Would you like to see it Çeviri Türkçe
214 parallel translation
- Would you like to see it?
- Evet. - Görmek ister misin?
Emiko, would you like to see it?
Emiko, onu görmek ister misin?
It was cheaper. Would you like to see it?
Bu daha ucuza gelmişti.
- Would you like to see it?
- Görmek ister misiniz?
- Would you like to see it?
- Görmek ister misin?
Would you like to see it?
Görmek ister misiniz?
Would you like to see it? Come on.
Onu görmek ister misin?
- Would you like to see it? No, I'd rather get home now, darling, before it gets too dark.
Hayır, gece olmadan eve dönmeyi tercih ederim.
Would you like to see it?
Görmek ister misin?
Would you like to see it?
İzlemek ister misiniz?
It's patient and strong. Would you like to see it?
Uslu ve güçlü Görmek ister misiniz?
Would you like to see it again next...?
Yine tekrarlanmasını ister miydin bunun?
Would you like to see it?
Yakından görmek ister misin?
- Would you like to see it?
- Görmek ister misiniz, holün sonunda?
- Would you like to see it?
- Bakmak ister misin?
Would you like to see it?
Bakmak ister misin?
Would you like to see it?
- Görmek ister misiniz?
[Morales] Would you like to see it again?
[Morales] Tekrar görüşebileceğimiz kimin aklına gelirdi?
Would you like to see it?
Görmek ister misiniz? Elbette.
Would you like to see it now...?
Onu şimdi görmek ister misin?
It's the lunch break Mr Mayo, would you like to see the switchboard?
Öğle arasındayız, Bay Mayo. Santrali gezmek ister misiniz?
Did you think it would make me happy to see you like that?
Seni bu şekilde görmenin beni mutlu edeceğini mi düşündün?
Would you like him to see it?
Görmesini ister misin?
I hope it's not too much... but would you write my wife and tell her to do like you and come out to see me?
Ama umarım sizden karıma ondan sizin yaptığınız gibi yapıp buraya gelmesini yazmanızı istemekle çok olmuyorum.
It's something I'd like you to see, sir... if you would.
Görmek isteyeceğiniz birşey, efendim... Eğer müsaitseniz. - Tıbbi bir mesele mi?
And so you see, Monster, it's easy to understand why an impressionable girl like Liza would be momentarily smitten by a man like my husband. Maturity has its own fascination.
Ve gördüğün gibi, Canavar, Liza gibi hassas bir kızın neden kocam gibi, olgun bir adamın cazibesine kapıldığını anlamak çok zor değil.
Would you like to see what it's photographing right now?
Şu anda neyi izlediğini görmek ister misiniz?
You see, I was interrupted in the middle of something very important, and I would like to finish it.
Çok önemli bir işim yarıda kesildi, ve bunu bitirmek istiyorum.
You still believe that it's possible to unite mankind when already you see how the few idealists who did join together in the name of harmony are now out of tune and would like to kill each other over trifles?
Hâlâ insanlığı birleştirmenin mümkün olduğuna inanıyor musun uyum aşkıyla birleşen bir avuç idealistin artık ne kadar uyumsuz olduğunu ve ne sudan sebeplerle birbirlerini öldürmek istediklerini görmene rağmen?
I would like you to meet some very nice people, people who don't know what it's like not to be able to see.
Seni bazı iyi insanlarla tanıştırmak istiyorum ki görmemenin nasıl bir şey olduğunu bilmeyen insanlar.
But still I... I would like to see how it brought you this far.
Fakat ben bu kadar uzaktan nasıl çalıştığını görmek isterim.
Would you like to see how it looked on instant replay?
Tekrar görüntüden nasıl gözüktüğünü görmek ister misin?
It would save a lot time, and I believe we just might have the equipment with which to do it, if you would like to see it, doctor.
Zamandan da tasarruf edilmiş olur. Bunu gerçekleştirmek için gerekli donanıma sahip olduğumuza inanıyorum. Kabul görür müsünüz, doktor?
Very impressive. Would you like to see how I've treated it?
Nasıl yorumladığımı bilmek ister misin?
- Yeah, it sure has. Well... how would you like to see your godchild?
Evet, vaftiz kızını görmeye ne dersin?
- I would very much like to see you in it.
- Giymenizi çok isterdim.
Would you like to see what it feels like to hold the wheel?
Dümen tutmanın nasıl bir his olduğunu görmek ister misiniz?
You're making it look like there's no ground, to see if I would be scared and run back.
Aslında zemin var. Ama sanki yokmuş havasını veriyorsunuz. Korkup geri dönecek miyim diye merak ediyorsunuz.
If you know of anything that you would like sent over from London... I will be most happy to see to it for you.
Londra'dan istediğiniz herhangi bir şey olursa... bunu sizin için temin etmek beni çok mutlu edecektir.
Would you tell him I'd like to see him as soon as it's convenient?
- Günaydın lordum. Terbiyeni takın evlat.
It's the joy of my life to see you grow up like I always knew you would :
Herzaman dilediğim gibi büyümeni izlemek benim için büyük zevkti.
But perhaps you would like to see it first.
Belki de ilk siz görmek istersiniz?
Perhaps you would like to see it?
Belki önce siz görmek istersiniz?
But first, I would like to say that it has been a delight to see you change from innocent freshmen to the leaders of tomorrow.
Ama öncelikle şunu söylemek isterim ki sizlerin masum gençlerden yarınların liderlerine dönüşmenizi izlemekten büyük keyif aldım.
You see, my friend would really like to buy it.
Arkadaşım o masayı almak istiyor.
Well, officially, I ain't supposed to help you... until it's been 48 hours... but I can see that a minute is like an hour with you folks... so, Russell, get the maps out of the back... would you, please?
Pekala yasal olarak size yardım edemeyiz... henüz 48 saat olmamış... ama bir dakikanın sizin için bir saat olduğunun farkındayım... Pekala Russell, arkadan haritayı... getirir misiniz, lütfen?
Would you like to bring in the object now and we can see what it really is?
O nesneyi içeri getirebilir misin şimdi böylece gerçekte ne olduğunu anlayabilelim.
Would you like to come over and see it?
Gelip görmek ister misiniz?
How would you like... to see the world... the way it really is?
Nasıl görmek isterdin dünyayı gerçekten olduğu gibi mi? Eti...
You know what I think she would like even more... is to see you wear it.
Sanırım, bu şeyi, senin takmana daha çok sevinecektir.
Well, see, actually, there's something I just really would like you to see. It's not going to be around much longer,
Aslında yukarıda gerçekten görmeni istediğim birşey var!