Which is a good thing Çeviri Türkçe
160 parallel translation
Which is a good thing, because they let the guy with the brain drive.
İsabet olmuş, çünkü sadece beyni olanlar araba kullanabilir.
Well, you've stopped combing your hair which is a good thing.
İşte, saçını taramayı bırakmışsın ki bu güzel bir şey.
I guess fate didn't want us to get those coins, which is a good thing.
Herhalde kader sikkeleri almamızı istemedi, bu da iyi bir şey.
Which is a good thing because you're a vampire slayer.
Bu da iyi bir şey çünkü. Sen vampir avcısısın.
Which is a good thing.
Hangisi daha iyi.
I got them from Grandma Vega, which is a good thing cos my Granny Barzel had hands like a circus midget.
Ellerim büyükannem Vega'ya çekmiş, iyi de olmuş çünkü Barzel ninemin elleri bir cüceninki gibiydi.
The actual uniform will be flame retardant, which is a good thing, don't you think?
Gerçek üniforma ateşe dayanıklı olacak. Bu iyi değil mi sizce?
You probably haven't seen Misery, which is a good thing.
Gerçi Sadist'i izlememiştiniz. Ama bu iyi bir şey.
He's got a really unique voice, and he's very passionate about the script which is a good thing, you know?
Ama çok eşsiz bir anlatısı var ve senaryosu konusunda tutkulu olduğu belli, ki bu iyi bir şey.
Which is a good thing, right?
Ki bu da iyi bir şey, değil mi?
Which is a good thing, because my wife just got laid off.
Bu iyi bir şey çünkü karım işten çıkarıldı.
Which is a good thing.
Ki bu iyi bir şey.
All right, tell me something good. You know, this company, Tazarr, went out of business, which is a good thing.
Bu Tazarr şirketi iyi şeyler yapmayı bıraktı,
Which is a good thing because you look like a fucking tramp!
Neyseki sen de lanet bir orospuya benziyorsun!
Anyway, we got to get back in and see that painting, Which is a good thing, because you can get more time To crush on your girlfriend.
Her neyse geri gidip o resme bakmalıyız bu da iyi bir şey, böylece senin de kız arkadaşına asıImak için biraz daha zamanın olacak.
When I'm with you, I'm not myself, which is a good thing.
Seninleyken kendim gibi olmuyorum. Bu da iyi bir şey.
Which is a good thing, because that guy needs to be in jail.
Ne iyi oldu, zaten, adamın kodeste olması gerekiyordu.
So if I lose this ship, management won't be happy, which is not a good thing.
Bu gemiyi kaybedersem müdür hiç mutlu olmaz ve bu iyi bir şey değil.
Instead of uniting the good people of this nation with righteousness and peace which would have been a glorious and Christian thing to have done what do I find?
Bu ulusun güzel insanlarını dürüstlük ve barışla birleştirerek yapacağınız Hristiyanlığa layık muhteşem bir iş yerine ne buluyorum?
The important thing is you want the A-Team alive and well, which means if they're dead, they're no good.
Önemli olan şey, A Takımı'nın hayatta ve iyi olmasını istemen. Bunun anlamı, ölürlerse işe yaramazlar.
No reports for the last six hours, which is probably a good thing.
- 6 saattir bir şey yok ki bu da iyi bir şey.
Listen, I don't care which one of you is writing this thing, all I'm saying is that there is room in every good story for a little bit of passion.
Oh, bu şeyi hanginizin yazdığı umurumda değil, bütün söylemeye çalıştığım şey, hikayeye birazcık daha tutku eklemeniz gerektiğidir.
Yeah. It totally fell apart... which is actually, you know, a good thing... because the guy was talking to me about signing over all the rights and I never would have done that.
Her şey çöktü ama aslında iyi oldu çünkü adam bütün haklarımı devretmekten bahsediyordu ve asla böyle bir şey yapmazdım.
In fact, there's an official list of reasons for which crying is... a good thing.
Aslında, ağlamanın iyi birşey olduğuna dair... resmi bir nedenler listesi var.
The good news is, you guys got into a rhythm apart from that vomiting thing, which was on Sports Center.
İyi haber şu, futbol oynamaya başladınız. O kusma işi hariç. Bu arada o olay Spor Dünyası'nda yayımlandı.
" which is probably a good thing.
" ve bu muhtemelen iyi birşey.
Which is not always a good thing.
Bu her zaman iyi bir şey değildir.
Which I guess is a good thing.
Sanırım iyi bir şeydir.
A little tired, which is actually a good thing.
Yalnızca biraz yorgunum ki bu aslında güzel bir şey.
Which is probably a good thing.
Ki bu büyük ihtimalle iyi bir şey.
Perfect for sneaking up on people, which is a very good thing.
İnsanları gafil avlamak için mükemmel, ki o da iyi bir şeydir.
It's a nice, reliable gun, too. Which is good'cause you get in a shootout, last thing you want is a cheap gun jamming'up on ya
Çatışmada ucuz bir silahın... tutukluk yapmasını istemezsin.
This defiantly does not look like the latrine, which I suppose, is a good thing.
Burası kesinlikle tuvalete benzemiyor. Bu iyi bir şey sanırım.
Anyway, so you called, I left, and I obviously didn't go back which is probably a good thing, because....
Her neyse, sen aradın. Ben de oradan çıktım. Sonra da geri dönemedim tabii ki ama bu iyi bir şey çünkü dönseydim kendimi devasa bir aptal yerine koymuş olacaktım.
You did a good thing today, Pilot, for which the goddess always rewards.
Bugün çok güzel bir iş başardın, Pilot, tanrıça bunu mutlaka ödüllendirir.
Well, I just finished school for the day, you know, which is always a good thing.
Bugünlük okulum yeni bitti, bilirsin bu her zaman için güzel bir şeydir.
The only good thing is, there's a rumor going around that he's gay, which is nice.
İyi olan tek şey, onun eşcinsel olduğu dedikodusu yayıldı., ki bu güzel.
Which is actually a good thing.
Bu da aslında iyi bir şey.
Which is probably a good thing.
Ki bu iyi bir şey sanırım.
I'm drunk. Which is probably a good thing to be if you're gonna throw yourself out of car moving'60 miles per.
Saatte 60 km. süratle giden arabadan kendini atacaksan, muhtemelen sarhoş olmak güzel bir şey olsa gerek.
She told me earlier she is going to die, which is not a good thing.
Daha önce bana öleceğini söylemişti, kaldı ki bu hiç de hoş bir şey değil.
Which is why it's a good thing we're like the Marines.
İyi ki Deniz Piyadeleri gibiyiz, böyle durumlarda çok işe yarıyor.
Most importantly it's going to keep you and your chute connected, which is a very good thing.
En önemlisi, seni paraşütüne bağlayan şeydir. Bu çok iyi bir şeydir.
And third, I wasn't packing, Which is probably a really good thing 'Cause I probably would have just burned a clip in him
Ve üçüncüsü üzerimde silah yoktu, bu da iyi bir şeydi... prensiplerimi hemen yakardım herhâIde.
No. In fact, I did not, which is probably a good thing.
Aslında buldum denemez.
Whenever Bush would give a speech, he would do this down-home, kind of a country-boy thing, and he was really good at that, which is kind of strange considering that he's the son of a president.
Bush her konuşmasında tipik taşralı halini takınırdı. Bunda da gerçekten çok iyiydi. Bir başkanın oğlu olduğu düşünülürse bu biraz garipti.
Because you trust people, which is normally a good thing.
Çünkü insanlara güveniyorsun.
It's pretty much a ghost town till june, which is... a good thing, because the whole world's looking for you.
Burası hazirana kadar hayalet kasaba gibidir, ki bu... iyi bir şey. Çünkü bütün dünya seni arıyor.
Which is a really good thing.
Ki bu güzel bir şey.
As which believe me, average is a good thing.
güven bana, ortalama iyidir.
That might have been just an attack of conscience, which is not a good thing if you're a futive.
Bu sadece vicdani bir hareket olabilir. Bu da eğer bir kaçaksan, iyi bir şey değildir.