English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You'er

You'er Çeviri Türkçe

4,484 parallel translation
We could see if you er... if you call me later.
Bakarız. Eğer beni sonra ararsan.
Oh, er, do you want some sugar?
Şeker ister misin?
Is your friend checking up on you?
Arkadaşın seni mi kontrol ediyor? Kıdemli Er Alexander burada.
We were like, "We'll, it was great, you know, to see you," and, er, we said, "We have... we have to get going."
"Gördüğüme sevindim" faslından sonra "Gitmemiz gerekiyor" dedik.
Er, no, thank you, Miss...
- Hayır teşekkürler miss...
Despite the er... You too.
Seni de.
You read er...
Sen okulda...
Sooner or later, it's gonna catch up to you.
Er ya da geç ayağına dolanır.
You know, er...
Mesela...
Private Maggio, you masterminded any slick burglaries recently?
Er Maggio son zamanlarda kurnazca bir hırsızlık planladın mı?
I should be taking you to the ER.
Senin acile götürmem gerekiyor.
Well, Beth suggested and I agreed, that er..... maybe you could counsel us.
Yani Beth önerdi ben de bu fikre katıldım belki sen bize danışmanlık yapabilirsin.
Oh, er, I got you something.
Size bir şey aldım.
Look, I'll give you each $ 1,000 if you pretend to let that old man out there stop this crime.
O yaşlı adamın bu suçu durdurmasına izin veriyormuş gibi yapmanız için size 1000'er dolar veririm.
It's the biggest laptop you've er seen.
Görebileceğin en büyük laptop.
I was going through my desk this afternoon and I came upon that note of mine and, er, if you're willing, I'd like to pay it off now.
Gündüz masamı düzenliyordum,... ve kendi yazdığım bir notu buldum, eğer siz de isterseniz şimdi ödemek isterim.
You know, I had to see that you were... er, you know, all right after that ruckus.
O kargaşadan sonra iyi olduğunu görmek için gelmeliydim.
I er... I suppose you'll get up a game again tonight, after the singing?
Şarkıdan sonra bu akşam yine oyuna oturacaksınız sanıyorum?
Er, yes, if, if you don't mind.
- Evet, eğer sakıncası yoksa.
Er, you win.
Tamam siz kazandınız.
And er, we'll get you back to Downton in time.
Seni Downton'a zamanında bırakırım.
One for me and er... one for you, Alfred.
Biri bana, biri de sana Alfred.
Er, Ash, you remember our friend, Violet?
Ash, arkadaşımız Violet'i hatırlarsın.
Are you coming? Well, er...
Geliyor musun?
Maybe I'll er... meet you later. Yes.
Belki sizinle daha sonra buluşurum.
Er - Why don't you like me?
- Niye beni sevmiyorsun?
Why were you in the bog with it? Er...
- Peki neden elinde tuvalete girdin?
But I knew we'd find you eventually.
Ama er ya da geç seni bulacağımızı biliyordum.
That you'd finally found what gave you purpose :
Sana bir amaç veren şeyi er ya da geç bulacağını :
And, er, what is it that brings you by?
Ve şey, seni buraya getiren nedir?
If you would, er... permit me to interview your wife, Sergeant.
Eğer sen, şey eşinizle görüşmemize izin verirseniz, Çavuş.
Er... a lemonade. Thank you.
Bir tane limonata lütfen.
I, er... have something for you, sir.
Sizin için bir şeylerim var, efendim.
Madam, I understand this is a, er..... painful time for you, so forgive my bluntness.
Madam, biliyorum bu sizin için zor zamanlar. Pervasızlığım için beni bağışlayın.
You see, I, er... I have of late had cause for... reflection.
Biraz geç tepki veriyorum sanırım.
No, Rose, you, er...
Hayır, Rose, sen...
But you must know, this, er, matter with the Councillor.
Ama bilmek zorundasın, şu meclis üyesi konusu.
I can tell by your shoes, you are a Big Apple-er.
Ayakkabılarından anlaşılıyor, sen tam bir New York'lusun.
I told you I'm not on it. Er...
Sana katılmayacağımı söylemiştim.
Er... at least you got a C in English.
En azından İngilizce'den 70 almışsın.
You dumped her outside of the ER last night, except she looked more like... this.
Onu dün gece Acil Servis'in önüne attığında o daha çok böyle gözüküyordu.
Wait, you said ring bear-er, right?
Yüzük "taşıyıcısı" dedin, değil mi?
You ain't Private Ryan, and I ain't shaking hands with Tom Hanks.
Ne sen Er Ryan'sın, ne de ben elleri titreyen Tom Hanks.
Your test results suggested that you have skills that go way beyond that of a private first class.
Test sonuçlarının bize gösterdiği senin bir birinci sınıf er'den daha fazlası olduğundu.
Private, do you know who I am?
Benim kim olduğumu biliyormusun, er?
You're going to have to tell me some time, you know.
Er ya da geç söylemek zorunda kalacaksın.
Because, er, you know, if I'm honest, probably the last bite of the cherry for them.
Çünkü bilirsiniz, dürüst olmak gerekirse bu onlar için bu güzel şeyin sonu olabilir.
Um, yeah, I, er, you know, I just called to say hi.
Sadece merhaba demek için aramıştım.
Sooner or later he will tell you everything.
Er ya da geç sana her şeyi anlatacaktır.
Sooner or later, he will tell you everything.
Er ya da geç sana her şeyi anlatacaktır.
AMY : When you put her in the ER.
Hani onu hastanelik ettiğin zaman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]