You've got to do something Çeviri Türkçe
291 parallel translation
And do you think that after the way you've behaved... i suggest that if you want to get this thing straightened out and not wreck everything through... this trip, you've got to do something about this.
Kendi yaptıklarından sonra nasıl böyle konuşabiliyorsun? Her şeyi düzeltmen için sana bir şans veriyorum. Bu yolculuğa çıkana kadar her şey yolunda gidiyordu.
Well, I wasn't getting any pleasure out of it, but I've got to help you, Tommy, I've got to do something for you.
Ben de bundan hoşlanmıyorum, ama sana yardım etmem gerek, Tommy, senin için birşeyler yapmam gerek.
You've got to do something.
Bir şey yapmalısınız.
Eddie, you've got to do something for them.
Onlar için bir şeyler yapmalısın.
General Scott, you've got to do something to save him.
General Scott onu kurtarmak için bir şey yapmalısınız.
You've got to do something.
Bir şeyler yapman lazım.
You've got to do something.
Bir şey yapmalısın.
You've got to do something about that.
Bu konuda bir şey yapmalısın delikanlı.
Mr. Mayor, you've got to do something.
Sayın başkan, bir şeyler yapmak zorundasınız.
Now then, you've got to do something for me in return.
Şimdi de karşılığında sizin benim için bir şey yapmanız gerekiyor.
I'd give anything to have what you've got to be able to do one thing well and know it's worth something.
Kolunda altın bilezik var ben de öyle bir bileziğe sahip olabilmek için her şeyimi verirdim.
You've got to do something...
Bir şeyler yapmalısınız...
You've got to do something about Barnaby right away.
Barnaby için bir şeyler yapmalısınız hem de hemen.
- Well, you've got to do something about it.
Gerçek bu ve bir şeyler yapmalısınız.
Lex, you've got to do something.
Lex, bir şeyler yapmalısın.
Don't let me keep you if you've got something to do.
Yapacak işlerin varsa ben seni tutmayayım.
But with you bringing in the big herd, we've got to do something about our few.
birkaçımız hakkında bir şeyler yapmamız gerekiyor.
Love letters are always something you've got to do.
Aşk mektupları her zaman yapılması gereken bir iştir.
You've got to do something.
Bir şeyler yapmalısın.
But you've got to do something.
Fakat bir şeyler yapman gerekiyor.
Well, you've got to do something about it!
Pekala, hemen birşeyler yapmalısın! Bay.
- You've got to do something.
- Bir şeyler yapmalısın.
Look, you've got to do something, you know.
Bak, bir şey yapmalısın, biliyorsun.
And you've got to do something about these.
Bunlara da bir şey yapmalısın.
Miles, you've got to do something.
Miles, birşeyler yapmalısın.
'Course, if you've got something else to do, you don't have to come.
Elbette, başka işin varsa gelmek zorunda değilsin.
- Do you think she was on to something? - l don't know, but I've got to find out.
- Bir şeyin üzerinde olduğunu mu düşünüyorsun?
Why don't you go with us? I've got something to do.
Yapmam gereken bir şey var.
You've got to do something.
Birşeyler yapmalısın.
you've got to do something about that dog.
Charlie Brown, bu köpekle ilgili olarak bir şeyler yapman gerek.
You go ahead, I've got something to do.
Sen yemene devam et, benim biraz işim var.
But-But... you've got to do something.
- Ama bir şey yapmalısınız.
Well, we've got to do something. - You can watch...
- bir şeyler yapmak gerekir.
If you want to get up you've got to do something for me.
Ayağa kalkmak istiyorsan benim için bir şey yapmalısın.
You don't have to come over, Dave, if you've got something better to do.
Eğer yapacak başka bir işin varsa, buraya gelmek zorunda değilsin.
I've got something I want you to do for me.
Benim için yapmanı istediğim bir şey var.
You've got to be a man and do something for once.
Erkek gibi davran ve bir kez olsun bir şey yap.
You know, if you're going to do that piece, I've got something I'd like to show you.
Biliyor musunuz, eğer bu hikâyeyi devam ettirecekseniz size göstermek istediğim bir şey var.
You've got to be able to do something.
Yapabileceğin bir şey olmalı.
- You've got to do something.
- Bir şeyler yapmalısınız.
You've got to do something.
- Ne? Bir şey yapmak zorundasın.
You've got to understand, opening these is not something any old bloke can do.
Umarım beni yanlış anlamazsınız, bu kasaları aslında herkes açabilir.
It's something I've got to do. And you do trust me, don't you?
Yapmam gereken bir şey var ve bana güveniyorsun, değil mi?
I hate to bring this up, but... when something like this happens... there's certain things you've got to do. And you're new in this town.
Konuyu açmak istemezdim ama bu tip bir şey olduğunda yapmanız gereken şeyler vardır... ve siz bu şehirde yenisiniz.
You've got to do something!
Bir şeyler yapmalısınız!
This is something you've got to do.
Kendin için bu işi kabul etmelisin.
Whether they shall get married or engaged You've got to do something
Evlenirler mi nişanlanırlar mı artık bir çözüm bulmanız gerek.
Rose, you've got to do something.
Rose, bir şeyler yapman gerek.
You've got to do something.
Ama bir şeyler yapman gerekiyor.
.You've got to do something.
- Birşeyler yapmalısınız.
If you want something done properly you've got to do it yourself.
Kurda sormuşlar : "Neden ensen kalın?", "Kendi işimi kendim görürüm." demiş.