gonna need you be on top of your game,'cause we got to go out here... and do what we got to do, all right?
Bu oyunda en tepede olmalısın ve biz birlikte bunu başarabiliriz, tamam mı?
Come on, let's go. You go on ahead, but I ain't letting no flying Christmas tree ornament back me up out of here before I do what I got to do.
Ama ben bir yılbaşı ağacı süsünün beni kovalamısına izin vermem işimi yapmadan önce.
Ted, I got a $ 100 bill here with your name on it, whether you do what we ask or not.
Ted burada senin adına yazılı 100 dolarlık bir çek var. İstediğimiz şeyi ister yap ister yapma.
You know we got work to do, we don't need you, so what are you doing here?
Burada çalıştığımızı biliyorsun. Burada sana ihtiyacımız yok.
- I'm losin'my shirt here with you guys. - So what do I got to do?
- Sizin yüzünüzden donumu kaybedeceğim neredeyse.
- What do you got in here?
- Buradan ne aldın?
- Hey, look, uh, I'm outta here and I got no plans so uh what do you say we walk around downtown or something?
Okul bitti. Bugün için hiçbir planım yok, bu yüzden kasabada bir turlamak ya da başka bir şey yapmak ister misin?
Get my dollars up. So when you go to waive me, trade me or whatever the fuck y'all do I'll be worth 10 times what I was worth before I got here.
Böylece beni atarsan, takas edersen ya da ne yaparsan buraya geldiğimin 10 katı değerinde olurum.
- All you wanna do is protect what you got here in Roswell.
- Tek yapmak istediğin Roswell'de sahip olduklarını korumak.
You've got something to do with what's going on here, don't you?
Burada olanlar hakkında bir şeyler yapman gerekiyor, öyle değil mi?
Here's what you gotta do : she said it, now you've got to say it!
İşte senin yapman gereken şey : O söyledi, Şimdi sen de onu sevdiğini söylemelisin!
What do you want? I just got off my sick bed to come here.
Hasta yatağımdan kalkıp geldim.
Thank you. So Randall, what do we got here?
Burada ne var Randall?
- So what do we got here? - You're not- -
- Elimizde ne var bakalım?
Do you ever find yourself sitting out here on the edge of the highway in your squad car, you got your radar gun in hand been out here for four hours, in which only three cars have passed all under the speed limit and wonder just what the hell happened to your life?
Otoyolun bir köşesinde ekip arabasının içinde elinde radar silahınla, dört saattir oturduğunu ve sadece hız limitlerinin altında üç tane araba geçtiğini fark ettiğinde hayatına ne olduğunu hiç düşündün mü?
What are you going to do, I got your piece right here.
Ne yapacaksın? Senin parçan tam burada.
What do you got here, Ma?
Bu nedir anne?
Do you see what you got me doing here?
Bana ne yaptırdığını görüyor musun?