Wildcat Çeviri Türkçe
214 parallel translation
Yes, sir, when she gets her mind set on something, she's a wildcat, believe me.
Evet bayım, aklını bir şeye taktı mı vahşi bir kediye dönüşüyor. İnan bana.
Now, you see what I meant about the wildcat and rattlesnake, don't you?
Vahşi kedi ve çıngıraklı yılanla ne demek istediğimi şimdi anlıyorsun, değil mi?
Including your wildcat friend across the street.
Senin şu huysuz kavgacı arkadaşın da dahil!
" Of loudmouthed McNasty, alias the Wildcat.
" Geveze McNasty, nam-ı değer Vahşi kedi.
Why don't you and your brother quit wildcat trucking?
Sen ve kardeşin serbest çalışmayı bırakın.
Say, Joe why don't you cut out trying to beat this wildcat game and work for me?
Söylesene Joe, niye serbest çalışmayı bırakıp bana çalışmıyorsun?
There's anybody in the world could beat that wildcat racket, it's him.
Dünyada bu serbest nakliyeciliği becerecek biri varsa odur.
Red tried to cool him off, but he fought like a wildcat.
Red onu sakinleştirmeye çalıştı. Ama vahşi bir hayvan gibiydi.
No, Loxi, you'll wreck her! You crazy little wildcat!
Hayır, gemiyi batıracaksın seni küçük çılgın!
See that this wildcat stays in her room and tell Virg to stay.
Bu vahşi kediyi odasında tut, olur mu? Bir de Virg'e söyle, tetikte olsun.
The wild man who said He was a wildcat in the jungle.
Sokakların vahşi çocuğu ormandaki bir yaban kedisi olduğu söyleyen vahşi adam.
You little wildcat!
Seni küçük vahşi kedi!
Some little wildcat.
Küçük vahşi kedi.
I'd rather feel a wildcat on my back!
Ben bir vaşağı sırtımda hissetmeyi tercih ederim!
I don't do no business with wildcat peddlers.
Acemi işportacılarla iş yapmam.
I said you don't do business with wildcat peddlers.
Acemi işportacılarla iş yapmadığını söyledin.
Jimmy Wheat, the little rednecked cropper who could fight like a wildcat with hydrophobia but carried a useless little dog 2000 miles.
Jimmy wheat küçük kırmızı boyunlu tarımcı kuduz bir vahşi kedi gibi kim savasabilir? ...... ama gereksiz bir köpek tasıdı 2000 mil.
He says you been lapping it up all summer like a wildcat.
Vahşi bir kedi gibi, bütün yaz koşturduğunu söylüyor.
But a redheaded wildcat with an elephant, no.
Fakat Filin üzerindeki kırmızıbaşlı vahşi bir kedi ise, Hayır.
- That's all right, Wildcat.
- Önemi yok, Yaban kedisi.
- Still a little wildcat, ain't you?
- Hala yabani bir kedisin, değil mi!
Looking after your brother is like poking hot butter in a wildcat's ear.
Kardeşinle ilgilenmek Vahşi bir kediye sataşmak gibi bir şey.
Looks like you tried to ride through some Mexican wildcat.
Daha çok Meksikalı yabankedilerinin arasından sürmüş gibisin. - Neden, sen!
You spit like a wildcat
Vahşi bir kedi gibi
You still act like a wildcat even now, when we ought to turn you out
Hala vahşi bir kedi gibisin şimdi bile
Once it was a hawk with a broken wing and another time it was a full-grown wildcat with a broken leg.
Kanadı kırık bir şahin, bacağı kırılmış vahşi bir kedi...
I swear I'd sooner milk a wildcat.
Yemin ederim, yaban kedisine bu sütü vermem.
Little wildcat.
Küçük vahşi kedi.
She fought like a wildcat on your side out there this afternoon.
Bugün senin yanında vahşi bir kedi gibi savaştı.
I found this wildcat swimming in the lake.
Bu vahşi kediyi gölde yüzerken buldum.
In the forest at night... keep close to fire... saver from wolf, bear..... wildcat.
Ormanda geceleyin... ateşi canlı tutmalısın... kurtlardan, ayılardan ve..... vahşi kedilerden uzak tutar.
But will you woo this wildcat?
Ben sana her türlü yardıma hazırım. O halde bu yaban kedisine kur yapmaya kararlısın, ha?
To bring you from a wildcat to a Kate. Conformable as other household Kates.
Seni yabani bir kedi olmaktan çıkarıp, Evcil kedi gibi uslu Kate yapmak için.
He got his start when he won a wildcat oil well in a crap game in Oklahoma.
İlk sıçramasını Oklahoma'daki hileli bir oyunda kendi petrol kuyusunu risk ederek yaptı.
Hand the little wildcat over to me!
O küçük yaban kedisini bana verin!
First secure the beachhead, then you can be a wildcat.
Önce, sahili emniyete al, sonra vahşi bir kedi olabilirsin.
"I had hoped we were hurling a wildcat onto the shore, but all we've got is a stranded whale." He knows how to use words.
"Kıyıya bir vahşi kedi fırlattığımızı ummuştum,... ama hepsi kıyıya vurmuş bir balinaymış."
He used to plague me with wildcat strikes. What about him?
Grevlerle canıma okuyan o alçak.
So that he can get the money, so that he can enter into every wildcat scheme in this area.
Eline biraz para geçmesi için, o parayla da bu kasabadaki en gereksiz işlere kalkıştı.
It's called " "wildcat money" ".
"Wildcat money" deniyormuş.
He knew it was " "wildcat money" "'just like they told me in the bank. He did it on purpose.
Bankacılar, batık bankaların çıkarttıkları paralara "wildcat parası" diyorlarmış.
I was a wildcat miner when she married me.
Benimle evlendiğinde kaçak bir madenciydim.
The wildcat from the tropical jungle.
Tropik bir ormandan gelen vahşi kedi.
"So Bob St. Clare, cunning like a wildcat, escaped Karpof`s grip."
"Öyle ki Bob St. Clare, bir kaplan kurnazlığıyla, Karpof'un tuzağından kurtuldu."
"And Bob St. Clare, as crafty as a wildcat, escaped from the grip of Karpof."
"Ve Bob St. Clare, kurnaz bir kaplan gibi, Karpof'un tuzağından kurtuldu"
Bob St. Clare is a wildcat!
Bob St. Clare bir kaplandır!
A wildcat!
Bir kaplan!
Churchill complained, "l thought we'd flung a wildcat into the Alban Hills, but instead we got a whale floundering on the beach."
Londra'da Churchill şikayet ediyordu : "Alban Tepeleri'ne vahşi kedileri salarız diyordum onun yerine sahilde debelenen bir balinamız oldu."
The Ecumenical Liberation Army is an ultra-left sect creating political confusion with wildcat violence and pseudo-insurrectionary acts which the Communist Party does not endorse.
Evrensel Özgürlük Ordusu, Komünist Parti desteklemediği halde vahşi yöntemlerle sahte bir isyan yaratan aşırı solcu bir örgüttür.
- We got us a wildcat!
- Bu da pek yabaniymiş!
The eyes of a wildcat
Koca bir kediye benzerdi!