Wolseley Çeviri Türkçe
23 parallel translation
Explain to me, somebody, where in heaven's name is Wolseley?
Açıklayın. Açıklayın, biri... Wolseley nerede cennet aşkına?
Wolseley, I have the press at my throat.
Wolseley, boğazımda bir baskı var.
I've been talking to Wolseley. He can send a small detachment into the Sudan.
Wolseley'le küçük bir birlik yollayabiliriz.
Send in Lord Wolseley.
Wolseley'i içeri gönderin.
It's up the Nile for you, Wolseley.
Nil'in yukarsına gidiyorsunuz, Wolseley.
He's sailed from England... with Wolseley and 7,000 men!
O Stewart. Wolseley, İngiltere'den 7.000 adamla yola çıkmış.
Don't be too hard on Wolseley.
Onun talimatlarını görmediniz.
You know it. I now know it.
Eminim Wolseley de biliyordur.
I'm sure that Wolseley knows it.
Onlar hep arkadaştırlar.
This year, it's Wolseley.
Bu yıl Wolseley'den.
If Wolseley's orders are to save only me and not Khartoum...
Şayet Wolseley'in emri Hartum'u değil sırf beni kurtarmaksa, kalmaktan başka şıkkım yok.
What purpose is served if Wolseley's too late... and Mahdi attacks?
Hangi amaca hizmetle... Eğer Wolseley geç kalıp, Mehdi saldırırsa... Oh, daha kötü ölümler var.
There's only one appeal that matters--Wolseley.
Bu sorunla ilgili sadece bir kişi var. Wolseley.
Thoughtful of General Wolseley to give us these umbrellas, eh, Vicar?
Düşünceli Generalimiz Wolseley, bize bu şemsiyeleri layık görmüş ha Vicar?
The year 1957 saw Winnipeg embroiled in the scandal of the Wolseley Elm growing out of the center of Wolseley Avenue, surrounded by a curb and a fringe of grass that Ripley's Believe It or Not declared was the smallest park in the world.
1957'de Winnipeg, Wolseley karaağacı skandalıyla çalkalandı. Wolseley Caddesi'nin ortasında, kaldırım ve otların arasında çıkan bu karaağacı İster İnan İster İnanma yapımı dünyanın en küçük parkı ilan etmişti.
Citizen Girl would plant a new sapling right in the middle of Wolseley Avenue.
Citizen Kızı, Wolseley Caddesi'nin ortasına yeni bir karaağaç diker.
Er, yeah, listen, I-I... booked the Wolseley Restaurant in town tonight, but I-I was thinking, hey, why don't you come round to mine and I'll cook you a delicious, home-cooked meal?
Dinle, bu gece için Wolseley Restorandan yer ayırtmıştım ancak neden bana gelmiyorsun ben de sana lezzetli ev yemekleri yaparım?
So he maintains that you can have more fun in a small, simple car like an Austin A35 or a Wolseley Hornet, than you can in the big, fire-spitting super-cars that Hammond and I thump round the track every week.
Bu yüzden o da, her hafta Hammond ve benim yarış pistinde kullandığımız büyük, ateş püsküren süper arabalardan ziyade, Austin A35 ya da Wolseley Hornet gibi küçük ve basit arabalar ile daha fazla eğlenebileceğinizi söylüyor.
Eddy, can we stop at the Wolseley?
Eddy, Wolseley'de durabilir miyiz?
And for some reason, they've chosen to make the front look like a Wolseley.
Ve bir sebepten dolayı, Cepheyi seçmeyi seçtiler Wolseley gibi görünüyorsun.
So, while this may look like a Wolseley, it certainly doesn't go like one.
Yani, bu bir Wolseley gibi görünse de, Kesinlikle bir tane gibi gitmez.
Wolseley knows.
Wolseley biliyor.
And through Wolseley, Gladstone.
ve Wolseley'den, Gladstone'a.