English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You'd like it

You'd like it Çeviri Türkçe

5,321 parallel translation
But. I'd apreciate it if you assumed I was going to sign up with you and put forth just like a tiny bit of effort.
Fakar sizinle sözleşme yapacagimi farzedip, bir nebzede olsa çaba gösterseniz memnun olurum.
- I didn't mean it like that. - How'd you mean it?
Onu kastetmedim
I was hoping you'd fall for me but since it's not looking like we're gonna be smelling each other's farts anytime soon,
Beni sevecegini bekliyordum ama öyle olmadigini gördügümden bu yana, yakinda herhangi bir anda birbirimizin osurugunu kokluyor olacagiz.
It looks like you guys got TP'd or something.
Sanki tuvalet kağıdı şakasına uğramış gibisiniz.
They like to fatten you up with their luncheons and hors d'oeuvres, and their dinners, and drinks, and then they want to sweat it back out of you with their 5Ks.
Yemekleriyle seni şişmanlatmak isterler. Ordörvleri, akşam yemeklerini, içkileri, 5K'larıyla terleyerek atmanı isterler.
I'd very much like it if you'd join me there.
Bana katılmanı o kadar çok isterim ki.
You always lose... it seems like you'd be comfortable by now.
Sürekli kaybediyorsun, şimdiye alışmış olman lazımdı.
- And what is it you'd like me to do?
- Ne yapmamı istiyorsun?
- Aw. - The manual says, if you'd bothered to read it, you'd find out if I can't keep my heart rate lower, that shit's gonna act like a hallucinogen.
Prospektüsde diyor ki,... zahmet edip bir okusaydın eğer kalp ritmim yükselirse bu boktan şey halüsinasyonlara sebep oluyor.
If it's all the same to you, I'd like to finish this.
Bu işte berabersek sonuna kadar kalmak isterim.
I thought you'd like it.
Bence bunu seveceksiniz.
You said I'd like it.
Hoşlanacağımı söyledin.
I can call'em if you'd like. No, it's all right.
- İstersen arayıp haber vereyim.
Park by it if you'd like.
İsterseniz arabanızı da önüne park edin.
It's not as easy as they'd like you to believe.
Düşündüğümüz kadar kolay değildi.
I hate to bother you at this ungodly hour, but I'd like to ask you some questions about your husband if it's all right with you.
Bu saatte rahatsız etmek istemezdim ama kocanız hakkında birkaç soru sormalıyım. - Tabii sorun olmazsa.
As I see it... correct me if I'm wrong... you'd like us to forget you were here.
Anladığım kadarıyla... Yanlışım varsa düzelt burada olduğunuzu bile unutmamızı istiyorsun bizden.
I'D LIKE IT IF YOU'D CALL ME KIND OF REGULARLY.
Düzenli olarak ararsan sevinirim.
Yeah, it's just a silly, little touch I thought you'd like.
Evet hoşlanabileceğini düşünüp yaptığım ufak birşey.
- I knew you'd like it.
- Beğeneceğinizi biliyordum.
I know, that if it was set on an assembly line or like a farm or something, you'd love it.
Eğer montaj bandında çalışan işçi ya da çiftçi olsaydı - Severdin.
So I thought maybe before I got an abortion, you'd like to discuss it.
Ben de düşündüm ki belki bebeği aldırmadan önce bu konuyu tartışmak istersin.
Now if you have something like that, we'd love to hear it.
Elinde bu tarz bir şey varsa dinlemek isteriz.
Professors teach outside and it's just, you just... You soak it all in, you absorb it, like the best scoop of ice cream you ever had.
Hocalar dışarıda ders yapıyorlar, ve... ve o güzel havayı hayatında yediğin en güzel dondurma gibi içine çekiyorsun.
You're welcome to try it out if you'd like!
Istersen deneyebilirsin.
I think he'd like it if you could come.
Gelmeni isterdi diye düşündüm.
Well, I mean, I'd like to tell you I have the perfect answer, but it doesn't shake my underlying faith.
sana kusursuz bir cevap verebilmeyi isterdim aslında ama imanımın temelini sarsmadı bu.
I know, I know what you're probably thinking, "How do they justify living here, doing this for all those sleazy guys out there," but we don't look at it like that.
- Biliyorum, şu an muhtemelen "dışarıdaki adamlara böyle şeyler yapıp burada nasıl yaşayabiliyorsunuz" diye düşünüyorsun ama biz olaya bu şekilde bakmıyoruz.
It's a... And I didn't know if maybe you'd wanna go... and we, you know, maybe get some, like, pizza afterwards... and, like, complain about our schools again. Like, a JVC thing.
JVC festivalinde.
And if it's OK with you, I'd like to leave a lot of the big pieces here.
Sizin için de uygunsa burada büyük parçaları bırakmak istiyorum.
If you'd like to see him, it can only be for a few minutes.
Görmek istiyorsanız, 5 dakikayı geçmesin.
She really needed it and I just felt like I know you.
Buna gerçekten ihtiyacı vardı ve seni tanıdığımı hissettim.
You'd like to be me, you just can't quite admit it, can you?
Benim gibi olmak istersin, açıkcası kendine itiraf edemiyorsun, değil mi?
I mean, you'd think he would've been pissed, but it was like he was grateful, you know, like I was helping the bastard make penance.
Geri zekâlı herif. Yani bana kızdığını düşünmüştüm ama sanki rahatlamış gibiydi. Sanki onun günah işlemesine yardımcı oluyor gibiydim.
- I thought you'd like it.
Seversin diye düşündüm.
I'd like you to have it.
Almanı istiyorum.
You don't even know what it's like out there, man.
Dışarısı nasıl tahmin bile edemezsin.
it I never thought I'd ever find a love like this $ 1 it I never thought I'd find someone like you $ 1
Böyle bir aşk bulacağımı hiç düşünmemiştim senin gibi birini bulacağımı hiç düşünmemiştim
Yeah. You think you'd like to take it?
Yapabilecek durumda mısın?
Perhaps you'd like to share it with the rest of us.
Belki planını bizimle de paylaşmak istersin.
You feeling some need to get punished because I'll take a hammer and beat you with it, if that's what you'd like.
Cezalandırılma ihtiyacı duyuyorsan bir çekiç alıp senin dövebilirim. İstediğin buysa.
You know, you have to stop going out all night and dating girls like this and figure out what you want to do with your life, because you're gonna wake up one day, and you're gonna be 35, and you're gonna have no relationship, you're gonna have no savings, all of your friends are gonna be married with kids and be miles ahead of you, and it's gonna feel like shit, and I'm sorry, but that's the reality. "
Her akşam dışarı çıkıp bu tip kızlarla takılmak yerine hayatta ne istediğine bir an önce karar ver çünkü bir gün bir uyanmışsın ve 35 yaşına gelmişsin ve hiçbir ilişkin ya da birikimin olmadan bütün arkadaşların evli ve çocuklu, senden çok önde olmuş olacak ve kendini berbat hissedeceksin.
I'd like to know about your prior employment and hear it in your own words... what you learned from this position
Önceki iş tecrübelerinden neler öğrendiğini senin ağzından duymak istiyorum.
It's just that like... everybody I know saw it, so I kind of felt like famous by knowing you, you know?
Yani, tanıdığım herkes izlemiş. Seni tanıdığım için meşhur havalarına falan girdim.
I'd like for you to have it.
Sende kalması hoşuma gider.
You know, it looks like there's a Glen Pearson with a deceptive practice and fraud charge for selling stolen merchandise out of Gary, Indiana.
Bilirsin, Glen Pearson'un suçları var gibi görünüyor Aldatıcı uygulamalarla ve sehtekarlık suçlamalarla çalıntı mal satışı Gary dışında, Indiana.
and suddenly you'd look on the side and there's The Killer just standing there looking like a kind of orang-utan, just sort of like this, lurching, and it was like that Nina Simone show, and the guy walked up and hit the piano
... ve birden yana baktık ve The Killer oradaydı. Orada duruyordu, orangutan gibi, şöyle sallanıyordu. Tıpkı o Nina Simone konseri gibi oldu.
He used to cut an angled fringe like that, because he thought you'd flick it back.
Kakülleri açılı keserdi, geri atılıyor nasılsa diye.
and I'd heard about... your desire to do this song, and then I saw you perform live with The Bad Seeds and it was like, "Uh!"
Çünkü seni biliyordum ve bu şarkıya olan tutkunu duymuştum. Sonra The Bad Seeds'le birlikte canlı performansını izledim ve...
Looked like you'd done it before.
- Daha önce de yapmış gibi.
I'm sorry. - If you knew how much I felt like putting you down right now, you'd keep it shut.
Şu an seni ne kadar indirmek istediğimi bilseydin çeneni kapalı tutardın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]