You're my girl Çeviri Türkçe
582 parallel translation
She thinks that that you're my girl.
Senin, benim'kızım'olduğunu.
We gonna live together cause you're my own little girl.
Çünkü sen benim öz kızımsın. "
You're my little girl from Salzburg.
Sen benim Salzburglu küçük kızımsın.
What is it you wanted with my wife? May I ask what you're doing here With the girl I'm going to marry?
Evleneceğim kadınla burada ne yaptığını sorabilir miyim?
You're just the kind of a girl I've been looking for all my life.
Hayatımda gördüğüm en kibar kızsın sen.
You're a fine one, running off with my girl.
Adama bak yahu, kadınımı elimden almış.
Of course you're my girl.
Elbette benim kızımsın.
You're my girl, honey.
Sen benim kadınımsın tatlım.
What're you trying to do, steal my girl?
Harika bir dostsun. Kızımı mı çalıyorsun?
Listen, my girl you're still in trouble.
Bak, kızım başın hala dertte.
You're my brave little girl, that's what you are.
Sen benim küçük cesur kızımsın.
You're my girl.
Kadınımsın.
- You're my little old girl.
- Benim küçük sevgilimsin.
You're my girl. I don't care if you marry 10 guys.
Benim kadınımsın. 10 tane herifle evlensen de umurumda değil.
Remember, you're my daughter and a decent girl.
Unutma sen benim çocuğumsun ve edepli bir kızsın.
You're my dancing girl.
Benim dans edem kızım sensin.
- You're my girl, aren't you?
- Benim kadınım değil misin?
You're my girl.
Benim kadınım sensin.
My dear girl, you're hungry.
Güzel kızım, sen açsın. O ravioliyi ye.
Now, remember, you're my girl now. Official.
- Unutma, artık resmen sevgilimsin.
Sure. You're my girl.
Evet, sen benim kızımsın.
You're my girl.
Sen benim sevgilimsin.
You're my fine girl.
Sen benim iyi kızımsın.
Girl, you're tryin'the edge of my patience.
Sen benim sabrımı mı sınıyorsun?
- You're my girl, aren't you?
- Sen benim kızımsın değil mi?
Every single girl we went to normal school with... is married and pregnant or about to be... while I'm residing with my mother and brother... and you're still occupying'the bedroom you had when you was 13.
Okula beraber gittiğimiz bütün kızlar evlenmiş, hamile ya da kalmak üzere. Ben burada annem ve kardeşimle oturuyorum. Sen 13 yaşından beri aynı odada yaşıyorsun.
But you're the most beautiful girl in my world.
Ama bana göre sen çok daha güzelsin.
You're going to be very rich, my girl.
Çok zengin olacaksın kızım.
Ad-lib like you're impatient. " Where is my girl?
Çok sabırsızsınız. " Nerede bu kız?
You're going to be my flower girl.
Ve sen bizim çiçek kızımız olacaksın.
- Because you're a girl, my pretty.
- Çünkü güzel bir kızsın, hayatım.
" My little girl, you're crazy :
Küçük kızım, sen deli misin?
My little girl, you're crazy :
Küçük kızım, sen deli misin?
♪ If you don't treat her right my friend
You're going to lose that girl, yes yes, you're going to lose that girl lf you don't treat her right my friend
Pretend you're a girl, and you can see it spoils my manly beauty.
Bayan olduğunu farz et. Yakışıklılığımı bozduğunu görebilirsin.
- My poor girl, you're shivering.
Zavallı kızım, titriyorsun.
You're only after a girl, but my object's a big fief.
Sen sadece bir kızın peşindesin, ama benim hedefim büyük bir tımar almak.
If you're nervous beca use of your interest in the girl, be my guest.
Bize katılmak istediğin için sinirlendiysen, buyur.
You're my girl.
Benim kızım.
Ursula, you're my dream girl.
Ursula, rüyalarımın kadınısın.
You're my girl.
Sen benim kızımsın.
Well, you're still Nicky's little baby girl... aren't you, my little mud pie?
Sen hala Nicky'nin küçük kızısın... değil mi, minik balkabağım?
I mean, I can dance with you, but you're not my dream girl or anything.
Şu demek, seninle dans ederim, ama hayalimdeki kız falan değilsin.
The sooner you're out of my life the sooner I can go back to being the girl in this little flowered dress that you sang the "Thermos Song" to.
Git o zaman. Ne kadar çabuk hayatımdan çıkarsan... ben de o kadar çabuk, üzerinde basit çiçekli elbisesi olan... "Termos Şarkısı" nı söylediğin o kız olabilirim yeniden.
You're my pride, girl.
Gururumsun, kızım.
You're still my girl, aren't ya?
Hâlâ benimsin, öyle değil mi?
- You're taking my little girl to see David Boowie?
- Küçük kızımı David Boowie'ye mi götüreceksin?
The girl in the photographs- - the one that likes to do the things that you like to do- - the girl you're trying to protect- - that's my baby sister.
O resimlerdeki kız... sizin yapmayı sevdiğiniz şeyleri yapmayı seven kız... korumaya çalıştığınız kız...
My little girl here tells me that you're into self-defense.
Küçük kızım öz savunma eğitimi aldığını söyledi.
I know you're a brave girl, but danger is my trade.
Cesur olduğunu biliyorum, ama benim mesleğim'tehlike'.
- You're telling me my girl won't sail?
- Kızım yelken açmaz mı diyorsun?
you're my girlfriend 26
you're my rock 22
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my only hope 38
you're my mom 23
you're my brother 182
you're my sister 76
you're my rock 22
you're my hero 133
you're my best friend 278
you're my wife 107
you're my favorite 18
you're my only hope 38
you're my mom 23
you're my brother 182
you're my sister 76