What do you got there Çeviri Türkçe
454 parallel translation
- What do you got there?
- Ne var orada?
- What do you got there?
- Bu ne?
What do you got there, a model airplane?
O da ne? Model uçak mı?
What do you got there?
Ne getirdin, su mu?
What do you got there?
İster misiniz?
What do you got there?
Bu da ne?
- What do you got there?
- Ne var?
Phil, what do you got there?
Phil, ne buldun orada?
What do you got there?
Neler buldun bakalım?
Beth, what do you got there?
Beth, o elindeki nedir?
What do you got there?
- O da ne öyle?
What do you got there, huh?
Orada ne var?
So, what do you got there?
Burada neyin var?
- What do you got there, Adcox?
- Nasıl bir yangın Adcox? Büyük mü?
What do you got there?
Orada ne var?
What do you got there, vigilante?
Elinde ne var, fedai?
What do you got there, math?
Ne var orada, matematik?
What do you got there?
Sen ne kiraladın?
- So, what do you got there?
- Ne almıştın peki?
- What do you got there?
- Orada ne var?
What do you got there, girl?
Ne buldun, kızım?
- What do you got there?
- Nedir o?
What do you got there, huh?
Seninki ne? 9 mm'lik mi?
What do you got there, Monica?
Neler aldın, Monica?
- What do you got there?
- Bunlar ne?
Hello there, Gus. What do you call that thing you got there?
Şu oturan mahlukatı ne diye çağırıyorsun?
Do you know what I've got in there, miss?
- Orada ne var biliyor musunuz?
Say, Prof, what do you got over there?
Bak, Prof, orada ne saklıyorsun?
What do you gonna bet you got 20,000 friends out there?
Peki ya dışarıda 20,000 arkadaşın var desem, ne dersin?
WHAT DO YOU GOT IN THERE?
İleriyi görebiliyorsun, değil mi?
What do you got there, a tarpon?
Kesinlikle öyle baba.
You know, there's got to be something wrong with us to do what we did.
Biliyor musun, bu yaptığımız şeyi yapmamız için... bizde bir sakatlık olması lazım.
What do you got in your mouth there?
Ağzında ne var öyle?
So now, if you boys want to talk business with me what you've got to do is get your offer way up there in the air, where it belongs.
Eğer benimle iş konuşmak istiyorsanız... teklifinizi çok yükseltmelisiniz, bu işin hakkı da budur.
What do I got to do, carry you every place to make sure you get there?
Ben ne yapayım? Gittiğinden emin olmak için taşıyayım mı seni?
- What do you got in there, kid?
- Ne var altında, evlat?
All right, what do you got in there?
Pekâlâ, orada ne var?
What do you guys got out there?
Orada ne var?
Hey, hey, what do you got in there?
Hey, hey, onun içinde ne var?
What do you got? There's powder.
- Ne buldun?
- What do you got in the bag there?
- Ne var o çantada?
You got no gripe there, but what are you gonna do if you can't make these payments?
Hiç sızlanmaya hakkın yok. Peki ya ödeyemezsen nolacak?
What do you got on your lips there?
Kimse yok!
What do you got in there?
Çantanın içinde ne var?
I wouldn't be up there in the first place, because I have nothin'to do with that stinky Tommy. - Mamma! - What do you got against Tommy?
Onun yerinde zaten olamazdım çünkü o leş kokulu Tommy'le hiçbir işim olmazdı.
And what you've got to do is, you've got to go back over there to your Parliament and you've got to make it very plain to them.
Yapmanız gereken ise Parlamentonuza dönmek ve... onlara basitçe anlatmak.
What do you got in there anyway?
O şeyin içinde ne taşıyorsun?
What do you got there?
O ne?
What do you got there, bud?
- İçinden ne çıktı, evlat?
Dr. John, what do you got over there?
Dr. John, orada ne yapıyorsunuz?
What do you know about it? They got a little zoo there.
Ufak bir hayvanat bahçeleri var.