English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You're not going to die

You're not going to die Çeviri Türkçe

220 parallel translation
Darling, you're not going to die, you're going to live.
Tatlım, sen ölmeyeceksin. Sen yaşayacaksın.
No, you're not going to die.
Hayır, ölmeyeceksin.
You're not going to die.
Ölmeyeceksin.
Yes, you're going to die, but not by a bullet.
evet, bir kurşunla olmasa da öleceksin!
You're not going to die, Mr. Bettini.
Ölmeyeceksiniz, Bay Bettini.
You're not going to die, Pilar, I promise.
Ölmeyeceksin, Pilar, söz veriyorum.
No, you're not going to die, Mr. Halder.
Hayır, ölmeyeceksiniz, Bay Halder.
You're not going to die in your bed.
Sen sıcak yatağında ölmeyeceksin.
You're not going to die.
Soğuk algınlığından ölecek değilsin.
No, my darling, you're not going to die.
Hayır yavrum, ölmeyeceksin.
Of course you will, my darling but you're not going to die.
Tabii ki yavrum... ama ölmeyeceksin.
You're not going to die, exactly.
Tam olarak ölmeyeceksin nasıIsa.
You're not going to die. You can't.
Sen ölmeyeceksin.Olmaz
You're not going to die, Rafer.
- Sen ölmeyeceksin, dostum.
You're not going to die, do you hear?
Sen ölmeyeceksin, duyuyor musun?
- Ma, you're not going to die.
- Anne, ölmeyeceksin.
You're not going to do something stupid like die on me, are you?
Üstümde ölmek gibi aptalca birşey yapmayacaksın değil mi?
- You're not going to die.
- Ölmeyeceksin.
I am not going to let them execute you. You're not gonna die.
Seni idam etmelerine izin vermeyeceğim.
You're not going to die.
Ölmeyeceksiniz.
Jono, you're not going to die at my hands or anyone else's.
Jono, ölümün ne benim, ne de başkasının elinden olmayacak.
When a person thinks they're about to die, nothing they did that day will look worthwhile. That's not what you were going to say.
İnsan ölümle karşılaşınca, her şeyin boş olduğunu düşünür.
Since you're all going to die anyway, why not tell you?
Zaten öleceğiniz için, söylememin mahzuru yok.
Well, I feel really stupid asking you this, but, uh, well, if a person has a - a premonition that this other person's going to die, but you're not really close to that someone or anything, is it the premonitioner's moral obligation to warn the premonitionee?
Sana bu sormaya utanıyorum biraz ama ee, eğer bir kişinin diğer bir kişinin öleceğine dair önsezisi varsa ama bu kişiye o kadar yakın falan da değilsin önsezide sözkonusu olan şahsı uyarmak önsezi sahibinin ahlâki görevi midir?
It's not like they're going to die, you know!
Onlar ölmekten hoşlanmazlar, biliyorsun!
You're not going to let our dog die, and that's it!
Köpeğimizin ölmesine izin vermeyeceksiniz işte o kadar!
No, you're not going to die.
Hayır, sen ölmeyeceksin.
- You're not going to die.
- You're not going to die.
You're not going to die for nothing!
Bir hiç uğruna ölmeyeceksin!
Mr. Shimada... you're not going to die pleasantly.
Bay Shimada... Hoş bir şekilde ölmeyeceksin.
- You're not going to die.
- Ölmeyeceksiniz.
YOU'RE NOT GOING TO DIE.
Sen ölmeyeceksin.
See? You're not going to die, and that's a good thing.
Gördün mü, ölmeyeceksin.
You're not going to die on this roof.
Bu çatıda ölmeyeceksin.
You will understand that even if you pretend to be in terrible pain, you're not going to die.
Berbat acı içindeymiş gibi olsan bile, ölmeyeceğini anlayacaksın.
Mummy, you're not going to die.
Anne, sen ölmeyeceksin.
You're not going to die now, Mummy.
Ölmüyorsun, anne.
You're not going to die down here. I'm not going to let you die.
Seni ölüme terkedecek değilim.
And you're not going to die.
Sen de ölmeyeceksin.
- You're not going to die.
Ölmeyeceksin.
We're not going to let you die out here.
Burada ölmene izin vermeyeceğiz.
You're not going to die, Crassus.
- Ölmeyeceksin, Crassus.
You're not going to die, Crassus.
Ölmeyeceksin, Crassus.
Great, that way when this whole thing screws up and we die, you're not going to be whinging in my ear, right?
Harika. Bütün işler karıştığında ve öldüğümüzde kulağımın dibinde bağırmayacaksın değil mi?
You're not even going to wait until I die?
Ben ölene kadar beklemeyecek misin?
I mean, you are going to die, but you're not gonna die today.
Yani öleceksin, ama bugün ölmeyeceksin.
You're not going to die.
Sen ölmeyeceksin.
You're not going to die.
Ölmeyeceksin ki.
You're not going to die!
Ölmeyeceksin!
You're not going to die, all right?
Ölmeyeceksin, tamam mı?
- You're not going to die on me now.
- Sakın şimdi öleyim deme.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]