Yemen's Çeviri Türkçe
211 parallel translation
I say, it's perfectly heartless you're eating muffins at all... under the circumstances.
- Bence bu durumda kek yemen son derece duygusuzca!
- It's heartless your eating muffins at all!
- Bence bu durumda kek yemen son derece duygusuzca!
- That's it darling, you need to eat.
- Aferin hayatım. İyi yemen lazım.
- Still? It's very bad for you to eat just before you go to bed.
Yatmadan önce yemen çok kötü.
- Let's go eat dumplings!
Ama önce biraz etli börek yemen gerek!
Sit down, kid, if there's any food left over, we'll give you
Otur, evlat, yemeklerden kaldıysa, sana yemen için birşeyler vereceğiz.
Listen : There's a war going on in Yemen.
Yemen'de bir savaş var.
There`s a TVdinner in the fridge. Expect me when you see me.
TV seyrederken yemen için dolaba yemek koydum.
To you, Arturo, they'll make you eat it, when you'll grow up maybe with the excuse that it's good for preventing cancer
Arturo, büyüdüğünde kanserden koruduğu bahanesiyle onu yemen için zorlanacaksın.
I brought you some grapes, but you're not allowed to eat them.
Sana üzüm almıştım, yemen yasakmış.
Eat, Tonino, it's good for you.
Ye, Tonino, yemen lazım.
Now, there's not enough food for you to eat.
Şu anda, senin yemen için yeterli miktarda yemek yok.
ln's nime you snopped a bullen.
Şimdi de bu kurşunu yemen gerekiyor.
It's not good for you to eat all that p-pastry.
Bu hamur işlerini yemen hiç iyi değil.
That's for you to eat.
Yemen için.
You know, if you go to the Buddhist Meditation Center... they make you taste each bite of your food... so it takes two hours - it's horrible - to eat your lunch.
Eğer Budist Meditasyon Merkezi'ne gidersen yediğin her lokmanın tadına baktırıyorlar öğle yemeğini yemen iki saat sürüyor, kâbus gibi.
From Syria, Egypt, Lebanon Tunisia, morocco, Yemen.
Suriye'den, Mısır'dan, Lübnan'dan Tunus'tan, Fas'tan, Yemen'den.
It's impolite to eat, while you're spoken to.
Seninle konuşurken yemek yemen hiç hoş değil.
Your interminable, useless life, you've spent here, eating and drinking from the king's hand!
Senin bitmek bilmez, işe yaramaz hayatın, burada geçirdiğin zaman, kralın ellerinden yemen ve içmen!
You got to eat, for Christ's sake.
Tanrı aşkına, yemek yemen lazım.
Other than the fact that you need to eat more vegetables, you're perfectly healthy.
Biraz daha sebze yemen gerektiği dışında,... son derece sağlıklısın.
He's from Yemen.
Adam, Yemenli.
- You'd have to be insane to eat it.
- Bunu yemen için çıldırmış olman lazım.
His real name is Jeffrey Swaim and he wasn't born in Yemen.
Gerçek adı Jeffrey Swaim ve Yemen'de doğmamış.
What you like most is that you ate something prepared by Angela's hands.
En çok sevdiğin şey ise Angela'nın ellerinden hazırlanmış bir şeyi yemen oldu.
It's silly for you to eat out here.
Burada yemen çok saçma.
Here's some juice and toast to take with it.
İlacınla beraber yemen için meyve suyu ve kızarmış ekmek.
But if it's food you need....
Ama yemen gerekiyorsa...
- It's probably easier for you to eat the rice. - Marion.
Pilav yemen daha kolay olabilir.
This comes straight down Second Division through General Perry. The American Embassy in Yemen is surrounded... by a crowd of demonstrators.
General Perry'nin bölüğüne Yemen'deki Amerikan elçiliği göstericiler tarafından kuşatılmış durumda.
First, we've subpoenaed all the Article 32 investigator's notes, the State Department's notes on Yemen.
İlk olarak madde 32 araştırmacılarının Yemen üzerine alınmış tüm notlarını topladık.
He's not on trial for the good service he gave the country, but for what he did on the walling Yemen, period.
Ülke için verdiği iyi hizmetten dolayı değil... dolayı mahkemeye verildi.
We had it brought from Yemen, and it's not unusual to convene... a court-martial on short notice.
Yemenden getirttik. Bu kadar kısa bir sürede mahkemeyi toplamak tuhaf değil.
The Yemeni government cleaned up the scene, but unfortunately that's not something we can prove.
Yemen hükümeti olay yerini temizledi ama ne yazık ki bunu kanıtlayamayız.
A military officer... is seriously wounded by Yemen's first... donkey bomb. Explosives were apparently concealed under the saddle.
13 Mart, bir askeri subay Yemen'in ilk eşek bombasıyla ağır yaralandı, patlayıcılar eyerin altına konulmuş.
and he had three sons...
Yemen topraklarının Sultanı Bilal'in üç oğlu varmış.
I mean, beyond the slavery and the severe beatings.
Yani, köle olman ve şiddetli dayak yemen dışındaki şeyleri kastettim.
You know, Ray, you sure pizza's what you should be eating right now?
Ray, şu an yemen gereken pizza mı?
It's good you eat.
Böyle yemen güzel.
There's candied pumpkin in the kitchen for your ice cream.
Mutfakta dondurmayla yemen için kabak tatlısı var.
This was dinner at Ralph Greenson's?
- Bu yemen Ralph Greenson'daydı?
IT'S IMPORTANT THAT YOU EAT.
- Yemen önemli. - Doğru.
It's for you to eat. And this is for them.
Bunlar yemen için.
No, it's not to eat.
Hayır yemen için değil.
Plus you have to eat fish for breakfast... and you have to eat whales and polar bears... and penguins and Santa Claus.
Her zaman. Ayrıca kahvaltıda balık yemen gerek. Ayrıca balina, kutup ayısı ve penguen yiyorsun.
If that means you have to eat my favorite food two days in a row... so be it.
Eğer benim en sevdiğim yiyecekleri iki gün sırayla yemen anlamına geliyorsa... öyle olsun.
That's free food. You need a extra piece of monkey bread?
Biraz daha sukabağı yemen gerek.
It's Arabic mocha.
Yemen kahvesi.
That's why I often say that you have a long way to go to become a real cop.
İşte bu yüzden sık sık gerçek bir polis olman için kırk fırın ekmek yemen gerek diyorum.
Homer, It is fair to bite inside, not for eating.
Homer, o sadece ısırman için, yemen için değil.
It's normal to be going nuts.
Kafayı yemen gayet normal.