You'll get your chance Çeviri Türkçe
127 parallel translation
You'll get a chance to talk for your life.
Hayatýn için yalvarýrken konuţacaksýn.
That'll give you a chance to pull yourself together and powder your nose before we get out.
Kendini toplaman için biraz fırsatın olur.
You joined the Marines to fight and you'll get your chance.
Birliğe savaşmak için katıldınız ve savaşacaksınız.
You'll get your chance later, at the reception this evening.
Bu şansı bu geceki davette bulacaksın.
I'll give you a chance to get your bull free.
Boğayı bedava alman için bir şans vereceğim.
You'll get your chance.
Şans vereceğiz.
You won't have a chance to change your minds later because there'll be no way to get out.
Daha sonra fikrinizi değiştirme şansınız olmayacak çünkü dışarı çıkmanın bir yolu kalmayacak.
When you're ready to put your theories into practice, I'll help you get a fair chance at exemption from military service.
Tezlerini hayata geçirmeye hazır olduğunda. seni askerlikten muaf ederek, payıma düşen iyiliği yapacağım.
That was your second mistake and the last chance you'll ever get from me.
Bu ikinci hatandı ve benden alacağın son fırsat.
You'll get your chance.
Şansını deneyeceksin.
This is the last chance you'll ever get to address your constituents.
Seçmenlerinizi konuşmak için bu son şansınız.
You'll get your chance, but you'll do it under orders.
Buna fırsatın olacak ama emirle yapacaksın.
You'll get your chance.
Charlie şansın dönecek.
You'll get your chance to be heard.
Konuşma fırsatını bulacaksınız.
Maybe one of these days, I'll get a chance to cook your supper for you.
Belki bir gün, ben size bir akşam yemeği pişiririm.
You'll get your chance, smart guy.
Sıranı bekle, akıllı çocuk.
It's all right, you'll get your chance!
Tamam, öcünü alacaksın!
You'll get your chance.
Bir şansa sahip olacaksın!
- You'll get your chance.
- Şans yüzüne gülecektir.
Maybe you'll get a chance to see one of your favorite movie stars.
Belki favori film yıldızlarınızdan birini görme şansınız olur.
- You'll get your chance.
- Bu şansın olacak.
You'll get your chance.
Sana da fırsat verilecek.
You'll get your chance to keep the gates open and destroy the sign... if you defeat me.
Kapıları açık tutmak ve işareti yok etmek için bir şansa sahip olacaksın... Tabii beni yenersen.
- You'll get your chance.
- Buna fırsatın olacak.
- Looks like you'll get your chance.
- Bunun için imkânın olacak.
You ladies want me gone, you'll get your chance.
Hanımlar, demek benim gitmemi istiyorsunuz, işte size fırsat.
You'll get your chance to deal with the Indians.
Yerlilerle ilgilenme şansın olacaktır.
And Lewis! I can't get him out of my head. You'll get your chance to solo.
Ve Lewis onu aklımdan çıkaramıyorum.
You'll get your chance.
Buna fırsat bulacaksın.
You'll all get your chance.
Hepiniz fırsat bulacaksınız.
Well, you'll get your chance to skin him, too!
Senin de onun derisini yüzme şansın olacak!
Miss Scully, you'll get your chance...
Bayan Scully, son şansınız -
You'll get your chance.
O fırsatı yakalayacaksın.
You'll get your chance.
O şansınız olacak.
- You'll get your chance.
- Fırsatını bulacaksın.
You'll get your chance.
Bunu görme şansın alacaksın.
You'll get your chance Lord Roxton.
- Siz de fırsat bulacaksınız, Lord Roxton.
You'll get your chance, sir. There's other commands in the navy.
Size de sıra gelecek, efendim Donanmada başka komutanlık fırsatları da var.
- You'll get your chance.
- Senin de fırsatın olacak.
Yeah, Lois, sorry I took your show away from you but I'll do whatever it takes to make sure you get your chance next year.
Evet, Lois. Tiyatronu elinden aldığım için üzgünüm. Ama sana bir fırsat vermeleri için elimden geleni yapacağım.
- Then you'll get your chance.
- Sonra senin sıran da gelecek.
You'll get your chance...
Senin de sıran gelecek...
You'll get your chance.
Bekle. Sıra sana da gelecek.
You'll get your chance.
O şansınız olacak. Keyfinize bakın.
I'm sorry you're not gonna be able to try your case but don't worry You'll get another chance
Ne oluyor?
You'll get your chance soon enough.
Sana da sıra gelecek.
I'm sure you'll get your chance, sir.
Eminim fırsat bulacaksınız efendim.
If you even want a chance of keeping your job, you'll get back here now and debrief me on Bauer.
Eğer işini kaybetmemek için bir şans istiyorsan, derhal buraya gelmen ve bana Bauer hakkında bilgi vermen gerekiyor.
You'll get your chance in a moment.
Az sonra senin de fırsatın olacak.
- You'll get your chance soon enough.
- Çok yakında bu şansı elde edeceksin.
You'll get your chance.
Sana da sıra gelecek.
you'll get over it 77
you'll get your money 42
you'll get used to it 167
you'll get through it 16
you'll get there 74
you'll get the hang of it 36
you'll get yours 23
you'll get your turn 17
you'll get through this 24
you'll get it 131
you'll get your money 42
you'll get used to it 167
you'll get through it 16
you'll get there 74
you'll get the hang of it 36
you'll get yours 23
you'll get your turn 17
you'll get through this 24
you'll get it 131
you'll get sick 17
you'll get killed 24
you'll get 44
you'll get hurt 30
you'll get better 25
you'll get yourself killed 16
you'll get it back 37
you'll 165
you'll be fine 927
you'll pay 35
you'll get killed 24
you'll get 44
you'll get hurt 30
you'll get better 25
you'll get yourself killed 16
you'll get it back 37
you'll 165
you'll be fine 927
you'll pay 35
you'll regret it 106
you'll figure it out 157
you'll be okay 222
you'll never know 87
you'll do great 56
you'll be alright 46
you'll never understand 17
you'll be late for school 19
you'll regret this 34
you'll never take me alive 16
you'll figure it out 157
you'll be okay 222
you'll never know 87
you'll do great 56
you'll be alright 46
you'll never understand 17
you'll be late for school 19
you'll regret this 34
you'll never take me alive 16