You're gonna do it Çeviri Türkçe
1,926 parallel translation
You're gonna have to do it.
Senin girmen gerekecek.
I suggest you widen your net, but... If I were you I'd do it fast, because once they have enough for a sale, they're gonna move on it
Size önerim, arama alanını genişletmeniz ama sizin yerinizde olsaydım, bunu hızlıca yapardım.
To admit her against her will is wrong. And if you do that, you're not gonna be able to take it back.
Ve bunu yaparsınız, yaptığınızı geri alma şansınız olmayacak.
- If you're not gonna take it seriously... - Then don't do it.
Ciddiye almayacaksan hiç yapma.
What you're gonna want to do is just gently - gently sort of guide the puck at the net... like, you know, like a tiny bowl of cream you don't want to spill... and you're guiding it.
Yapacağın şey yavaşça topu fileye yönlendirmek. Dökmek istemeyeceğin bir kâse krema gibi.
Wait a second. So... so that's what you're gonna do with narrow lake is sell it?
Narrow Lake ile yapmayı düşündüğün şey onu satmak mı?
You want to fire abner and Louise, you're gonna have to do it yourself.
Eğer Abner ve Louise'i kovmak istiyorsan bunu kendin yapmak zorunda kalacaksın.
Well, you're not gonna do it.
Yapmayacaksın.
Ah, you're not gonna do it.
Okumayacaksın.
If you're gonna do that in this house, you'll do it where everyone else in this family does it :
Eğer evimizde öyle bir şey yapacaksan, sen de herkesin yaptığı yerde yapacaksın :
You're gonna let me do it? You're going to let her do the surgery?
NasıI yani benim yapmama izin mi vereceksiniz.
I'm sorry, but if you're gonna cheat, You might as well do it with somebody Who deep-conditions her hair occasionally.
- Kusura bakmayın ama eğer sohbet edecekseniz, saçını kurutmayan biriyle de sohbet edebilirsiniz.
Look, you're gonna show me, so just go ahead and do it.
Bak, eğer illa göstereceksen, hemen göster ve bitsin.
Okay, I'm gonna do it because I want to, not because you're forcing me to.
Tamam, yapacağım çünkü yapmak istiyorum, çünkü sen beni zorlamıyorsun.
If you're gonna lay low, this is the place to do it.
Onu oyuna getireceksen, burası tam yeri.
Tell me again you're not gonna do it.
Bunu yapmayacağını bir daha söyle bakalım.
I don't care how you do it, but you're gonna find the man who made that call.
Nasıl yapacağınız umurumda değil ama aramayı yapan kişiyi bulmanızı istiyorum.
How much longer do you think it's gonna be before people start to notice you're not getting any older?
Sence insanların hiç yaşlanmadığını fark etmeye başlaması daha ne kadar sürecek?
And you're gonna do it.
Bunu da sen yapacaksın. Ne?
No matter how it goes, You're gonna feel like you didn't do it right, That you didn't do enough.
Nasıl geçerse geçsin, kendini doğru ve yeterince iyi yapamamış hissedeceksin.
You know, if you're gonna do stuff to make other people happy, it's kind of hard if you're not happy yourself.
Eğer bu işleri, kendini değil de birilerini mutlu etmek için yapıyorsan çok zor gelecektir.
It's what you're gonna do.
Bunu sen yapacaksın.
Okay, she's still in wt Memphis. You're gonna do something about it, aren't you?
Bu konuda bir şey yapacaksın, değil mi Sutton?
I think it's what you're meant to do, And I know that you're gonna be happy there.
Yapmak istediğinin bu olduğunu düşünüyorum ve orada mutlu olacağını biliyorum.
You're not gonna do it, Larry.
Bunu yapmayacaksın, Larry.
Now, if you're gonna shoot me, do it.
Beni vuracaksan, vur o zaman.
You know, if you're gonna put in a bogus insurance claim, at least do a good job faking it.
Sahte bir sigorta parası talebinde bulunacaksan en azından fark edilmeyecek kadar iyi bir iş yap.
We both know what you're gonna do, so just do it.
İkimiz de ne yapacağını biliyoruz.
If you're gonna do it, do it right.
Yapacaksan eğer, adam gibi yap.
'cause I believe you're gonna do it.
Çünkü bunu başaracağınıza inanıyorum.
I'm gonna do it. - You're drunk.
Bunu yapacağım
Okay, Palpatine, if you're gonna do this, do it.
Okay, Palpatine, if you're gonna do this, do it.
But I'll tell you what. We're gonna do it old school, all right?
Sana ne diyeceğim, bu işi eski usul halledelim, olur mu?
Well... you're gonna have to do it alone,'cause I quit.
O zaman, yalnız yapmak zorundasın çünkü işi bırakıyorum.
No, I learned the hard way, if you're gonna parasail, don't do it in shark-infested water.
Hayır, zor yoldan öğrendim. Parasailing yapacaksan sakın köpek balıkları ile dolu suda yapma.
Look, you pretend like you're gonna do it, you're into it, we'll all go out, then we come back, y'know, you pretend like you're gonna start in with us and then leave.
Dinle, buna istekliymişin gibi davran hepimiz çıkalım, sonra evine gidelim sen de yapacakmışın gibi davran sonra da ayrıl.
It's okay, you're not alone. You don't understand, I dream about Jenny every night. What am I gonna do now?
Anlamıyorsun her gece jenny hakkında hayaller kuruyorum ne yapacağım ben şimdi?
Don't do it, Simon, you're only gonna make things worse.
Yapma bunu, Simon, olayları sadece daha kötü hale getireceksin.
- I can't find it! - I thought you could ask a man a couple questions and know exactly what they're gonna do.
Adama birkaç soru sorduktan sonra ne yapacağını bulabileceğini sanıyordum.
I think it's that he can tell where you're gonna go and what you're going to do.
Sanırım nereye gidip ne yapacağını anlayabiliyor.
Hardison, you're gonna do it.
Hardison, bunu sen yapacaksın.
At least you're gonna do it.
Güzel! En azından sen de yapacaksın.
♪ and you're never gonna chase us down ♪ Guys, let's just do it again.
Millet, hadi bir kez daha yapalım.
Listen, if you're not gonna do it,
- Bak, eğer sen bunu yapmayacaksan,
You're gonna do it in the hotel?
Otelde mi yapacaksın?
If he was his cross on his last breath and someone said, "We're gonna remember you, Jesus." And it was like, "Great. What are you gonna do?"
Çarmıha gerildiğinde, son nefesini verirken, birinin çıkıp "Seni hatırlayacağız, İsa" dese İsa'da muhtemelen "Şahane Nasıl yapacaksınız peki?" derdi.
So now you're gonna do it.
Sen yapacaksın.
You bet your ass you're not gonna do it.
Kesinlikle yapmayacaksın.
You bet your ass you're not gonna do it.
Kesinlikle bunu yapmayacaksın.
Just tell her you're not gonna do it.
- İstemediğini söyle o zaman.
You're never gonna do it again, so don't go ruin the relationship.
Bu işi tekrarlamayacağız, bu yüzden ilişkinizi mahvetme.
you're gonna have to kill me 35
you're gonna die 167
you're gonna make it 72
you're gonna love it 213
you're gonna be okay 646
you're gonna be fine 581
you're gonna do great 68
you're gonna pay for this 33
you're gonna regret this 40
you're gonna be ok 87
you're gonna die 167
you're gonna make it 72
you're gonna love it 213
you're gonna be okay 646
you're gonna be fine 581
you're gonna do great 68
you're gonna pay for this 33
you're gonna regret this 40
you're gonna be ok 87