English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You don't think that

You don't think that Çeviri Türkçe

10,774 parallel translation
You don't think that that happens, but it does.
Bunun başıma geleceğini sanmazdım ama geldi.
You can try, but I don't think that'll go anywhere.
Deneyebilirsin ama bir işe yaracağını sanmıyorum.
Mm. Don't you think that sounds a little childish?
Bu biraz çocukça olmaz mı?
We don't think Riggs and Owen's mom... - You don't think that's the thing? - No.
Sence Riggs'le Owen'ın annesi düşündüğüm şey olamaz değil mi?
Hold on, wait, you don't think I had anything to do with that, do you?
Durun biraz, benimle bir ilgisi olduğunu mu düşünüyorsunuz?
- That applies to your dating life, too, - don't you think?
İlişki hayatın için de geçerli, öyle değil mi?
You just, you don't think there's like any reason that I shouldn't?
Çıkmamam için bir sebep düşünemiyor musun?
I been trying to think of the right thing to tell you to make you feel better, but I know it don't work that way, so, here's the thing.
Daha iyi hissetmen için sana söylenecek en doğru şeyi düşünüyordum ama biliyorum ki bu şekilde işe yaramayacak.
Well, don't you think you should have told me about that?
Peki bana söylemeyi düşünüyor muydun?
But, um, one piece of advice that I can give you that I think we would all agree with is that if you feel uncomfortable having done it, check your white privilege, and don't do it again.
Fakat sana bir tavsiye verebilirim. Bir konuda hemfikir olacağımızı düşünüyorum. Yaptığın bir şey yüzünden rahatsızsan beyaz olduğun için kullandığın avantajları gözden geçir ve bir daha yapma.
You don't think that will be awkward?
Tuhaf kaçmaz mı?
What? You don't think that I can do it?
Başaramayacağımı mı düşünüyorsun yani?
If you don't agree with my decision, if you think I'm doing the wrong thing... I'll just have to find a way to live with that.
Kararıma katılmıyorsan, yanlış yaptığımı düşünüyorsan bununla yaşamanın bir yolunu bulmam gerekir.
And if you believe that, don't you think that the software could override the safety features?
- Peki, eğer buna inanıyorsanız,... yazılımın güvenlik özelliklerini çiğneyebileceğini de düşünmüyor musunuz?
I think that's just'cause you don't like me.
Sadece benim gibi olmadığını düşünüyordum.
I don't think you're aware of that.
Bilmiyordunuz galiba.
You don't think I know that?
Bilmiyor muyum sizce?
Whew! That is pretty good work by Biff, don't you think?
Bu Biff'in çıkardığı oldukça iyi bir işti, sence de öyle değil mi?
You don't think that I...
Bunu benim yaptığımı...
Yes, but I don't think you would want the court to be aware that you are using personal bias - to penalize my client. - Really?
Evet, ama sizin müvekkilimi cezalandırmak için, kişisel ön yargınızı kullandığınızdan, mahkemenin haberdar olmasını isteyebileceğinizi sanmıyorum.
But when you fantasize about something that much, I don't think it makes a difference.
Ama bir şeylerin hayalini bu kadar kurduğun zaman,... bunun pek fark yaratacağını sanmıyorum.
If you want to be very rigid and say the protocol is the protocol and you can never deviate from this whatsoever, I don't think most people believe that's how life operates.
Kurallar konusunda çok katı olursanız ve "Protokol, protokoldür, asla dışına çıkmam" derseniz sanırım çoğu kişi de gerçek hayatta işlerin böyle yürüdüğünü düşünmüyordur.
I don't know if you want to call it a victory, but I think it's important that the jury be a fair jury, and I think this is a way to ensure that.
Bunu bir zafer olarak değerlendirmek ne kadar doğru olur bilmiyorum ancak jürinin adil bir jüri olmasının önemli olduğunu düşünüyorum ve bunun da bunu sağlamak için iyi bir yol olduğuna inanıyorum.
Now, I don't want you to think that I'm some sort of schmuck who doesn't have any friends.
Beni hiç arkadaşı olmayan tuhafın teki olarak düşünmeni istemiyorum.
- Doug. Don't you think it's a bit strange that you use Bic razors and Mitchum deodorant, and your best man's name is Bic Mitchum?
Sağdıcının isminin Bic Mitchum olması ve Bic tıraş bıçağı ile Mitchum deodorantını kullanman sence de biraz garip değil mi?
You don't think I want that?
Sence ben istemiyor muyum?
You don't think I want to be a Delta Air Line pilot or the CFO of Lubriderm or whatever the hell else I made up, instead of being some guy that works out of a renovated fucking closet?
Dolaptan bozma bir odada çalışan biri olmaktansa, Delta Air Lines'da pilot veya Lubriderm'de müdür ya da aklıma ne gelirse işte o olmak istemez miydim sence?
It's great that you calmed everybody down, but, um, I don't think this is a prank.
Herkesi sakinleştirmen güzeldi ama bunun bir şaka olduğunu sanmıyorum.
You don't think I know that?
Bilmediğimi mi sanıyorsun?
And what's upsetting about that is I don't think you know that that's wrong.
Üzücü olan şey de bunu yanlış olduğunu bildiğini sanmıyorum.
Look, sir, I don't think... I don't know if this is the exact subject matter that you're looking for, but I think that this really showcases my abilities to recognize what's unique about an individual and how to foreground that for the marketplace.
Efendim haddimi aşıyor muyum bilmiyorum, aradığınız tam olarak böyle bir şey mi emin değilim ama bir saniye bakarsanız yaptıklarımın piyasada ne kadar eşsiz ve profesyonelce olduğunu görürsünüz.
I think that Jillian should be thanking me, don't you?
Sanırım Jillian'ın bana teşekkür etmesi gerekiyor, ne dersin?
So that people don't think you're weird.
Bu yüzden, insanlar garip olduğunu düşünmüyor.
Don't think for one second that I'm going to let you publish that.
Sakın, bunu yayınlamana izin vereceğimi düşünme.
I don't think any television cameras or motion picture cameras have ever gone up there,'cause that's where you live.
Hiçbir televizyon veya kameranın oraya girdiğini sanmıyorum. Zira orası yaşadığınız yer.
You don't think that because I'm out of the package he thinks I'm not pure? God.
Sizce paketimden çıktığım için artık çıtır değil miyimdir?
I don't think that you do.
Anladığınızı sanmıyorum.
I don't think that that means what you want it to mean.
Ben... Ben bunun anlamı olduğunu sanmıyorum Ne demek istediğini.
I just don't know what it is you think that I'm not seeing.
Görmediğimi düşündüğün şeyin ne olduğunu bilmiyorum.
I don't think you understand that I'm guaranteed a phone call.
Anladığınızı sanmıyorum ama telefon hakkı garantim vardır.
But don't you think that you guys would get along a little better if you told him?
Ne dersin, bunu ona söyleseydin aranız daha düzgün olmaz mıydı?
You know, you may think your fucking hot shit around here'cause you're the little handyman and clarelle's favorite and everything, but don't fuckin'forget that outside of this house, you ain't fuckin'shit, you weird little fuck.
Biliyorsun, lanet olası bokunu düşünebilirsin Etrafında, küçük usta sensin diye Ve clarelle'in favorisi ve her şeyi,
Don't you think that she's just perfect?
Sizce de bu kız mükemmel değil mi?
- Do you think I don't know that?
- Bunu bilmediğimi mi düşünüyorsun?
And if you ask him, I don't think he thought that was his finest hour.
Eğer ona sorarsan, en güzel zamanları olduğunu söyleyeceğini sanmıyorum.
Isn't that a bit forward of you, don't you think?
Bu biraz ileride değil mi sanıyorsun?
But I just don't think that it's a good idea for you to go out looking for her.
Ama onu aramaya çıkmanızın iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
You'd think we all get along, but it don't work out that way.
Hepimizin birlikte çalışacağını düşünüyor olabilirsin ama işler bu şekilde yürümüyor.
Don't you think that you and me have other things to discuss, like us?
Sence konuşmamız gereken başka konular yok mu? Mesela "biz" gibi?
Don't tell me you stole Beth's car again. I don't think I'd try that one again.
- Bana ailenin zihinsel olarak yetersiz olduğunu söyledin.
- ♪ Don't pull your love out... ♪ - Whoo! ♪ If you do, then I think that maybe
~ ~ ~ ~ ~ Çalan şarkı ~ ~ ~ ~ ~ Don't Pull Your Love ( Hamilton, Joe Frank Reynolds )

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]