You've got to listen to me Çeviri Türkçe
149 parallel translation
- Now you've got to listen to me...
— Şimdi beni dinleyeceksin...
You've got to listen to me.
Beni bir dinle!
Now, you've got to listen to me.
Şimdi beni dinle.
Look, Charlie, you've got to listen to me.
Charlie beni dinlemek zorundasın.
You've got to listen to me.
Beni dinlemelisin.
- You've got to listen to me.
- Beni dinlemelisin.
Oh Tommy! Mum, you got to listen to me, you got to believe me!
Hem tüm gece boyunca orada kalmam gerekebilir ve orada senin için bir yer yok.
You've got to listen to me.
Dinlemelisin.
You've got to listen to me.
Beni dinlemelisiniz.
You listen to me, I've got a little job for you to do.
Sen beni dinleyeceksin, yapacağın küçük bir iş var.
Now you've got that off your chest, I'd like you to listen to me for a second and shut up, will ya?
Peki hala içini döktüğüne göre, şimdi ya beni dinle ya da çeneni kapa, dinleyecek misin?
You've got to listen to me.
Beni dinlemek zorundasın.
- Mitch, you've got to listen to me, please.
- Mitch, beni dinlemek zorundasın, lütfen.
Now listen, you've got to find me that note.
Beni iyi dinle, o mektubu benim için bulmak zorundasın.
Listen, you've got to talk to me,
Dinle, benimle konuşmak zorundasın.
Listen, you've got to talk to me.
Dinle, benimle konuşmak zorundasın.
Jocelyn, you've got to listen to me.
Jocelyn, beni dinlemelisin.
Look, you've got to listen to me!
Bak, beni dinlemelisin!
You've got to listen to me!
Beni dinlemelisin.
Guy, you've got to listen to me.
Guy, beni dinlemelisin. Ne?
- Tarzan let me use the car tonight. - Listen, I've got to talk to you.
- Tarzan bu gece arabasını kullanmama izin verdi.
Dr. Cristo, you've got to listen to me.
Dr. Cristo, beni dinlemek zorundasınız.
You've got to listen to me.
Bu işte beni dinleyeceksin.
You've got to listen to me!
Beni dinlemek zorundasın.
Hey, guys, you've got to listen to me, guys, or you'll end up back in the box!
Beni dinleyin beyler yoksa yine kutuyu boylayacaksınız.
Cora, you've got to listen to me.
Cora, beni dinlemelisin.
Just listen to me You've got a chance, take it.
Yalnız beni dinle, bir şansın var, al.
- Now, you've got to listen to me.
- Beni dinlemelisin.
Listen to me, smart-arse, when you're king of France you've got better things to do than go around all day remembering your bloody number.
Dinle beni ukala dümbeleği, insan Fransa Kralı olunca numarasını anımsamaktan daha önemli işleri oluyor.
Listen, You've got to let me out of here, I didn't do nothing!
Beni bırakın, ben bir şey yapmadım!
Listen, you've got to come quick and get me.
Buraya gelmelisin.
I've got to listen to people out here then listen to what you tell me?
I've got to listen to people out Buraya then listen to what you tell me?
Listen, I know this is exactly what you want to hear now but we've got 26 pages, and I was wondering if you could come over and run some lines with me tonight.
Dinle, su an tam da duymak isteyecegin birsey ama 26 sayfamiz var. Acaba bazi replikleri beraber çalismak için bana gelir misin diyecektim.
Lar, it's me. Listen, see if you've got anything on Stanwyk from the time he used to live in Utah.
Stanwyk'nin Utah'ta yaşadığı dönemle ilgili herhangi bir şey varsa bul.
Mr Lestrade, you've got to listen to me!
Bay Lestrade, beni dinlemelisiniz!
You listen to me. You've got to stop it now.
Şimdi beni dinle, hemen bunu kesmek zorundasın.
Listen to me. You've got to speak quietly.
Beni dinle, alçak sesle konuş.
And I said well, You listen to me, you stone brained son of a bitch... I'm gonna go out for the track team in March and I'm gonna run down everything you've got, I'm gonna run down your best... "and then I want a flipping apology from you."
"Dinle taş kafalı orospu çocuğu, atletizm yarışlarına katılacağım bütün mücadelelere katılıp en iyi sporcularına nal toplatacak ve senden özür bekleyeceğim." dedim.
I'm scared. I'm scared for you. You've got to listen to me.
Senin için korkuyorum her ne olursa olsun, Dr. Ash'den uzak dur.
You've got to listen to me. Please. Please listen to me.
- Beni dinlemek zorundasın.
Anyway, listen, I was just calling to let you know that if you... you know, need any help with anything... I've got some pull with the manager, so... don't be afraid to give me a call.
Her neyse, dinle, diyecektim ki... apartman yöneticisiyle aram iyi... yani herhangi bir şeye ihtiyacın olursa... beni aramaktan çekinme.
Please, you've got to listen to me.
Lütfen, beni dinle.
Listen, you've got to promise me.
Hastane olmaz! Dinle.
You've got to listen to me.
Beni dinlemen gerekiyor.
Listen to me, you asshole, you got my heads and I want them back, you understand?
Beni dinle seni pislik, Kafalarım sende ve onları geri istiyorum, anlıyormusun?
You've got to listen to me.
Beni dinlemelisin!
You've got to listen to me!
Beni dinlemek zorundasınız!
Listen to me... you've got to forget it. Forget it at all costs.
Dinle beni unutmak zorundasın.
You've got every reason to wanna see me dead, but you gotta listen to me now.
Beni ölü görmek için her nedene sahipsin. Ama şimdi beni dinlemek zorundasın.
Rourke, for the last time, you've got to listen to me.
Beni dinlemelisiniz.
Listen... if that happens to me... you've got to promise... you'll kill me.
Dinle beni. Eğer bu benim başıma da gelirse beni öldüreceğine dair bana söz ver.