You ask a lot of questions Çeviri Türkçe
159 parallel translation
And Gosh, You Ask A Lot Of Questions.
Tanrım, ne çok soru soruyorsun.
- You ask a lot of questions.
- Sen de çok soru soruyorsun.
- You ask a lot of questions.
- Çok soru soruyorsun.
You ask a lot of questions.
Bir sürü soru sorarsınız.
Boy, you ask a lot of questions.
Çocuklar çok soru soruyorsunuz.
- You ask a lot of questions, Raymond.
- Çok soru soruyorsun Raymond.
- You ask a lot of questions.
Çok soru soruyorsun.
You ask a lot of questions.
Çok fazla soru soruyorsunuz.
You ask a lot of questions.
Çok soru soruyorsun.
You ask a lot of questions for a prospective.
Yeni birine göre, fazla soru soruyorsun.
You don't talk much, but you ask a lot of questions.
Çok fazla konuşmuyorsun ama çok fazla soru soruyorsun.
Jimmmy's not the kinda guy you ask a lot of questions.
Jimmy gibilerine fazla soru sormamak gerekir.
You ask a lot of questions, mister.
Çok fazla soru soruyorsun bayım.
- You ask a lot of questions, mister.
Çok fazla soru soruyorsunuz bayım.
You ask a lot of questions.
çok soru soruyorsun.
You ask a lot of questions, don't you?
Gereğinden fazla soru sormuyor musun?
- You ask a lot of questions.
- Ne çok soru soruyorsun sen...
You ask a lot of questions, don't you?
Çok soru soruyorsunuz. - Anlamadım?
You know, for a guy getting rubbed down by a hot nurse, you ask a lot of questions.
Hemşire tarafından, masaj yapılan birine göre, - çok fazla soru soruyorsun.
You ask a lot of questions for somebody who's supposed to be in charge.
Buradan sorumlu olmanıza rağmen çok soru soruyorsunuz.
I afraid I've go to ask you a lot of questions.
Korkarım ki sana bir dolu soru sormam gerekecek.
What'd they do, ask you a lot of questions?
İçeride neler oldu? Çok soru soruyorlar mı?
You just wanted to ask me a lot of questions.
Sadece bana bir sürü soru sormak istedin.
You don't mind being ask a lot of personal questions?
Bir sürü kişisel soru sorulacak olması hiç canını sıkmıyor mu?
You understand I have to ask a lot of questions.
Pek çok soru sormam gerektiğini anlıyorsunuzdur.
They'll ask you a lot of questions, but they don't know a thing.
Sana bir sürü soru soracaklar, fakat birşey bilmiyorlar.
Well, if you say no I have a lot of questions to ask, you may be sitting in that chair for a couple of days.
Hayır derseniz soracak çok sorum var. Birkaç gün boyunca o sandalyede oturmak zorunda kalırsınız.
Oh, good, good. I've got a lot of questions to ask you.
Size sormak istediğim bir sürü şey var çünkü.
And I am sure that Brian has a lot of questions... he'd be delighted to ask you at breakfast.
Hem eminim Brian'ın kahvaltıda... size sormak isteyeceği bir sürü soru vardır.
You ask a lot of questions!
Çok soru soruyorsun!
You never used to ask a lot of questions.
Hiç çok soru sormazdın.
You gonna ask a lot of questions I can't answer?
Cevap veremeyeceğim bir sürü soru mu soracaksın?
We're a pair of really nice guys... ... who are here to ask you a lot of bad questions.
Biz iyi adamlarız ama kötü sorular soracağız.
I don't want to ask you a lot of pushy questions... because I want you to like me.
.. sana çok fazla zorlayıcı soru sormamak.. .. çünkü senin benden hoşlanmanı istiyorum.
So it'll be easier for us if you don't ask a lot of questions.
Bu yüzden, eğer fazla soru sormazsan bu, bizim için kolay olur.
He's gonna ask you a lot of questions.
Sana bir sürü soru soracak.
You see, they ask a lot of dumb questions about what it's like being a black policeman.
Siyahi bir polissen, bir sürü aptal soruya maruz kalıyorsun.
You ask a lot of questions, huh?
Bu arada çok soru soruyorsun.
I still have a lot of questions to ask you about your past.
Geçmişinle ilgili hala sormak istediğim pek çok soru var.
You sure do ask a lot of questions yourself.
Kendi kendine çok soru soruyorsun.
A lot of people are going to ask you questions today.
Bugün size birçok insan sorular soracak.
For a tutti fluti player... you sure do ask a lot of questions.
Flüt çalıcısına göre... çok fazla soru soruyorsun.
I know you've got a lot of questions, and I also know I don't want to lose you, so ask me anything you want.
Biliyorum, bir çok sorun var, ve biliyorum ki seni kaybetmek de istemiyorum, O zaman istediğin her şeyi sor.
The guy's gonna ask you a lot of questions.
Adam sana bir sürü soru soracaktır.
You sure do ask a lot of questions.
- Çok soru sorduğun kesin.
You don't ask a lot of personal questions, and you're very hard to get to know.
Ve seni anlamak oldukça zor.
You don't ask a lot of personal questions.
Pek fazla kişisel soru sormuyorsun.
Because you ask a hell of a lot of questions, my man.
Çünkü çok fazla soru soruyorsun, dostum.
You-You have a lot of questions to ask me?
- Demek bana soracak bir sürü sorun var. - Evet.
It's probably best you don't ask a whole lot of questions.
Belki de çok fazla soru sormaman daha doğru olur.
So there's gonna be lots of activity and a lot of patients, so if you guys have any questions at all, just ask, okay?
Yani bir sürü is ve hasta olacak, ve herhangibir sorunuz olursa, sorun, tamam mi?