Where's your father Çeviri Türkçe
346 parallel translation
- Where's your father?
- Babanız nerede?
Where's your parish, Father?
Cemaatin nerede, Peder?
Where's your father?
Babanız nerede?
Where's your father today?
Baban nerede bugün?
I asked you where your mother lives I won't tell you. I won't lf you don't, who pays for your bail? Ma has never told me my father's name
Annem babamın adını hiç söylemedi.
If it's any comfort I can assure you your father and brother where given a decent Christian burials.
Belki bilmek istersin Clay, baban ve kardeşin için çok güzel bir tören düzenledik.
Where's your father?
Peki baban nerede?
Where's your father now?
Baban nerede şimdi?
That's where your father hides his money.
Baban parasını oraya saklıyor.
- Where's your father?
- Baban nerede?
- Where's your father?
- Babam nerde?
Where's your father?
Baban nerede?
I don't know where you get it, must be from your father.
Bu huyunu nerden aldın bilmem, babandan almış olmalısın.
That's where your father made his mark.
Babanız yazması olmadığından burayı işaretledi.
Nobody's gonna ask you whether you're Chinese or American, where's your father, or anything.
Kimse sana Çinli mi yoksa Amerikalı mı olduğunu, babanın nerede olduğunu veya başka herhangi bir şey sormayacak.
Where's your father this evening?
Babanız bu gece neredeydi?
Erm... where's your father gone, Georgie?
Baban nereye gitti, Georgie?
look around where your father worked for twenty years.
Babanın yirmi yıldır çalışmış olduğu yere bak, meleğim.
There are plenty of perfectly nice nursing homes where if your father does doo-doo, your mother doesn't have to clean.
Babanın rahatça altına sıçıp, annemin temizlemek zorunda olmayacağı... bir sürü güzel bakımevi var.
Miss Kusenov, where's your father?
Bayan Kusenov, babanız nerede?
- Where the hell's your father?
- Baban ne cehennemde?
Oh, so you're Miss Yan where's your father?
Oh, peki babanız nerede?
- He's gone on an airplane to get money. - Where's your father?
- Baban nerede?
If you don't mend your ways you'll go where your precious father's gone, so I tell you straight.
Eğer böyle davranmaya devam edersen sen de değerli babanın gittiği yere gidersin, sana şimdiden söyleyeyim.
Where's your father?
- Baban nerede?
Little brat, where's your father?
Küçük piç kim senin baban?
But it's no fault of your own that you don't know where your father is.
Ama babanın nerede olduğunu bilmemen senin suçun değil.
Now, where's your father?
Şimdi, baban nerede?
Where's your father, Rynn?
Baban nerede, Rynn?
Where's your father going?
Baban nereye gitti?
Where's your father now?
Babanız şimdi nerde?
- Kim, where's your father?
- Kim, baban nerede?
So where's your father?
Baban nerede?
Son, where's your father?
Oğlum, baban nerede?
In the matter fact, a lot of factories, and including the one where your father works.
aslında bissürü fabrikam var, ve biride babanın çalışığı fabrika.
where's your father?
Baban nerede kaldı?
- Pelle, where's your father?
Pelle, baban nerede?
Hey, Pelle, where's your father?
Pelle, baban nerede?
Then a man posing as your father was sent to Windermere, where a mock drowning was staged, unfortunately costing the life of an innocent boatman named Ayres, forcibly drowned.
Sonra babana benzer birisi Windermir'e gönderilir. ve orada sahte bir boğulma sahnelenir. Ne yazık ki bu sırada, Ayres adındaki masum bir tekneci kaba kuvvetle boğulur.
Where's your father?
- Yok.
Now where's your father?
Babanız nerede?
Where's your miserable father?
Sefil baban nerede? Dur!
Your respectable father who considers his daughter's death as a blot on his reputation I know where he has come up from.
kızının ölümünü düşünen senin saygı değer baban onun şöhretinde bu bir lekeydi o nereden geldi ben biliyorum.
- Where's your father now?
- Baban su anda nerede?
It's, um... where your father and I... had our first picnic.
Şey... babanla ilk pikniğimiz.
Tell me where to find the Musketeers... and I will give you back your father's sword.
Bana, silahşörleri nerede bulabileceğimi söyleyin... ben de, babanızın kılıcını size geri vereyim.
That's why your father went back there to where we found you.
Bu yüzden bana seni bulduğumuz yere geri gitti.
Not to change the subject from men, but where's your father?
Erkekler konusunu değiştirmek istediğimden değil ama baban nerede?
- Not exactly. Where's your father?
- Tam olarak değil.
I said, where's your father?
Baban nerede? Baban nerede dedim.
Where's your father?
Git babanı getir bakalım.
where's your sister 89
where's your dad 103
where's your wife 83
where's your mother 119
where's your brother 101
where's your boss 37
where's your boyfriend 25
where's your mom 111
where's your 36
where's your car 118
where's your dad 103
where's your wife 83
where's your mother 119
where's your brother 101
where's your boss 37
where's your boyfriend 25
where's your mom 111
where's your 36
where's your car 118