You'i Çeviri Türkçe
2,614,031 parallel translation
- I'll sue you in the High Court!
- seni yüksek mahkemeye dava ederim!
" Pat, I want you to know that Father Maskell died this afternoon.
" Pat, bugün öğleden sonra Rahip Maskell'ın öldüğünü bilmelisin.
And I said, "Russ, I just want you to know that Father Maskell died this afternoon."
Dedim ki "Russ, bilmeni istiyorum ki Rahip Maskell bugün ölmüş."
I thought, oh, my gosh, if we hadn't gotten engaged, you know... You know how you think that?
"Tanrım, nişanlanmasaydık..." diye düşünmüştüm.
You have to understand, Cathy was very, very happy for me that I chose Bob.
Anlamalısınız, Cathy, Bob'u seçtiğim için benim adıma son derece mutluydu.
Um, Edgar, I wanted to show you these pictures.
Edgar, sana şu fotoğrafları göstermek istiyorum.
I'm just curious if by any chance you drive with both of your feet?
Merak ettim, iki ayağınla mı araba kullanıyorsun?
Some of the things I've commented on is because you knew about them already, and I can comment.
Yorum yaptığım bazı konularda siz zaten biliyorsunuz diye yorum yapabildim.
And I've told them everything that I know about it just like I'm telling you.
Aynı size anlattığım gibi onlara da bildiğim her şeyi anlattım.
" I know you didn't have DNA back then, but I know you have DNA today.
" O zamanlar DNA testi yapamıyordunuz ama bugün yapabiliyorsunuz.
We... I can't tell you what, but we have a piece of evidence that was recovered that we did develop DNA from.
Ne olduğunu söyleyemem ama ele geçirdiğimiz bir delilden
I said, "Well, if you got forensic evidence, have you done any DNA on it?"
Dedim ki "Adli delil varsa DNA testi yaptınız mı?"
I want you all to think about something.
Bir şeyi düşünmenizi istiyorum.
I ask you to please pass this bill.
Bu kanun tasarısını kabul etmenizi rica ediyorum.
I'll tell you that Senator Mike Miller, who runs the Senate, and Delegate Vallario, do not let this bill come to a vote, because they know if it came to a vote, it would pass.
- ADLİ KOMİTE BAŞKANI Senatonun başkanı Senatör Mike Miller ve Delege Vallario, bu tasarıyı oylamaya sunmuyor çünkü oylamaya sunulursa geçeceğini biliyorlar.
I hope that you really don't think that the survivors of Joseph Maskell, at the ages we are, are really coming here for the little bit of compensation that you're giving.
JEAN'İN UZLAŞMA GÖRÜŞMESİNİN KAYDI Umarım Joseph Maskell mağdurları olarak şu yaşımızda sırf bu verdiğiniz ufak tazminatı almak için buraya geldiğimizi sanmıyorsunuzdur.
Man, if I'm gonna show you that...
Tanrım, bunu göstermeliyim.
Came over to me and he grabbed me by my hair and I'm telling you,
Yanıma geldi ve saçıma yapıştı.
If I hear one more thing... about you talking about me, I'm gonna make sure you don't graduate. "
Eğer bir daha hakkımda konuştuğunu duyarsam seni mezun ettirmem. "
So, I wanted to tell you a little bit about Charles Franz.
Sana biraz Charles Franz'den bahsetmek istiyorum.
I'll tell you the story in the'90s.
Size 1990'lardaki hikayeyi anlatayım.
He started off with this, he said, " I appreciate you meeting with us.
MONSENYÖR W. FRANCIS MALOOLY Şunu diyerek başladı : " Bizimle buluştuğun için teşekkürler.
I bet you it was a two, two-and-a-half-hour conversation about Father Maskell. He'd be here tonight. "
Bu gece burada olurdu. "
You know, I...
Bu hikayeyle çok ilgileniyorlardı.
And then I said, " Father, I didn't ask you to come here.
Sonra dedim ki " Rahip, buraya gelmenizi ben istemedim.
You asked me to come here. You know, I...
Siz gelmemi istediniz.
I'll tell you what.
Şunu diyeyim.
We left, with you know, "Perhaps we'll get together again," and... And I never heard from him again.
"Belki tekrar görüşürüz" diyerek ayrıldık, bir daha ondan haber almadım.
I had the letters from Richard Way saying, you know, " We can't corroborate any of this.
Richard Woy, mektuplarında şöyle derdi :
So, I'll read them to you as the numbers, and then I'll read you the answers. Okay.
Sana numaralarıyla soruları söyleyip sonra cevapları okuyacağım.
I guess that, you know, buddy, there are lies and there are lies, okay?
Yalandan yalana fark var dostum, tamam mı?
I'm telling you... and especially right after I finished up this damn mediation and they pick and pull with every little tiny penny...
Gerçekten... Zaten şu lanet uzlaşmayı daha yeni yapmışız, üçün beşin hesabını yapmışlar, yaşadıklarımı önemsiyormuş, kıçlarına takıyormuş gibi yapmışlar...
As I am sure you have heard, Seton Keough will be closing its doors in June. "
Seton Keough'nun haziranda kapılarını temelli kapatacağını duymuşsunuzdur. "
I'm so happy to see you.
Seni gördüğüme çok sevindim.
I've put some of that poison you had in the box,
Kutunun içindeki zehirlerden koydum biraz,
I'm not like you, Paula.
Ben senin gibi değilim, Paula.
For some reason, I can't help thinking you opened up a door into his life and let all the bad things in.
Nedense, düşünmeden edemiyorum Onun hayatında bir kapı açarak, tüm kötü şeyleri de içeri aldın.
- I went out to Philip's car, you know, breaking up with him.
- Philip'in arabasından indim, bilirsin, ayrılmıştım ondan.
Should I put it on for you? You've got your hands full.
Giydirebilirim isterseniz, sizin elleriniz dolu.
- Give her a chance! - I knew you were going to be like this.
- O zaman lanet soruyu cevaplaması için bir şans ver!
- I told you!
- Demiştim sana!
- Well, I'll tell you, there's no way that's all they were talking about.
- Sana söyleyeyim, başka yol yok, konuştuklarının hepsi bu.
You think I don't have enough crazy shit going on in my life?
Hayatımda yeterince boktan ilerleyen şey olmadığını nı düşünüyorsun?
Yeah, I know, but you don't think...
Evet, biliyorum, ama sen birazcık bir şey...
- I'd like to ask you a couple of questions.
- bir çift soru sormak istiyorum size.
When did you last see James?
James'i en son ne zaman gördün?
Can I get HIS number off you?
Numarasını alabilir miyim senden?
- Let me get his number from you before I go.
- Gitmeden önce numarasını alayım.
You know, last night I woke up,
Dün gece uyandım,
Well, I hope you didn't!
Umarım sen yapmamışsındır!
I know I should have listened to you, and I know I didn't.
Biliyorum seni dinlemem gerekirdi, dinlemediğimi de biliyorum.