English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / When i first met you

When i first met you Çeviri Türkçe

529 parallel translation
When I first met you, I sort of figured you was on the make.
Seninle ilk karşılaştığımda, gönül eğlendirecek birini aradığını anlamıştım.
- You were a freak... when I first met you, only I'm showing you how to cash in on it.
- İlk tanıştığımızda zaten bir hilkat garibesiydin, ben nasıl kar yapacağını gösterdim.
- Wyatt, when I first met you, I told you I wouldn't follow you from town to town, sitting in the darkness, waiting for someone to bring the news you've been killed.
- Wyatt, tanistigimizda... kasaba kasaba pesinden gitmeyecegimi, karanlikta oturup... ölüm haberini beklemeyecegimi söyledim.
When I first met you, I thought you were pretty. I was totally wrong.
Biliyor musun, seninle ilk tanıştığımda hoş olduğunu düşünmüştüm.
When I first met you I could imagine anything.
Seni ilk tanıdığımda, ne hayaller kurardım.
You know, when I first met you that day, I had no idea.
Bay Jennings'in geçmişi üzerine henüz bir şey yok, Komiser.
When I first met you you seemed so helpless.
Seni ilk gördüğümde çok çaresiz görünüyordun.
Well, when I first met you - - I thought you were a bore.
- İlk tanıştığımızda senin bir baş belası olduğunu düşünmüştüm.
When I first met you, I think you really liked yourself.
Seni ilk tanıdığımda, kendini seven bir insan olduğunu düşündüm.
Don't worry, when I first met you, I thought you were a twit, too.
Merak etme, seninle ilk tanıştığımda ben de senin budala olduğunu düşünmüştüm.
When I first met you, you were larger than life.
Seni ilk tanıdıgımda, yaşama kucak açmıştın.
I remember when I first met you you looked so young, it scared me.
Seninle ilk tanıştığım zamanı hatırlıyorum çok genç görünüyordun. Bu beni korkutmuştu.
When I first met you, you were reading Tolstoy.
Seninle ilk kez karsilastigimda, Tolstoy okuyordun.
Then I must not be a very good judge of character because when I first met you there were a few surprises.
O halde ben pek iyi karakter analizi yapamam çünkü seninle tanıştığımda beni çok şaşırtmıştın.
When I first met you... I thought you were a loser.
Seni ilk gördüğümde işe yaramazın teki olduğunu düşünmüştüm.
When I first met you, I was enchanted... and I was dazzled.
Seninle ilk tanıştığımızda, büyülenmiştim gözlerim kamaşmıştı.
Sanjay, when I first met you, I didn't know who you were.
Sanjay, seninle ilk kez tanıştığımda, kim olduğunu bilmiyordum.
When I first met you, Major, I thought you were hostile and arrogant.
Seninle ilk karşılaştığımda Binbaşı, senin saldırgan ve küstah olduğunu düşündüm.
When Scott first met Allison, I think it was literally, you know, love at first sight.
Scott, Allison'ı ilk gördüğünde resmen ona ilk görüşte aşık oldu. Allison çok tatlı...
Ms. Tae. From the very first time I met you... when I had to take President Joo over to your apartment building... I've always been on your side.
Seninle ilk karşılaştığımızda ve Başkan'ı yurda ilk getirdiğimde senin tarafını tutuyordum.
You said something to me when you first met me I've thought about a great deal.
İlk tanıştığımızda bana bir şey söyledin ve bunu çok düşündüm.
You're the first woman I've ever met who said yes when she meant yes.
Sen evet derken, gerçek anlamda evet diyen tanıdığım ilk kadınsın.
When we first met, at Lady Neston, you asked me a question to which I gave a stupid answer.
İlk tanıştığımızda size aptalca cevap verdiğim bir soru sormuştunuz.
Listen, baby, when we first met, you and me, you thought I was common.
Dinle! Sen ve ben, ilk tanıştığımızda sıradan olduğumu düşünmüştün.
When I first met her, she was as fine a person as you've ever seen.
Onunla ilk tanıştığımda görebileceğin en kibar insandı.
WHEN WE FIRST MET, I KNEW YOU WANTED TO HELP PEOPLE.
İlk tanıştığımızda, sizin insanlara yardım etmek istediğinizi biliyordum.
You suspected I was ill when we first met.
İlk karşılaştığımızda benim hasta olduğumdan şüphelenmiştin.
When we first met in Rome, I remembered you.
Roma'da ilk karşılaştığımızda, seni hatırladım.
When we first met, I got the impression that you didn't.
İlk tanıştığımızda o izlenim vardı.
You know, when I met you, you were the second, but not the first.
Seninle tanıştığım zaman, ilk değil, ikinciydin.
Maybe you will feel less flattered when I tell you that you are the first man we have ever met.
Sana bunu söylediğimde belki daha az gururun okşanacak ama sen bizim tanıştığımız ilk erkeksin.
That's when I first met Dicko, in the squadron, you know.
Dicko'yla ilk kez, bölükteyken tanışmıştım.
I don't know if the twins... mentioned anything about, you know... when Jimi and them first met... but we were all living together.
İkizler size... Jimi'yle tanışmalarından... bahsettiler mi bilmiyorum... ama zaten aynı evde yaşıyorduk.
You know, when I first met Linnet...
Linnet'le tanıştığımızda...
This tiny little Buddhist when I first met him, you know... was eating a little bowl of milk - hot milk with rice... was now eating huge beef.
Bu küçük, ufak Budist, onunla ilk tanıştığım zamanlarda bir kâse süt içerdi, pirinç ve sıcak süt şimdi ise biftek yiyordu.
When we first met, I thought you were kind of screwed up.
İlk tanıştığımızda kafadan çatlak olduğunu düşündüm.
I have to admit that when we first met, and you recognized my perfume, you smelled it, I did feel a little weak at the knees.
Aslında ilk karşılaştığımızda, ve parfümümü tanıdığında..... bacaklarımın titrediğini hissettim. Bunu itiraf etmeliyim.
Al, you know... when I came with my mother from Yugoslavia... when I was little... Ivan was the very, very first person I met.
Al, biliyor musun küçükken, annemle Yugoslavya'dan geldiğimde ilk, ilk tanıştığım kişi Ivan'dı.
I didn't even like you when we first met.
İlk tanıştığımızda senden hoşlanmamıştım.
When first I met you On the village green Come to me
Seni o yeşil çayırlarda ilk kez gördüm Gel bana, ver istediğim sevgiyi
Like from the first second I met you when you were sitting alone in that restaurant and I looked at you and I said, "That's her."
Mesela... seninle karşılaştığım ilk anda... sen o lokantada tek başına otururken... sana baktım ve dedim ki : "İşte hayatımın kadını."
Richie, you know, I have to admit, when we first met, I was intimidated by you.
Richie, biliyor musun, itiraf etmeliyim ki, ilk tanıştığımızda senden korkmuştum.
Preston and I are celebrating the 10th anniversary of the night we first met. When you thought he was going to rape you?
Sana tecavüz edeceğini sandığın zaman mı?
I don't care, Poirot, when I first met you, at noon today,
Dinle, Poirot.
When we first met, I had you pegged as a loser too, but I couldn't have been more wrong.
İlk tanıştığımızda, seni ezik olarak kafama kazımıştım,... ama daha hatalı olamazdım.
Now as you know, I had 8O, OOO shares of New England stock when we first met.
Biliyorsunuz ki ilk tanıştığımızda 60 bin New England hissem vardı.
When we first met... it was as if I'd always known you. Remember?
ilk buluştuğumuzda... sanki herzaman seni tanıyomuşum gibiydi hatırlıyormusun?
Do you know, when I first met the formidable Dr Beverly... What, ten days ago?
Zorlu Dr Beverly'yi ilk gördüğümde... 10 gün önce miydi?
I recall how you used your superior morality when we first met you.
Üstün ahlak anlayışını ilk karşılaşmamızda nasıl kullandığını çok iyi hatırlıyorum.
FOUNTAIN : ( SINGING ) Remember when I first met you Wish me luck.
Bana şans dile.
I am reading unusual subspace energy similar to what the probe recorded when you first met your mother.
Alışılmadık alt uzay değerleri görüyorum... Sonda ile annenin ilk karşılaşmasındakilere gördüklerime benzer.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]