What you saying Çeviri Türkçe
19,179 parallel translation
I don't understand what you're saying.
Dediklerinden bir şey anlamıyorum.
What are you saying?
Ne demek istiyorsun?
You see what I'm saying?
Ne dediğimi anlıyor musun?
Great, so what you're saying is for the last five months, my mom probably thinks that I'm dead.
Aman ne güzel. Kısacası son beş ay annem muhtemelen benim öldüğümü düşünüyordur.
Now you get what we're saying.
Ne dediğimizi anladın şimdi.
What is it that you're not saying, Michael?
Söylemediğin şey nedir Michael?
Do you realise what you're saying?
Ne söylediğinin farkında mısın?
I want to... thank you for saying what you said the other day.
Sana geçen gün söylediğin şey için teşekkür ederim.
Yeah, so not a... not a great example for me, if you know what I'm saying.
Yani benim için çok da harika bir rol modeli değil herhalde.
- I hear what you're saying.
- Ben senin dediklerine uyuyorum.
Mrs Cotton, do you understand what I'm saying to you?
Bayan Cotton. Söylediklerimi anlıyor musunuz?
What are you saying?
Ne demeye çalışıyorsun?
- Go ahead. What were you saying?
- Devam et, ne diyordun?
All right, let me get this straight. What you're saying is that some impostor acquired the firearm and then tampered with the paperwork to cover his tracks. Yes, sir.
Pekâlâ, şunu açıklığa kavuşturalım DÇ Arnott, söylediğin şey bir sahtekârın silahı aldığı ve izini kaybetttirmek için evrakları değiştirdiği mi?
What exactly are you saying?
Tam olarak ne demek istiyorsun?
You could tell me what the deacons are saying about me.
Diyakozların hakkımda neler konuştuğunu söyleyebilirsin.
Yes, Mahavir Singh-ji, what were you saying?
Devam et Mahavir Singh, ne diyordun?
- If what you're saying is true and you knew nothing of this gun or Philip, you need a lawyer separate from Catherine.
- Eğer söylediğin doğruysa ve bu silah ve Philip hakkında hiçbir şey bilmiyorsan Catherine'den ayrı bir avukata ihtiyacın olacak.
I blame a world that lets you own a gun and that lets you grow up without love,'cause if what you're saying is true this was an accident, and I don't see the point in your whole life being ruined because of one terrible mistake.
Senin silah taşımana izin veren ve..... seni sevgisiz büyüten bu dünyayı suçluyorum çünkü söylediğin doğruysa bir kaza olduğunu hayatının mahvolması için bir sebep göremiyorum sadece bir hata için.
What are you saying?
Ne diyorsun?
What are you saying, you're gay now?
Ne diyorsun, şimdi gay misin?
But... what I'm saying, you don't have to take my word for it.
Doğru. Ama dediğim şu ki bunun için benim lafımı dinlemene gerek yok.
That's what I thought, which is why I was surprised when Adam Gould told me that he had sources saying you deserved all the credit.
Ben de öyle düşünmüştüm. Adam Gould bana tüm övgüyü senin alman gerektiğini söyleyen kaynakları olduğunu söylediğinde bu yüzden şaşırdım.
What you're saying is if the coverage influences enough people...
O zaman demek istediğiniz, eğer bu haberler yeterince insanı etkilerse...
- that's what you keep saying.
- Wells ağzından düşürmüyorsun bunu.
Do you understand what I'm saying?
Dediğimi anladın mı?
You know what I'm saying.
Anlarsınız ya.
And you don't want to just react to what he's saying.
Yalnızca onun söylediklerine reaksiyon göstermek de istemiyorsun.
I don't understand, what are you saying?
Anlamıyorum, ne diyorsun sen.
- What are you saying?
- Ne diyorsun?
What are you saying?
Nasıl yani?
So what you're saying is, maybe I am getting an abortion?
Yani, kürtaj yaptırsam mı diyorsunuz?
What are you saying?
Neler söylüyorsun?
I'm saying it wasn't what I expected of you.
Senden böyle bir şey beklemediğimi söylüyorum.
Think what you're saying.
Ne dediğini düşün.
What you're saying is impossible.
Öyle bir şey olması mümkün değil.
S-so you're saying that Robyn changed her mind about ratting you out because of what she saw in some video?
Yani dediğine göre Robyn seni ispiyonlamaktan videoyu izledikten sonra mı vazgeçti?
Huston, can you understand what we're saying right now?
Huston, şu an dediklerimizi anlayabiliyor musun?
I know exactly what you're saying.
Anlıyorum.
You're gonna wanna watch what you're saying, sir.
Laflarınıza dikkat etmek isteyebilirsiniz efendim.
What you're saying...
Söylediğin şey...
What are you saying, Allison?
Ne demek istiyorsun, Allison?
Dad... I don't understand what you're saying.
Baba... anlayamıyorum ne diyorsun.
You interrupted what I was saying so often, it's like we're a married couple.
O kadar çok kestin ki lafımı sanki evli çiftmişiz gibi.
- If what they're saying is true, if the Xibalbans are back, we need to get ready, I need to protect you, nothing can happen...
- Eğer söyledikleri gibi Xibalban geri dönmüşse... -... hazır olmamız, seni korumamız gerek, hiçbir şey...
What are you saying?
- Ne demek istiyorsun?
You know what I'm saying.
- Ne demek istediğimi biliyorsun.
What are you saying?
Ne diyorsun sen?
What are you saying, Mary Margaret?
Ne demek istiyorsun, Mary Margaret?
What are you saying?
Ne yapmamız gerek?
Can anyone overhear what you're saying?
Herhangi birisi dediklerini duyabilir mi?
what you doing 662
what you see is what you get 43
what you gonna do 218
what you're saying 36
what you mean 171
what you've done 36
what you looking for 39
what you doing there 22
what you talking about 132
what you think 150
what you see is what you get 43
what you gonna do 218
what you're saying 36
what you mean 171
what you've done 36
what you looking for 39
what you doing there 22
what you talking about 132
what you think 150