You don't think i know that Çeviri Türkçe
1,876 parallel translation
I don't think that you do know what you're doing.
Ne yaptığını bildiğini hiç sanmıyorum.
You know, I've always been looking for stability and I think I've finally found it now, and I don't want to screw that up.
Hep sakin bir hayat istedim ve sonunda bulduğumu düşünüyorum. Bunu mahvetmek niyetinde değilim.
I don't know. Do you think that's even possible?
Bunun mümkün olduğunu düşünüyorum?
You think I don't know that?
Sence bunu bilmiyor muyum?
So, you know... But yeah, I don't think he felt any great affinity for all that.
Sanmıyorum onun o kadar yakınlık hissettiğini.
You think I don't know that?
Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
Yeah, you think I don't know that?
Evet, bunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
I know you don't believe me, but I really think that somebody drugged me, - and then maybe I fell.
Bana inanmadığını biliyorum ama birinin bana uyuşturucu verdiğini düşünüyorum sonra da düşmüşümdür belki.
Well, I think we both know that you don't want the details of that little incident getting out any more than I do.
Sanırım ikimiz de biliyoruz ki sen de en az benim kadar o olayın detaylarının su yüzüne çıkmasını istemiyorsun.
I don't really think that you know how fucking hard this has been for me.
Gerçekten bunun, benim için ne kadar çok zor olduğunu bildiğini sanmıyorum.
I know you don't think that girls think that, but they do.
Biliyorum kızların öyle yapmadığını düşünüyorsun ama yapıyorlar.
- I don't think you even know that.
- Farkında değilsin ama...
No, you know, I-I don't think that I have the...
Hayır, bilirsiniz, bunu kaldıracak midem
You think I know something about this company That you don't.
Çünkü bu şirket hakkında senin bilmediğin birşeyi bildiğimi düşünüyorsun.
You don't think I know that? She needs to be with people like her.
Kendisi gibi olan insanlara birlikte olması gerek.
Do you think I don't know that?
Bunu bilmediğimi mi sanıyorsun?
You think I don't know why you got so excited that we were gonna be moving in together?
Beraber taşınacağımız belli olduğunda ne kadar sevindiğini bilmediğimi mi sanıyorsun?
All I know is, you don't have any tattoos. You keep rubbing that head like you don't think that hair's gonna grow back.
Bildiğim tek şey, hiç bir dövmenin olmaması ve sanki saçın yeniden çıkacakmış gibi sürekli başını ovman.
- I know that. You think I don't know that?
Bilmediğimi mi sanıyorsun?
You don't think I know that?
Bunu bilmiyor muyum sanki?
I just want you to know That I still don't think city codes- -
Sadece şunu bilmeni istiyorum halen şehir yasalarının gerek...
Oh, well, I don't care what you think, Matthew, because I know that Dr. Kershaw loves me.
Ne düşündüğün umrunda değil Matthew. Çünkü Doktor Kershaw'un da beni sevdiğini biliyorum.
You know, I just don't think that someone who just shot himself up with heroin is likely to, uh, put his boots on.
Bilirsin, kendisine henüz eroin enjekte eden birinin muhtemelen botlarını giyebileceğini düşünmüyorum.
You know, Mike I've tracked you over three states and not a day goes by that I don't think maybe this is the day you'll show up.
Biliyor musun, Mike? Senin izini üç eyalette takip ettim. Senin bu sefer ortaya çıkacağın gün geldi diye düşünmediğim tek bir gün bile olmadı.
You think I don't know that?
Bunu bilmediğimi mi sanıyorsunuz?
I mean, you smell great, but I don't think I should know that about you. Yeah, no, I'm sorry, Dr. t.
Yani, aslında güzel kokuyorsun ama bunun bilmem gereken bir detay olduğunu zannetmiyorum.
We are under quarantine and I think you don't know what that means.
Karantina altındayız ve bence bunun ne demek olduğunu bilmiyorsun.
You don't think I know that?
- Bilmediğimi mi sanıyorsun?
Well, you know I teach the kinder program on Saturday mornings, but I really just don't think that your interpretations...
Biliyorsun, cumartesi sabahları çocuklara eğitim veriyorum ve bence sizin açıklamalarınız...
You know, I'm beginning to think You don't like barkley that much.
Barkley'den çok fazla hazzetmediğini düşünmeye başladım.
I don't think you and Mrs Grant were introduced, were you? Odd that she should know your name.
Bayan Grant ile daha önce tanışmamıştınız ama... garip, yemekte size adıyla hitab etti.
You don't think I know what it's like to wake up With that cold ache in the middle of your belly
Karnımın orta yerinde soğuk bir acıyla uyanmanın nasıl bir şey olduğunu bilmediğimi mi sanıyorsun.
- You know not that I wanna wade into the salty ocean of amour that is Lois and Clark but if you two are playing Mr. and Mrs. Smith now don't you think there might be a trust issue?
Lois ve Clark'ın o derin denizine girmek istemiyorum ama siz şuan Bay ve Bayan Smith oynuyorsanız biraz güven gerekmez mi?
So I know that you don't think That this is going to work out between us.
Aramızdaki ilişkinin yürümeyeceğini düşündüğünü biliyorum.
You know, I don't think I'm gonna be able to swing it, but Kelly might be free that weekend.
Gelebileceğimi zannetmiyorum. Ama Kelly bu haftasonu boş olabilir.
You think that I don't know that?
- Bunları bilmiyor muyum sanıyorsun?
Oh, actually, I don't think that's a thing People know about you.
Aslında bunun insanların senin hakkında bildiği bir şey olduğunu sanmıyorum.
I don't know, don't you think it's kind of weird that he's in kindergarten and he's still hanging around kids our age?
Hâlâ anaokuluna gidiyor olması ve hâlâ bizim yaşıtlarımızla takılması sence de biraz garip değil mi?
All right, Peter, I don't know what this is about, but you're my best friend and I'd like to think that you do the same for me.
Pekala Peter, Konuyu tam bilmiyorum ama sen benim en iyi dostumsun ve aynı şeyi sen de benim için yapardın.
You think I don't know that?
Bilmediğimi mi sanıyorsun?
I just don't think God speaks through you. But I believe that you know something about what happened.
Tanrı'nın senin vasıtanla konuşacağına inanmam ama olanlarla ilgili bir şeyler bildiğini sanıyorum.
Yeah, um, I don't think that's a good idea, you know.
Bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
All right, now if you don't think that is the case let me know and I will pull out of this parking lot right now.
Tamam, şimdi böyle olmadığını düşünüyorsan söyle bana ben de otoparktan çıkayım.
Lemon, I know you're hurt, and I know that look, But don't even think about revenge.
Lemon, incindiğini biliyorum ve o bakışı da biliyorum, ama intikam almayı aklından bile geçirme.
I don't know what you think that's supposed to mean.
Bunun ne anlama geldiğini düşündüğünüzü bilmiyorum.
Don't you think I know that?
- Ben farkında değil miyim sence?
You know, I don't think it's gonna be that bad.
Evet, bence... Bence o kadar da kötü bir şey olmayacak.
You think I don't know that?
Bunu bilmiyorum mu sanıyorsun?
So you are being lied to, right? You don't think I know that?
Kandırılıyorsun, değilmi?
What, you don't think I already know that?
Ne, zaten farkına varmadım mı sanıyorsun?
You know, look, we love each other, we're financially stable and honestly, I don't think it would change our lifestyle all that much.
Birbirimizi seviyoruz maddi olarak sağlam bir gelirimiz var ve açıkçası bebeğin hayat tarzımızı o kadar da değiştireceğine inanmıyorum.