You can do that Çeviri Türkçe
16,872 parallel translation
You can do that?
Bunu yapabilir misiniz?
Well, you can do that.
- Öyle yap işte.
You know, there are people you can hire to do that for you.
Bunu yapmaları için işe alabileceğin insanlar var.
Now you can go back to your desk and let her sign on and do the job that the taxpayer pays you for.
Şimdi masanıza dönüp onu çağıran düğmeye basabilirsiniz sonra da vergi ödeyenlerin parasıyla aldığınız maaşı hak edersiniz.
Why can't you do that at my house?
Bunu neden evimde yapamıyorsunuz?
Can you do something about that?
Bu konuda bir şey yapabilir misin?
Um... well, you can... you can... make sure you do your chores and... and fold your own laundry, and that would help a lot, and, um...
Şey... Günlük işlerinizi yaptığınızdan ve kendi çamaşırlarınızı katlayacağınızdan emin olun, bunun çok yardımı olacaktır ve sanırım birbirinizden ayrılmayın.
You're gonna want to do everything you can to get to Mike and express your support, but I am telling you, that is a bad idea.
Mike'a ulaşmak ve ona desteğini göstermek için... yapabileceğin her şeyi yapmak istiyorsun, ama sana söylüyorum, bu kötü bir fikir.
Well, I can tell you right now, he can't do anything for two weeks, but after that, there's nothing we can do to stop him.
Sana hemen şimdi söyleyebilirim, iki hafta içinde hiç bir şey yapamaz, ama ondan sonra onu durduramayız.
Well, then, the least you can do is find the time to speak with my attorney before that ruling comes down.
Peki en azından vaktini ayırıp o karar gelmeden önce... -... avukatımla konuşabilirsin.
I can't do that. You just said that you would do anything for me.
- Az önce benim için her şeyi yapacağını söyledin.
On the contrary, I can guarantee it, but I cannot do that if you run away.
Karşıyım ama sana garanti ederim çekip gitmek istersen engel olmam.
I wanna do whatever I can to make you feel better, and somehow I don't think that sex is it.
Seni iyi hissettirmek için elimden gelen her şeyi yapmak isterim ama bence çözüm seks değil.
You just let me know if there's anything that I can do.
Yapabileceğim bir şey varsa söyle.
I know very little about anything, but what I do know is that if you can live your life without an audience... you should do it.
Hiçbir konuda fazla bilgim yoktur, ama bildiğim bir şey varsa o da, hayatınızı seyircisiz yaşayabiliyorsanız öyle yapın. Şimdi içinizden şöyle geçiyordur...
What you can do is tell our family that we're all meeting after breakfast, out by the garden.
Sen ailemize git, kahvaltıdan sonra bahçenin orada buluşacağımızı söyle.
You can't do that.
Bunu yapamazsın.
I might... You can't do that.
Bunu yapamazsın.
But, you know, it's weird how through all of that you can do this one thing that people think defines what you're about.
Garip olansa bunu başardığında insanlar seni tanımadığını düşünür.
Can you do that?
Yapabilir misin bunu?
Do what you can with that, see where it gets you.
Bununla yapabilir misin ki? Bak ne haldeyiz.
I can't do that, and it is horrible that you would ask me to.
Bunu yapamam. Ayrıca benden bunu istemen çok kötü.
You can't ask me to do that.
- Bunu benden isteyemezsin.
Nothing you can do will change that.
Yapacağın hiçbir şey bunu değiştirmeyecek.
I might be able to fly a plane, but how do you know that I can land this exact one?
Uçak kullanabiliyor olabilirim ama düzgünce indirebileceğimi nereden biliyorsun?
Think you can do something about that?
Bir şeyler yapabilir misiniz?
Okay, well, I think the first step would be to lure them out of hiding, if you can even do that.
O zaman yapılacak ilk iş yapabilirsen tabi, onları saklandıkları yerden çıkarmak.
You're not gonna get a chance to do that because that whole immunity deal, That's just a trap to get you onto American soil so you can be prosecuted for... I don't know... a dozen different federal laws that you've broken.
Buna şansın olmayacak çünkü tüm bu dokunulmazlık işi sizi Amerikan topraklarına getirip bir düzine federal suçtan yakalanmanız için bir dümen.
That's one thing you can do, at least.
En azından o konuda başarılısın.
And there's something I need you to do... that only you can do.
Ve yapmanı istediğim bir şey var sadece senin yapabileceğin bir şey.
You do know that nothing can come of this, mm?
Bunun bir yere varmayacağını sen de biliyorsun.
You do know that nothing can come of this?
Bundan hiçbir şey çıkamayacağının farkında mısın?
-... can actually help you do that.
... Brightborn bunu yapmanıza olanak sağlar.
And why do you think my contact can help with that?
Benim bağlantımın bu konuda yardımcı olabileceğini nereden çıkardın?
Look, I just need to know that you can do this, alright?
Sadece bunu yapabileceğini bilmeliyim tamam mı?
That's pretty much all you can do about that.
Çünkü tek yapabileceğin bu.
Can you do that somewhere else?
Şu işi başka yerde yapamaz mısın?
Ugh, Axl. Can't you do that somewhere else?
Bunu başka bir yerde yapamaz mısın?
Can you do that?
Bunu yapabilir misin?
I don't think that there's anything you can do.
Yapabileceğiniz herhangi bir şey olduğunu sanmıyorum.
Come on, you can do better than that.
Hadi, daha iyisini yapabilirsin.
- If you're a good boy, we can do that weird French thing you saw in that Internet video.
Uslu bir çocuk olursan internetteki videoda gördüğün o tuhaf Fransız şeyini yapabiliriz.
You should do all the things with him that I can't do.
Benim yapamadığım her şeyi onunla yapmalısın.
How... How can you do that?
Nasıl yapacaksın?
I think you can hire other engineers to do that fucking mole monkey work.
Sanırım o sikik köstebek işini yaptırmak için başka mühendisleri işe alabilirsin.
Can you do that, Ash?
Yapabilir misin Ash?
And you're gonna do everything you can to fill that hole, with friends, and your career, and meaningless sex, but the hole doesn't get filled.
O gediği doldurmak için elinden geleni yapacaksın. Arkadaşlarınla, kariyerinle, anlamsız sevişmelerle. Ama gedik asla dolmayacak.
Do you think Travis can survive losing that hope?
Travis bu umudu kaybederse yaşayabilir mi sence?
Can you do that?
Lütfen yapar mısın bunu?
You do realize that once Troll Trace is online, anybody can use it on anyone, right?
Troll Takibi çevrimiçi olduğunda, herkesin herkesi bununla takip edebileceğini farkındasın, değil mi?
And what do you do, Ralph, that you can just hop on a plane to Cairo?
Atlayıp Kahire'ye gidebildiğine göre sen ne iş yapıyorsun Ralph?
you can do it 1412
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can 2818
you can't beat me 46
you can't 4106
you can't be serious 595
you can't miss it 64
you can't kill me 112
you can talk to me 162
you can't fool me 70
you can't go wrong 20
you can't beat that 16
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't leave me here 50
you can't be here 274
you can't make me 84
you can't help me 85
you can't understand 78
you can't do it 187
you can trust me 449
you can't stop me 130
you can't have it 85
you can't leave me here 50
you can't be here 274