You're in my way Çeviri Türkçe
329 parallel translation
Well, as we're speaking out, ma'am, it's your behavior to my daughter-in-law, who's as good as you and better to my way of thinking, that's more than half the reason why i bought this property.
Hazır konuşuyorken bayan en az sizin kadar iyi olan gelinime karşı olan davranışınız benim düşünme sistemime göre bu mülkü almamda en büyük nedenlerden birini oluşturdu.
When you're born with my gifts, you can't let them get in your way.
Benim yeteneklerime sahip olarak doğdun zaman sana engel olmalarına izin veremezsin.
You're not in my way.
Beni engellemiyorsun.
You're in my way.
Yolumu kapatıyorsun.
You're getting in my way.
Şu an işim var.
The way you're getting around these days, John... there doesn't seem to be much sense in my postponing Paris any longer.
Artık gayet iyi yürüyorsun John... Paris'e gidişimi ertelememin bir anlamı yok gibi görünüyor.
- I realize that you're in my way, sir! Outrageous!
Farkında olduğum sizin yolumda olduğunuz, bayım!
You're standing right in my way.
Tam önümde dikiliyorsun ama.
You're in my way :
Önümde duruyorsun.
You're gonna walk my horse out of town real slow and I'm gonna be behind you, staring at your spine in case you just don't twitch the right way.
Yavaş yavaş sürerek atı kasabadan dışarı çıkaracaksın. Ve bende tam arkandan seyrediyorum olacağım ki. Sakın yanlış bir hareket yapmayasın.
- In a sense you're here because you drive a car the way I conduct my business.
- Aslına bakarsan buradasın çünkü benim iş ahlakıma göre otomobil kullanıyorsun.
Step aside, you're in my way
Çekil önümden, yolumu kesme!
But though you don't have a penny, you're crippled in a way too, my friend.
Sen, meteliksiz olmayan tek sen değilsin, biraz oldukça sakatlanan arkadaşım... Seni gördüm, biliyorsun.
Move, you're in my way.
Çekil, yolumu kapatıyorsun.
Go work, please, you're in my way. I'll bring it.
İşine bak, lütfen, ben getiririm.
You're in my way, I can't see!
Önüme geliyorsun, göremiyorum!
You're standing in my way.
Bana engel oluyorsun.
Listen friends, if you're forcing me to fight, fine. But let me warn you, I'm going to catch the murderer and anyone who stands in my way will end up like him.
Dinleyin, unutmayın'ki benim adım Lu Tung Chung katili yakalamama kim engel olmak isterse sonu böyle olur.
You're the one that's always telling me I let my ego get in the way.
Bana hep egomdan kurtulmamı söylersin.
You're in my way.
Yoluma çıkıyorsun.
You're in my way, piglet.
Önümden çekil domuzcuk.
If you're thinkin what I think you're thinkin', no way am I gonna go in there tonight... and get my face shot off.
Düşündüğüm şeyi düşünüyorsan, ben bu gece hayatta oraya gidip... beynimi dağıttırmam.
Your foolproof way is gonna land my butt on the front page while you're basking in the sun!
Sen plajda güneşlenirken planın yüzünden... kıçım gazetenin ön sayfasında çıkacak!
You might think I'm silly to worship you the way I do but in my estimation, you're a genius.
Muhtemelen size tapan bir budala olduğumu düşünüyorsunuzdur. Ama kanımca siz bir dahisiniz.
You're gonna get in my way.
İşime karışacaksınız.
- Because now you're in my way.
- Çünkü yoluma çıktın.
You're saying I'd be in your way! ? All I said was, I can fight my own fights.
En sonunda Ranma'nın geleceği gün geldi!
You're in my way! You hear me?
Yolun ortasındasın, beni duyuyor musun?
You're in my way!
Siz, yolumun üstündesiniz!
You're in my way.
Önümü kapıyorsunuz.
I ain't got no $ 500, cowboy. And there's no way in hell you're bedding'down my woman.
500 dolarım yok kovboy..... ve cehennemde bile kadınımı yatağa atamazsın.
If I gotta get out that door and you're standin'in my way... one way or the other you're gettin'outta my way.
Ama yoluma gireni öyle veya böyle... yolumdan çıkarırım.
And by the way in case you're wondering why I'm in my pajamas I wear them under my clothes so I'm ready when a chick wants to go to bed.
Bu arada Neden pijamalı olduğumu merak ediyorsanız. Söyleyeyim : ... Bir çıtır yatağa girmek istediğinde hazır olmak için kıyafetlerimin altına giyiyorum.
You're standing in the way of my boyhood dream... of managing a beautiful country singer!
Gençlik hayalim olan güzel bir country şarkıcısına menajerlik yapma olayında yolumun üstünde duruyorsun!
You're in my fuckin'way.
Lanet yolumun üzerinde duruyorsun.
You're forgetting- - I am the long run... and your friend's in my way.
Şunu unutuyorsun- - uzun vade benim... ve arkadaşın da benim yolumda.
Yeah, you're in my way, egg suckers.
Evet, yolumun üstündesiniz, yumurta hastaları.
I'm sure you're a very nice person and I'm happy to know that my future automotive safety is in your large, very capable hands but I-I really should be going that way so... good-bye.
Araba güvenliğimin büyük ve yetenekli ellerinizde olmasından memnunum. Şu yöne doğru gitmem gerekiyor ve... Hoşça kalın.
You're in my way!
Yolumu kesiyorsun.
Sir you're right in your own way. And my brother, in his principles.
Efendim, siz davranışlarınızda haklıydınız.
Yes, uh... now... that they're dead. They moved... were moved... because... well... my mother always said,'Live on Fisher Island... get buried in Palm Beach... that way you'll have the best of Florida.'
Evet, ee... artık öldükleri için taşındılar... yani taşınmışlardı... çünkü... aslında annem hep,'Fisher lsland'da yaşa ama mezarın Palm Beach'te olsun'Florida'nın tadı böyle çıkar'derdi.
I loved you in a you're-my - brother-so-I-have-to way but basically, I hated your guts.
Kardeşim olduğun için seni seviyor görünmeye çalışıyordum ama esasında, yaptıklarından nefret ediyordum.
You're in my way.
Yolumdan çekil.
I don't care what you're going through. If I thought you and I were alike in the most trivial way I would tie a rope around my neck.
Seninle azıcık benzediğimizi düşünseydim... boynuma bir ip geçirirdim.
That's about 13 inches, and you're licking whipped cream off a kielbasa, and you're putting it in your mouth, and you're jamming the kielbasa all the way down your throat. Oh, my God. Look at that.
Bu yaklaşık 30 santim kadar ve kielbasa üzerindeki kremayı yalayıp sonra da ağzına alacaksın ve bu kielbasa'nın tamamını boğazına kadar sokacaksın.
Nina, whatever way that you're planning on doing this, for once in my life I'm not gonna tell you how.
Bunu yaparken vereceğin karar ne olursa olsun hayatımda ilk kez sana karışmayacağım.
Hey, yo, piss wad, you're in my way.
Hey pislik yolumu tıkıyorsun.
This whole time I'm worried about my poor, vulnerable Aunt Sheila getting hurt. Meanwhile, you're having a great time working your way through the old men of Queens.
Tüm bu zaman savunmasız Sheila halam incinir diye endişelenip dururken sen, Queens'in yaşlı adamlarıyla gününü gün ediyormuşun.
- No. The way it works is you're in my prison.
Hayır, şöyle olacak ki sen benim hapishanemdesin.
I understand what you're going through and I want to help you in every way I can, but the safety of this crew is my first responsibility.
Şu anda ne yaşadığını anlayabiliyorum, ve bunu atlatabilmen için elimden geleni yapacağım, ama bu mürettebatın güvenliği, beni için birinci öncelik.
Man, I'm talking to you. You're getting in my heroine's way
Sana söylüyorum be adam
you're invited 50
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103
you're in here 32
you're in good hands 87
you're in a hurry 34
you're in over your head 30
you're in denial 28
you're in charge 189
you're in trouble 151
you're interested 30
you're incredible 103