You've got to trust me Çeviri Türkçe
114 parallel translation
Until then you've got to trust me, that's all.
O zamana kadar bana güvenmelisiniz.
You've got to trust me, Mr. Spade.
Bana güvenmelisiniz Bay Spade.
You've got to trust me.
Bana güvenmek zorundasın.
- You've got to trust me.
- Bana güvenmelisin.
Look, you've got to trust me.
Bak, bana güvenmelisin.
- Alec, look, you've got to trust me.
- Alec, bak, bana güvenmek zorundasın.
Ben, you've got to believe me and trust me.
Ben... Bana inanmalı ve güvenmelisin.
But you've got to trust me.
Ama bana güvenmelisin.
You don't trust me, do you? But you've got to.
Bana güvenmiyorsunuz, ama buna mecbursunuz.
It's something I've got to do. And you do trust me, don't you?
Yapmam gereken bir şey var ve bana güveniyorsun, değil mi?
Alright, you've got to trust in me and Luo Xin
Peki dövüşeceğim, istediğin düello olacak
You've got to trust me.
Bana itimat etmelisin.
You've just got to trust me.
Bana güvenmelisin.
Please, you've got to trust me.
Lütfen izin ver. Bana güvenmelisin.
You've got to trust me.
Bana güvenmelisin.
Captain, I realize you don't know me and you've got no reason to trust me.
Kaptan, beni tanımadığının ve güvenmek için bir sebebin olmadığının farkındayım.
This is going to sound a little crazy from your perspective, but you've got to trust me.
Sizin perspektifinizden, bu biraz garip gelebilir, ama bana inanmak zorundasınız.
You've got to trust me when I say that I only called the police...
Sadece polisi aradım dediğimde bana güvenmelisin.
You've got to trust me. I have to do this.
Bana güvenmen gerek. Bunu yapmak zorundayım.
But you've got to trust me.
Ama bana güvenmek zorundasın.
- You've got to trust me.
- Bana güvenmek zorundasın.
- You've got to trust me, man.
- Bana güvenmelisin dostum.
You've got to stop trying to shield me from things and learn to trust that I won't break, or melt or die.
Beni herşeyden korumaya çalışmayı bırakmalısın... ve kırılmayacağıma ya da erimeyeceğime ya da ölmeyeceğime güvenmeyi öğrenmelisin.
You've got to trust me, Jeffrey.
Bana güvenmen gerek, Jeffrey.
You got no reason to trust me and I know you don't want to hear any more promises so I'm just gonna tell you the truth.
Bana güvenmek için bir nedenin yok ve artık daha fazla vaat dinlemek istemediğini biliyorum. Bu yüzden gerçeği söyleyeceğim.
I admit it sounds strange... but you've got to trust me.
Kulağa garip geldiğini kabul ediyorum ama bana güvenmek zorundasınız.
You've got to trust me, Mary, at least a little bit.
Bana güvenmelisin Mary, hiç değilse birazcık.
You've got to trust me.
Bana güvenmen gerek.
- You've got to trust me!
- Bana güvenmelisin.
Rachel, you've got to trust me!
Rachel, bana güvenmelisin!
You've got to trust me, Scully.
Bana güvenmelisin Scully.
You've got to trust me.
Lütfen bana güven.
You've got to trust me too, Chloe.
Sen de bana güvenmelisin, Chloe.
So if you know why I see the things I do, if you can tell me something, then I'm willing to trust you, and I'll listen to whatever it is you got to say.
Yani gördüğüm şeyleri neden gördüğümü biliyorsan, bana bir şey söyleyebilirsen, o zaman sana güvenmeye hazırım ve artık ne söylersen dinleyeceğim.
Relax, You've got to trust me for this to work
Sakinleş. Bunun işe yaraması için bana güvenmelisin.
You've got to trust me!
Bana güvenmelisin.
- Helen, you've got to trust me!
- Helen, bana güvenmelisin!
Look, I know how bad that sounds, it's just, you've got to trust me- - there's nothing going on between me and him.
Bunun kulağa nasıl geldiğini biliyorum ama inan bana aramızda bir şey yok.
You've got to trust me, Vincent.
Bana güvenmek zorundasın, Vincent.
For now, you've got to trust me, son.
Şimdilik, bana güvenmek zorundasın, evlat.
You've got to trust me, Sarah. I can make you feel better.
Bana güvenirsen, Sarah, seni iyileştirebilirim.
I know it sounds strange, but please, baby, you've got to trust me on this.
Tuhaf geldiğini biliyorum, ama lütfen, bebeğim, bu konuda bana güvenmelisin.
Trust me, you've got nothing to worry about.
Güven bana. Endişelenecek hiçbir şey yok.
But you've got to tell her that she can trust me.
Fakat ona, bana güvenebileceğini söylemelisin.
Just trust me Brian, I know exactly what to do. You've got to be aggressive.
Sadece güven bana, Brian Ne yapacağımı iyi biliyorum.
Look, I've got an idea, but you're going to have to trust me.
Bak, bir fikrim var, ama bana güvenmen gerekecek.
You've just got to trust me.
Bana güvenmek zorundasın.
Much as I'd love to party with you and Pia, and trust me, I got more than enough for both of you, that's going to be an awfully pricey cab ride.
Her ne kadar parti yapmak istesem de ve inan bana, ikinize de yeterim buraya taksiyle gelmek biraz pahalıya patlar.
You've got to trust me, Marie.
Bana güvenmeliydin, Marie.
You've got to trust me on this.
Bana güvenmelisin.
You've got to trust me on this. He is messing with us.
Kardeşim görmüyor musun, seninle dalga geçiyor?