Yes you can Çeviri Türkçe
5,340 parallel translation
Yes, I can get you that phone number.
Evet, telefonunu verebilirim.
Yes,'cause they need a girl like me to, you know, humiliate herself, so that the other patrons can feel more confident.
Çünkü diğer müşteriler iyi hissetsin diye benim gibi birinin kendisini küçük düşürmesine ihtiyaçları var.
If you can't speak, try to nod yes or no.
Konuşamıyorsan evet ya da hayır anlamında kafanı sallamayı dene.
Yes, you can do an expose on Bill Clinton if you want, but I'd say you're late to the party, okay?
Evet, istersen Bill Clinton'u ifşa edebilirsin ama partiye geç kalacağını da şimdiden söyleyeyim. Tamam mı?
- Can I ask you something? - Yes.
- Sana bir şey sorabilir miyim?
- Yes, you bloody are.
- İmzalıyorsun canım.
- Yes, you can.
- Evet, yaparsın.
- Yes. For verification, you can contact the American Cancer Society.
- Evet, teyit etmek için Amerikan Kanser Merkezini arayabilirsiniz.
If I tell you, can I still be your flower girl? Yes!
- Eğer söylersem hala çiçek taşıyan kız olabilecek miyim?
Can I wear gloves like you do? Yes.
- Düğünde ben de sizin gibi eldiven giyebilir miyim?
Look, yes, maybe there are some things you can't get back like the prom or the Garbage Concert, but we'll catch you up on everything else, I promise.
Bak, evet, belki bazı şeyleri geri getiremeyebiliriz, mezuniyet gibi, yada Garbage konseri gibi, ama diğer her şeyi yaşayabiliriz. Söz veriyorum.
- Yes, you can.
- Evet, yapabilirsin.
Hell, yes, I can do it, but I'm going with you.
Yapabilirim ama ben de gelirim.
- Yes, you can.
- Evet, bırakabilirsin.
Yes, you can.
pek guzel de olabilirsiniz.
If it comes to saving the life of a 15-year-old girl, then yes, you can.
Eğer konu 15 yaşındaki bir kızın hayatını kurtarmaksa güvenebilirsin.
Yes, but on the bright side, you can buy anything you want online these days.
Öyle ama iyi tarafı bu günlerde istediğin her şeyi online olarak alabilirsin.
- Yes, you can.
- Olabilir. Bana güven.
Can you ever just say yes?
Sadece evet diyemez misin?
- Yes, you can.
- Evet.
Yes, you can.
Evet, açabilirsin.
- Yes, you can see Josh.
- Josh'ı görebilirsin.
Can you do that, Talia? Yes, sir.
Gerisini biz halledeceğiz, bunu yapabilir misin Taila?
Yes, how can we ever thank you?
Sağ ol Çavuş.
Yes, I created this crazy, but you, Barry, you can stop it.
Evet bu çılgınlığı ben yarattım ama sen Barry sen bunu durdurabilirsin.
On the topic of your failed comprehension, you neglect, as a soldier, Yes. Marcel has seen not only how small the world has become and how fast news can travel, but also the very horrors of war itself.
Evet, hazır idrak edememen konusu açılmışken Marcel'in bir asker olarak, dünyanın ne kadar küçüldüğünü ve haberlerin ne kadar tez yayıldığını, aynı zamanda savaş korkunçluğunu görmüş olduğunu unutuyorsun Klaus.
Can I get you, uh, a free drink? - Yes.
- Sana bedava içki alabilir miyim?
You can't ask people out because you know they're gonna say yes.
Sana zaten evet diyeceğini bildiğin insanlara çıkma teklif edemezsin.
- Yes, you can.
- Evet, yaşayabilirsin.
Can I help you? Yes.
- Yardımcı olabilir miyim?
Yes, you can.
Evet, kalınır.
I can ask you yes-or-no questions, you don't have to say a word, and I'll know what the answer is.
Sana evet-hayır soruları sorabilirim ; cevap vermek zorunda değilsin bu yolla cevabı öğrenmiş olurum.
Yes, you can.
Evet, yapabilirsin.
- Can you hear me? - Yes, I can.
- Beni duyabiliyor musunuz?
Yes, but the more one tells you you can't have something, the more you crave it at all costs.
Evet ama birisi ne kadar bir şeye sahip olamayacağını söylerse bunu o kadar istersin ne pahasına olursa olsun.
- Yes! Wait, can you get carsick on a trailer?
Karavanda midem bulanmaz değil mi?
Maybe you'll start vomiting soon so you can't talk so much, yes?
Belki birazdan kusmaya başlarsın ve konuşamazsın, değil mi?
Well, if she says yes, you can get my number off of any billboard or park bench.
Şey, eğer olur derse, numaramı herhangi bir reklam panosundan veya park bankından alabilirsin.
You can't get into that embassy. Oh, yes, I can.
- Elçiliğe giremezsin.
- You can do better than that, can't you? - Yes, pard-ner!
- Daha iyisini yapabilirsin, değil mi?
Yes, you can.
- Olabilirsin.
- Yes, how can I help you, Carly?
- Evet sana nasıl yardım edebilirim Carly?
- Yes, aunty, you can go.
- Tamam tyze gidebilirsin.
- You can go now. - Yes, Captain.
- Gidin siz de bir şeyler yiyin.
Can you do that? Yes.
- Bunu yapabilir misin?
Yes! You can't keep this a secret forever.
Bunu sonsuza kadar bir sır olarak saklayamazsın.
Yes, you can do it.
Evet, yaparsın.
You can only answer yes or no.
Sadece evet veya hayır diyebilirsin.
Yes, but as you can see, you're late.
Evet ama senin de gördüğün gibi geç kaldın.
Yes, you can.
Evet tabi.
Mariana, can you come here for a sec? Yes.
- Mariana buraya gelir misin?
yes you are 104
yes you do 83
yes you did 59
yes you will 21
you can do it 1412
you can 2818
you can't 4106
you can't beat me 46
you can't miss it 64
you can't be serious 595
yes you do 83
yes you did 59
yes you will 21
you can do it 1412
you can 2818
you can't 4106
you can't beat me 46
you can't miss it 64
you can't be serious 595
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can't stop me 130
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't beat that 16
you can't go wrong 20
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can't stop me 130