Yelling Çeviri Türkçe
5,210 parallel translation
- Quit yelling.
- Bağırma.
I'm so tired of yelling my brains out.
Beynim patlayana kadar bağırmaktan bıktım.
Christopher, please. You've got to stop yelling at me.
Christopher, ne olursun bana bağırmayı kes.
Yelling?
Bağırarak mı?
I've got a kid giving me permanent stink-eye old people are yelling, I don't know where you are
Çocuğun teki bana ters ters bakıp duruyor yaşlılar bağırıp çağırıyor.
No running around or yelling or crying,
Etrafta bağırarak yada ağlayarak koşturmak yok..
Stop yelling!
Bağırmayı kes!
I wanted to apologize for yelling at you before.
Daha önce seni terslediğim için özür dilemek istedim.
I think I just felt bad about, um, yelling at the kid in the wheelchair.
- Bilmiyorum. Sanırım sadece tekerlekli sandalyedeki bir çocuğa bağırdığım için kötü hissetmiştim.
No yelling, no telling everyone they're going to hell, just...
Bağırma yok, herkese cehenneme gideceğini söyleme yok, sadece...
- She's yelling.
Çemkiriyor.
That's why you're yelling like your hair's on fire?
O yüzden mi kıçın tutuşmuş gibi bağırıyordun?
I believe someone is yelling into your hand, my dear.
Sanırım biri eline bağırıyor, hayatım.
It's my turn! ( yelling )
Sıra bende!
- And stop fucking yelling, man.
- Ve bağırmayı kes artık.
Witness reports and Krums yelling about his client's rights - - Means she will be placed in psychiatric care.
Tanık raporları ve Krums'ın müvekkilinin hakları konusundaki yaygarası sonucunda psikiyatrik tedaviye alınacak gibi görünüyor.
( YELLING ) None of us have.
Hiçbirimiz yapmadık bunları.
- [Yelling] - I had nothing to do with killing the old man!
Benim yaşlı adamı öldürülmesiyle bir ilgim yok!
Maybe I could explain it better if you would stop yelling.
Bağırmayı kesersen belki daha iyi açıklayabilirim.
( YELLING FROM VIDEO GAME ) Fuck you, fuck you.
Kahretsin, kahretsin.
If you'd gotten it, you would've been on the phone yelling shouting orders...
Eğer almış olsaydın, telefonda olurdun bağırıp, emirler verirdin.
I saw him yelling at his wife.
Onu karısına bağırırken gördüm.
- Why are you yelling?
- Neden bağırıyorsun? !
What's with the yelling?
Bu bağırma ne?
He is always tying the monkeys'tails together and yelling, "Tiger is gone," when, in fact, tiger is there.
Sürekli maymunların kuyruklarını birbirine bağlar "Kaplan gitti" diye bağırırdı ama kaplan her zaman orada olurdu.
( yelling, grunting )
( bağırtı, gürültü )
( yelling ) : Bart!
( bağırarak ) Bart!
( yelling ) :
( Bağırarak ) :
Chris : ( yelling ) Another werewolf?
Yine bir kurt adam mı?
I'm sorry for yelling at you.
Sana bağırdığım için üzgünüm.
Your father's yelling something.
Baban bir şeyler söylüyor.
- What? ! Why are you yelling at me?
- Ne oldu, neden bağırıyorsun bana?
What about hijacking the entire meeting with Janine and speaking for me and being condescending to me and texting me all freakin'day and then yelling at me all night?
Peki ya Janine'le görüşmeyi gasp etmen, hor görmen, tüm gün.. mesajla dürtmen ve gecede bağırman?
- Why are you yelling?
- Neden bağırıyorsun?
And this is the man that Margaret saw yelling at Stan the day before the murder.
Bu da cinayetten bir gün önce Margaret'in Stan'a bağırdığını gördüğü adam.
You were seen yelling at this man the other day, sir.
Geçen gün sizi bu adama bağırırken görmüşler, beyefendi.
He yelled'cause I was yelling, and Cody came between us, and he hit her.
Ben bağırıyorum diye bağırdı. Cody de arada kaldı, o da vurdu ona.
Just yelling at the media.
Basın mensuplarına bağırıyordum sadece.
Everyone's yelling. I'm yelling.
Herkes bağırıyordu, ben de bağırıyordum.
I got this hotshot exec yelling about how she's gonna get me fired because I can't get her out.
Şayet bu durumu halledip onu çıkartamazsam beni kovacaktır.
She left notes on my car, she threw trash on my lawn, she left voicemails yelling about how I wasn't helping enough with the dog.
Arabama notlar bıraktı, ön bahçeme çöp attı, köpeğin bakımına nasıl yardım etmediğimle ilgili bana bağırdığı ses mesajları bıraktı.
I had an aunt who was always yelling and sweating.
Bir teyzem vardı sürekli bir şeylere bağırıyordu ve terliyordu.
But instead of yelling at me, Grandmother told me that they were gonna be fine, and she said better, even.
Fakat büyükannem bana bağırmak yerine her şeyin yoluna gireceğini söyledi.
You can see him yelling at them on the bench, and, actually, he would hit them in practice, and smash them in the head.
Arkadan onu bağırışırken görebilirsin,... ve aslında, onları motive atmek için kafalarına vuruyor.
He was screaming, yelling.
Arkamdan bağırıyordu.
Aye, but nobody yelling orders at ya.
Doğru ama kimse sana emirler yağdırmıyor.
( yelling ) hulk!
Hulk!
( hulk yelling ) Hyperion took hulk to the river.
Hyperion Hulk'u nehre götürdü.
How did it go from him yelling at me?
Bu çılgınlık!
I'm yelling at him.
Benim ona bağırmamdan, onun bana bağırmasına nasıl geçti olay?
( Yelling ) Yes!
Evet!