You're all wrong Çeviri Türkçe
486 parallel translation
You're all wrong.
Yanılıyorsun.
This is all swell, but you're peddling your fish in the wrong market.
Hepsi iyi de, sen yanlış kapıyı çaldın.
You know, you're wrong about all of your children being murderers.
Çocuklarının katil olacağı konusunda yanılıyorsun.
You're all wrong about this.
Tamamen yanlış anladınız.
You're all wrong, boys.
Yanılıyorsunuz, beyler.
I know all the things you want to say to me and they're all wrong.
- Unutacağım.
Don't think everything's all wrong because you're not starving to death, you hear?
Açlıktan ölmediğin için bu işin yanlış olduğunu düşünme, tamam mı?
All right, but you're wrong.
Pekala, ama yanılıyorsunuz.
From the time you're about so big... and wondering why your girlfriends'fathers are getting so arch all of a sudden. Nothing wrong.
Yanlış bir şey yok.
'The Swag Man'but you're playing it all wrong.
'The Swag Man'fakat tamamıyla yanlış çalıyorsun.
You're thinking of this place all wrong, as if I had the money back in a safe. The money's not here.
Burasını yanlış düşünüyorsunuz, para kasadaymış gibi.
I've heard all about you, John, and you're wrong, so wrong.
Hakkında her şeyi duydum John. Ama yanılıyorsun. Çok yanılıyorsun.
I didn't mean to say that, but you're all wrong about the book.
Öyle demek istemedim. Ama kitap hakkında yanılıyorsunuz.
- You're all wrong.
- Tamamen yanılıyorsun.
Look, you're all wrong.
Tamamen yanılıyorsun.
You're all wrong.
Yanılıyorsunuz.
Aw, you're got Griff all wrong.
Ah, sen Griff'i yanlış anladın.
First of all, you're wrong, I did love your king, very much.
Öncelikle yanılıyorsun, kralını çok seviyordum.
You're all wrong, Shep.
Tamamen yanlışın var Shep.
I couldn't prove you're wrong, of course, sir... but some fellow criminologists, including some behavior scientists... have begun to make me believe... we've all been putting too much emphasis on environment... and too little on heredity.
Hipotezinizi çürütemem efendim ancak bazı suçbilimci dostlarım ki aralarında davranış bilimci olanlar da var toplum etkisini abartıp genetik faktörleri gözden kaçırdığımız konusunda beni ikna etmeye başladılar.
- You're seeing this all wrong.
- Olaya yanlış bakıyorsun.
You're getting it all wrong.
Her şeyi yanlış anlıyorsunuz.
You're all wrong, see?
Hepiniz yanılıyorsunuz.
After all, Inspector, you're a man of the world. Is there anything wrong in that?
Ne de olsa, Müfettiş, siz görmüş geçirmiş birisiniz.
You're all wrong.
Hepiniz yanılıyorsunuz.
- You're baiting that all wrong.
- Yanlış takıyorsun.
But if you're savin'it all for him, honey... you've got your account in the wrong bank.
Ama her şeyini onun için biriktiriyorsan, tatlım hesabını yanlış bankada açmışsın.
You don't know what it's like to live one way all your life... confident that you're right... and then suddenly find out that you're all wrong.
Hayatın boyunca haklı olduğundan şüphe etmeden... bildiğin yolda yürürken, birden her şeyi... yanlış yaptığını anlamanın ne demek olduğunu bilemezsin.
You're all wrong!
Hepiniz yanılıyorsunuz!
You're doing that all wrong.
Yanlış yapıyorsun.
My entire career has been for nothing. I'm all wrong and you're all right.
Tüm kariyerim bir hiçmiş Ben bütünüyle hatalıyım, sense tümüyle doğru.
You're all wrong!
Büyük bir yanlışlık var!
Anyway, in my opinion, you're all wrong for it.
Her neyse, bana göre sen yanlış yapıyorsun.
Do you think they're all wrong?
Sence hepsi yanılıyor mu?
No, you're all wrong.
Anlamıyorsun bir türlü.
I know what you're all thinking, but you're wrong.
Ne düşündüğünüzü biliyorum. Ama yanılıyorsunuz.
You're all wrong, as servants always are!
Hepiniz yanılıyorsunuz, hizmetçiler her zaman yanılırlar!
With all respects, captain, you're wrong.
Affedersiniz ama yanlışınız var.
You're all wrong about me.
Hakkımda tamamıyla yanılıyorsun.
You're wrong, amigo. It must be the 2 of November, All Souls'Day.
Yanılıyorsun ahbap, kasımın ikisi idi.
- You're doing it all wrong.
- Her şeyi yanlış yapıyorsun.
I must've got the wrong guy lf it's some boxer you're looking for... I might be able to help I know all the boxers in Bangkok
yanlış adammış Aradığın bir boksör varsa... sana yardımcı olabilirm Bangkok'daki tüm boksörleri tanırım
You're all wrong.
Sizden de bir cacık olmaz.
That's where you're all wrong!
İşte bütün yanlışın burada!
You're doing it all wrong.
Tamamen yanlış yapıyorsun.
- You know you're doing it all wrong?
- Yanlış yaptığının farkında mısın?
You're wrong. We've all had our trials.
Yanılıyorsun, hepimiz duruşmalarımızı atlattık.
I know you're all right... and a good woman at heart, even though you might have took a wrong turn in life.
Hayatta yanlış bir yola girmiş olsan da, senin aslında iyi bir kadın olduğunu biliyorum.
You're both right and I'm all wrong.
İkiniz de haklısınız, ben yanılıyorum.
If I win, we all win. But if you're wrong, Uri will destroy you.
Ama, eğer yanılıyorsanız, Uri, sizi yok edecektir.
'You're doing it all wrong, Hamilton!
Yanlış yapıyorsun Hamilton.
you're all set 139
you're all mine 16
you're all clear 18
you're all i've got 43
you're all i have left 22
you're all going to die 16
you're all done 27
you're all grown up 36
you're all good 25
you're all right 945
you're all mine 16
you're all clear 18
you're all i've got 43
you're all i have left 22
you're all going to die 16
you're all done 27
you're all grown up 36
you're all good 25
you're all right 945