English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You can't die

You can't die Çeviri Türkçe

968 parallel translation
You can't die.
Ölemezsin.
You can't let me die like this!
Bu ţekilde ölmeme izin veremezsin!
You can't die once, and then come alive and go away again.
Bir kez daha, ölüp, canlanıp tekrar gidemezsin.
No, I can't let you die!
Hayır. Ölmene göz yumamam!
If you can shout that loud you won't die yet. But, Sanshiro...
Kısa sürede ölmezsin fakat Saam...
Give me one. I'll pay you when I can, only just don't let me die here.
Gücüm yetince sana öderim, sadece burada ölmeme izin verme yeter.
You can't just let him die like this.
Bu şekilde ölmesine göz yumamazsın!
Fan you-you-you can't die.
Fan ölemezsin. Fan, ölmemelisin!
You can't die on me!
Hayır! Sakın öleyim deme!
You can't even die decently.
Asla adam gibi ölemeyeceksin.
When you can't run, it's time to die
Koşamazsanız, işiniz bitti demektir.
Can't you have some pity for me and let me die alone?
Bana biraz merhamet edin de bir başıma öleyim.
I can't die, with you around
Sen buralardayken ölmeyeceğim.
If you can't live, you can't die.
Yaşamıyorsan, ölmezsin de.
If you can't work anymore, you might as well die.
Artık çalışamıyorsan, belki ölmek en iyisi.
Your father doesn't want you to die for him.
Baban onun için canını vermeni istemiyor.
Timmy, you can't die now!
Timmy, şimdi ölemezsin!
You can't die now.
Şimdi ölemezsin.
You can't send someone off to die on evidence like that.
Bunun gibi bir delille bir insanı ölüme yollayamazsın.
Can't you at least let me die in peace?
En azından huzur içinde ölmeme izin ver.
Don't you guys understand that by keeping your mouths shut... looking at me like I'm an enemy... you can only fall down like that guy did this morning and die?
Ağızlarınızı kapalı tutarak, bana bir düşmanmışım gibi bakarak, bu sabah ölen adam gibi sizin de bir gün düşeceğiniz hiç aklınıza gelmiyor mu?
You can't even die like a man!
Adam gibi ölmeyi bile beceremiyorsun!
I bet you can't wait to die, so you can rest forever.
Meraktan çatlamazsan da ölürsün eminim.
How can I be sure that you didn't go off and leave him to die alone on the ridge?
Onunla kaldığınızdan nasıl emin olabiliriz? Çekip gitmediğinizden ve yamaçta onu tek başına ölüme terketmediğinize nasıl emin olabilirim?
At the front even you can die. A gun doesn't distinguish the intelligent from the idiot.
Kurşun adres sormaz, akıllı aptal ayırmaz.
Why can't you die?
Niçin ölemiyorsun?
You can't eat a meal and then go swimming. You'd die.
Yemek yer yemez üstüne yüzmeye kalkarsan, ölürsün.
You can't make me die again!
Beni tekrar öldüremezsiniz!
You can't die over a word.
Bir kelime yüzünden ölemezsin.
I can't just let you die.
Öldürsen de gidemem.
Don't like anything so much you can't see it die.
Hiç bir şeyi ölmesini görmeye dayanamayacak kadar sevme.
Unless I die, I won't let you leave me behind You're the boss here To come along, how can you give up all this?
ölmediğim sürece, seni asla yalnız bırakmam sen burda yaşıyorsun herşeyini nasıl bırakırsın?
I can't leave them behind even if I have to die You... Forget me, and go home
ama... unut beni, evine git
" Can't you die soon?
" Hemen ölemez misin?
Can't you die? "
Ölemez misin? "
You can't let him die!
Ölmesine izin veremezsin!
No, you can't die!
Hayır, sen ölemezsin!
And if you don't, I can always shoot myself and die famous.
Eğer istemiyorsan, kendimi vurabilirim ve ünlü biri olarak ölebilirim.
You can't go if you die.
Ölürsen gidemezsin ki.
If you can shake your family and don't die, you'll have one hell of a time.
Ölmezseniz, çok iyi vakit geçirirsiniz.
Although you're a stranger to me, I can't just watch you die.
Benim için bir yabancı olsan da öylece ölmeni seyredemem.
I never meant to tell you this, but I can't let her die for me.
Bunu sana asla anlatmamam gerekiyordu. Ama benim için ölmesine izin veremem.
As your wife, I can't watch you die.
Karın olarak göz göre göre ölmene seyirci kalamam.
You can't let her die through ignorance.
Cahillik yüzünden ölmesine müsade edemezsiniz.
Can you be sure he'd die if you don't?
Bunu yapmasanız, öleceğinden emin misiniz?
Stay in your seat You can't die They're going to kill him!
yerinde dur ölmemeli onu öldürecekler!
I know I can't fool you. But I know I will die this time. You're so young, you have a future.
ne kadar zor olacağı umrumda değil seni kandıramayacağımı biliyorum ama beni idam edecekler sen ise daha gençsin, uzun bir hayatın var neden kendini harcıyorsun?
I intended to pass this album to you the day I die, in case I can't find the murderer So that you'll understand everything then
Bu albümü öldüğüm gün sana vermeyi planlıyordum böylece katili bulabilecek... ve herşeyi daha iyi anlayabilecektin!
You can't leave horses to die like that.
Atları acı içinde bırakamazsın.
I can't let you die
Ölmene izin veremem.
You can't die for this girl?
Bu kız için ölecek misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]