You can't make me Çeviri Türkçe
1,043 parallel translation
You can swallow up a lot of folks and make'em like it, but you ain't swallowing'me!
Birçoğunu yok edip kendine benzetebilirsin ama beni yok edemezsin!
You don't imagine what the Diplomacy can make. It gives me creeps!
Diplomasi nelere kadirdir, düşündükçe tüylerim ürperiyor!
You can't make fun of me.
Benimle alay edemezsin.
And you can't make me understand it, Philip.
Ve sen de bana anlatamazsın, Philip.
You can't make me go.
Beni zorla götüremezsiniz.
You just can't make up your mind about me, can you?
Hakkımda karar veremiyorsun, öyle değil mi?
If I can ´ t make you love me.
Sanki, kendimi sana sevdirmeyi beceremiyorum.
You're dying to make love with me because you can't find anyone who'd come under your sheets.
Benimle sevişmek için can atıyorsun, çünkü yatacak kimseyi bulamıyorsun.
Don't you understand that you make me feel like a Presbyterian... when you can't, for just a minute or two, forget that you're a Jew?
Bana kendini sürekli bir Presbiteryen gibi hisettirdiğini ve bir Yahudi olduğunu bir an unutmadığını anlamıyor musun?
Don't think you can make fun of me, you beat-up old fools!
Benim geri kaldığımı çıtlatmak istiyorsan, hemen söyleyeyim, sen de moruk cacığın tekisin.
But you gotta help me a bit, cos I can't put on that this is all as bad as you make it.
Ancak bana biraz yardım etmelisin, çünkü yaptığını tek başıma düzeltemem.
You can't make me die again!
Beni tekrar öldüremezsiniz!
I don't have to take a nap and you can't make me!
Şekerleme yapmak zorunda değilim, ve sen de bunu yaptıramazsın!
I won't, and you can't make me.
Vermeyeceğim, beni buna zorlayamazsın.
I just wanted you to know that if you don't make your million, you can always come back and work for me.
Şunu bilmeni isterim, eğer milyoner olamazsan, gelip benimle çalışabilirsin.
No, if I recommend you, you can't make me look bad!
Hayır, hayır. Seni önerirsem beni aptal yerine koyamazsın!
You can't make it with me.
Ben varken başaramazsın.
You can't make me draw on you.
Sana saldırmamı sağlayamazsın.
You mean to tell me you work at something you can't make a living off so you gotta take a job to make enough money to go on working at work you can't live on?
Ekmek parası kazanamadığın bir iş yaptığını söylüyorsun. Bu yüzden yeteri kadar para kazanıp para kazanmadığın işi yapmak için başka bir iş bulmak zorundasın.
Oh, Victor. I can't let you make love to me with a person in the closet.
Victor, dolabın içinde bir insan varken sevişemem.
Relax, Hatcher, you can't make me angry tonight.
Sakinleş, Hatcher. Beni bu gece kızdıramazsın.
- You can't make me want it, Mr. Quiller.
- İstememi sağlayamazsın bay Quiller.
I know you don't particularly like me, Mr. Mitchell, but since I am assigned here, can we make the best of it?
Benden hoşlanmadığınızı farkındayım ama iyi vakit geçirmeye bakalım mı?
You can't tell me when or where I'm out of line or make me live by your rules.
Ne zaman çizgiyi aştığımı söyleyemezsin. Veya bana kurallarını dayatamazsın.
I ain't going no place but where I want, and you can't make me.
Hiç bir yere gitmek istemiyorum ve bunun için beni zorlayamazsın.
You might make me forget her or not see her again, but you can't take her from my heart.
Onu bana unutturabilirsin bir daha asla görmeyebilirim, ama onu kalbimden atamazsın.
Johan, you can't make me run away, however much you try.
Johan, ne kadar denersen dene beni kaçıramazsın.
You can't make me talk, because I don't know anything.
Beni konuşturamazsınız, çünkü bir şey bilmiyorum.
You can't make it, wait here for me
Sen burada kal, Ben tek başıma gideceğim!
There's something about you that fascinates me, puts me in a turmoil, and I can't make out what it is.
Sizde, doğasını anlamayı başaramadığım beni büyüleyen ve alt üst eden bir şey var.
If Bernice isn't aware enough to make the move that's right for her... and if you can't call on your resources to resist me... then responsibility rests not with me... not with you, Kathy, not with Bernice, but with Phil.
Bernice kendi için doğru kararı veremeyecek durumdaysa sen de bana karşı koyamayacaksan bu kararı vermek ne sana ne bana ne de Bernice ait ama Phil'e ait.
I can't stop unless somebody like you can make me.
Bırakamam. Sizin gibi biri bıraktırmazsa.
Don't tell me you can't make speeches.
Konuşma yapamam deme bana.
And, to make it better for me and he can't understand why I didn't play, you know saying, "Why aren't you playing the game?"
Bana daha iyi bir yaşam sunabilmek için, ama o anlayamadı... şöyle dedi, "neden vazgeçiyorsun?"
You can't make any connection between me and a man I never saw.
Daha önce hiç görmediğim biri ile ilgili beni suçlayamazsın.
You see, the fellows over at our lab, they tell me that you can make all sorts of trigger devices that don't use any powder.
- Bizim laboratuvardaki çocuklar bana... barut kullanmadan, kimyasal yollarla da ateşleyici yapılabileceğini söylediler.
You can't make up your mind on third down, you call me on the field phone.
Şunu da anla, üçüncü yarıda aklını başına toplamazsan, beni saha telefonundan ara.
I can't make you go with me...
Benimle gelmeniz için sizi zorlayamam.
Can't you ever make things easy for me?
Hep zorluk mu çıkartacaksın?
That's why you can't make up your mind about your kid... your job, Monterey, or me.
O yüzden, çocuğun, işin, Monterey ya da benim hakkımda... karar veremiyorsun.
I can't make her talk to me but she'll tell you the truth.
Onu zorla konuşturmam ama sana doğruyu söyleyecektir.
Some others I didn't kill myself, but I had it done... like I can have it done for you, if you don't make a deal with me.
Birkaç tanesini kendim öldürmeyip, başkasına yaptırdım. Benimle anlaşmazsan, seni de yaptırabileceğim gibi.
Listen, I have a few questions to ask you, Julie first : why can't we make love any more next, why don't you ever kiss me?
Dinle, sana birkaç sorum var, Julie birincisi, biz neden artık seks yapamıyoruz sonra, neden hiç öpüşmüyorsun benimle?
You can't make me shut up. You have no right.
sen beni susturamazsın, buna hakkın yok
We're starting over and you can't make me shut up.
Bir çılgınlığa daha izin vermem.
Don't think you can fool me - I know every trick in the book, like the pig's blood in the bladder to make it look as if you're dead.
Sakın beni kandırmaya çalışmayın, ben bütün hileleri bilirim ölü taklidi yapmak için mesaneye domuz kanı bulaştırmak gibi.
I can't make it on what you paying me.
Yetmiyor. 2 çocuğum var.
Man, if you can't make cookies in 62 tries, leave me out, man.
Eğer 62 kez uğraşıp bir kurabiye yapamadıysanız ben almamayayım arkadaş.
- No, you can't convince me. You'll make a sabotage to the exam, not?
- Sıraların üstünde başka bir şey kalmasın.
You and the old man can't make it alone... so you need me.
Sen ve ihtiyar yalnız yapamazsınız bu yüzden bana ihtiyacın var.
You can't... you can't make me believe it.
Buna... buna inanmamı isteyemezsin.
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't help me 85
you can't understand 78