English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You're afraid

You're afraid Çeviri Türkçe

5,542 parallel translation
You're afraid.
Korkuyorsun.
You're wondering why the staff wouldn't harm Cyrus... afraid it might have something to do with the one inside it...
Asa niye Cyrus'a zarar vermedi diye merak ediyorsun. İçindekiyle bir alakası olabilir mi diye korkuyorsun Amara.
I don't need to get inside your head to know what you're afraid of.
Senin neden korktuğunu bilmem için kafanın içine girmeme gerek yok.
You're afraid I won't live up to my end of the bargain and you'll be my slave for as long as we both shall live.
Anlaşmayı yerine getirene kadar yaşayamayacağımdan ve ikimizde yaşadığımız sürece kölem olmaktan korkuyorsun.
You're afraid of nothing.
Hiçbir şeyden korkmuyorsun.
You can't let him see that you're afraid.
Korktuğunu ona belli edemezsin.
You tell them that we're Jungle K's, and we're afraid of nobody.
Onlara bizim Jungle K's olduğumuzu söyle, ve hiç kimseden korkmadığımızı.
I'm afraid you're stuck with me and my boys until then, Doctor. They'll be back in two days'time.
İki gün sonra dönecekler.
And that you're not afraid of death.
Ve de ölümden korkmadığını da.
Are you afraid that they're talking about you?
Arkandan konuşuyorlar diye mi korkuyorsun?
Are you so shallow that you're afraid your social status will be diminished by a big brother who doesn't
Perşembe akşamı dışarı çıkmayan abinin sosyal statünü azaltacağından korkacak kadar sığ mısın?
You're afraid that's gonna happen to you?
Bunun sana da olacağından mı korkuyorsun?
Why? You're afraid one of your stuffed animals might hear you?
Hayvanların seni duyar diye mi korkuyorsun?
I'm afraid I don't know what you're talking...
- Korkarım neden bahsettiğinizi...
Oh, you're right to be afraid.
- Korkmakta sonuna kadar haklısın.
You're cranky about the recommitment ceremony because it has the word "commit" in it, and you're afraid of that word.
Nikah tazeleme hakkında huysuzsun çünkü çünkü nikah bağlılığı içeriyor. ve sen bağlılıktan korkarsın.
You're afraid I'm gonna ask you for money or something.
Sanki senden para falan isteyeceğimden korkuyorsun.
You're not afraid of death, are you?
Ölümden korkmuyorsun, değil mi?
You're afraid of asking me if you can drop me home?
Yoksa beni eve bırakmayı sormaktan korkuyor musun?
But you're not afraid of me, are you?
Ama benden korkmuyorsun. Öyle değil mi?
I understand that you're afraid of them... you should be.
Onlardan korkmanı anlıyorum... kormalısın da.
And you're not afraid to embarrass yourself, that's good.
Gülünç duruma düşmekten korkmuyorsun. Bu iyi.
You're afraid, aren't you.
Korkuyorsun, değil mi? .
You falling means you're anxious, you're afraid of losing control.
Düşmenin anlamı, endişelisin ve kontrolünü kaybediyorsun.
- What she's saying is... deep down, you're afraid Shorty's going to love Costa Rica... and you'll lose your best friend forever.
- Annem diyor ki içten içe Shorty'nin Kosta Rika'yı seveceğinden ve en yakın arkadaşını sonsuza dek kaybedeceğinden korkuyorsun.
You're-you're afraid, aren't you?
Korkuyorsun, değil mi?
Why not this, too? I know you're afraid.
Korktuğunu biliyorum.
When they're afraid, you see the little kid in them.
Ve böyle bir insan gördüğünde korktuklarında içlerindeki çocuğu görürsün.
You have episodes when you're close to what you're afraid of.
Korkularına yakınlaştığın zaman atak geçiriyorsun.
- You're not afraid of dogs, I hope?
- Köpekten korkmuyorsun, değil mi?
You're just afraid of it.
Sadece korkuyorsun.
You're afraid of them all.
Hepsinden korkuyorsun.
I'm afraid you're fired.
Korkarım ki kovuldun.
You're afraid. Too afraid.
Korkuyorsun, hem de çok.
When a wasp lands on your arm, you're afraid, no?
Bir eşek arısı koluna konduğunda korkar mısın?
You're afraid, and the wasp was afraid.
Sen korkunca arı da korktu.
- You're afraid to turn.
- Dönüşmekten korkuyorsun.
Become everything you're afraid of.
Korktuğun her şey ol.
You know what, Sue? I'm not afraid of this "monster" you're talking about, okay?
Bahsettiğin şu canavardan korkmuyorum.
You're afraid Wudang would be implicated.
Wudang'ın zan altında kalacağından korkuyorsun.
You're not afraid anymore?
Artık korkmuyor musun?
I'm gonna actually grab that from you, and I'm gonna give it back to you'cause I'm afraid you're gonna waste your wish on a guy that looks like a mannequin from the "it's a small world" ride.
Ve tekrar sana vereceğim. Çünkü dileğini Minik Dünya'daki vitrin mankenlerine benzeyen biriyle harcamandan korkuyorum.
- Then I'm afraid you're on your own.
O halde korkarım tek başınasınız.
If you're afraid, don't speak!
Korkuyorsan, konuşma!
- Is that what you're afraid of, Kai...
- Eğer Kai, korktuğun şey bu...
You're just like them... Happy to discuss and debate, but too afraid to take any real action.
Onlar gibisin, tartışmaktan zevk alıyorsun harekete geçmekten çok korkuyorsun.
What, you're afraid about civilians getting hurt?
Sivillerin zarar görmesinden mi endişeleniyorsun?
Because I swear to God, I'm afraid that you're gonna drop dead any minute and I'll never know why the fuck you're doing this.
Çünkü yemin ederim her an parçalanıp öleceksin ve bunu neden yaptığını hiç anlamayacağım diye ödüm kopuyor.
Is it because you're afraid you'll never get the answers you need?
İhtiyacın olan cevabı alamayacağın için korktuğundan mı?
I understand better than anyone that you're afraid of your father. You're afraid of your wife. You're afraid to be who you are.
Herkesten iyi anlıyorum ki babandan korkuyorsun karından korkuyorsun kendin olmaktan korkuyorsun.
And you're so "eh, eh, eh," I-I was afraid to say anything.
- Sen de öyle isteksiz olunca bir sey demeye korktum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]