English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Y ] / You don't want to do that

You don't want to do that Çeviri Türkçe

1,155 parallel translation
You just don't want to do this, is that right?
Neyse sanırım bunu yapmak istemiyorsun, değil mi?
- You don't want to do that.
- Bunu yapmak istemezsiniz.
I don't want you to do that.
Bunu yapmanı istemiyorum.
Don't do that, Constable Anderson... Unless you want to watch this woman burn her face off.
Sakın yapma Memur Anderson bu kadının yüzünü yakmasını istemiyorsan.
There's always a door... you do not want to open... or a place you don't wanna go... or a question you don't wanna answer... or one word... that you just don't wanna hear.
Her zaman açmak istemediğiniz bir kapı veya gitmek istemediğiniz bir yer ya da cevaplamak istemediğiniz bir soru veya duymak istemediğiniz bir kelime vardır.
And if we have kids, which you know I want to do, I expect you to give up your job. But if you don't, if you want to keep working, I'd have a big problem with that.
Ve eğer çocuğumuz olursa ki, bunu istediğimi biliyorsun, işi bırakmanı istiyorum, ama eğer bunu yapmazsan, çalışmaya devam edersen, bu benim için çok büyük bir sorun olur.
I mean, how do you talk to somebody about something that they've made perfectly clear they don't want to talk about?
Biriyle, konuşmak istemediğini açıkça belirttiği bir konuda nasıl konuşursun?
- You don't want to do that.
Ne demek bu şimdi?
Okay. the truth is that... sometimes you guys just don't want to do- -
Gerçek şu ki : Bazen isteklerimize uymuyorsun...
I love sex with you but I want to do something that involves, I don't know, standing.
Seninle sekse bayılıyorum. Ama, ne bileyim, ayakta durmayı gerektiren birşey yapmak istiyorum.
Well, if you don't want to do it that way we could always do it by the book.
Yani, bu yolla yapmak istemezsen herzaman için başka bir yöntem kullanabiliriz defterleri.
Trust me, you don't want to do that.
Güven bana, bunu yapmak istemezsin.
You know? You don't want to waste us on that, do you?
Bunun icin bizi harcamak istemezsin, değil mi?
If you don't want to do the job, fair enough! I can accept that!
İşi yapmak istemiyorsan tamam bunu kabul edebilirim.
We don't want you to do that.
Bunu sizden istemiyoruz Geçen hafta burada çalışanların tek tek isimlerini istiyorum.
I don't want you to do anything that you're not ready for.
Hazır olmadığın hiçbir şeyi yapmanı istemiyorum.
We get so used to the lies and deceit. It makes you do things that you don't want to do.
Bu yalanlara ve aldatmalara alışmak istemediği şeyleri yaptırır insana...
I don't think that's something you want to do.
Hiç sanmam.
You don't want to do that.
Bunu istemezsin.
No, it- - l do. lt's- - l don't know.... lt's like there's this person that you want to be for other people to make them happy and to make them proud of you.
Hayır. Seviyorum. Ama bilmiyorum.
There's nothing wrong with my eyes. Now, if you don't mind, I just want to sit here quietly, and have an have a drink of cream. Do you have a problem with that?
İzninizle şimdi sessizce oturup bir fincan krema içeceğim.
- U h, i don't think you want to do that. - It's just a harmless smile.
- U h, i bu yapmak istediğiniz düşünmek gerekmez - sadece zararsız bir gülümseme.
You don't even want to do that safari.
Bu safariyi istemiyorsun bile.
I don't want you to do something that you'II write off as a weak moment tomorrow.
Yarın zayıf bir an olarak silip atacağın bir şey yapıyor olmanı istemiyorum.
You know, I don't want to do this anymore. That's fine.
Bunu daha fazla yapmak istemiyorum.
I don't want you to leave here today thinking that you can't do this... being a...
Bunu yapamayacagini düsünerek buradan ayrilmani istemiyorum. "Biri"... olabilirsin.
Now, on the other hand, if you still are the kind of guy who would do something like that, then I understand you don't want to apologize.
Ama, öte yandan... hala böyle bir şey yapabilecek biriysen... o zaman neden özür dilemek istemediğini anlayabilirim.
- OK. You don't want to do that.
Bunu yapmak istemiyorsun.
The thing is that people expect other people to be nice and take care of things and I don't think that is true, and I don't think that it should be true and I think that the power of Linux is that even if nobody else helps you - - an inch of the way, you still have your own copy of Linux and you still have your own power to do whatever you want...
Linux'un gücü, kimse size yardım etmese bile, elinizde Linux'un bir kopyası olduğu için, kendi kendinize yetecek gücünüz olmasıdır
To answer that, I'd have to tell you more than you want to know... but suffice it to say... if you don't do what I'm suggesting, it's going to take you another 16 years to get this ship home, and there are going to be casualties along the way.
Bu soruna cevaben, bilmek istediğinden daha fazlasını söyleyebilecek durumdayım... ama yeterlice söyleyecek olursam... eğer önerdiğim şeyi yapmazsan, bu gemiyi eve götürebilmek için bir 16 yıl daha harcayacaksın, ve bu uzun yol boyunca, bir sürü kayıplar yaşayacaksın.
You don't have to leave. Of all people, you don't have to do anything that you don't want to do.
Sen, yapmak zorunda değilsin. sen yapmayı istemediğin bir şeyi insanlar istiyor diye yapamazsın.
We don't want that to happen any more than you do.
Biz de sizin gibi bunun olmasını istemiyoruz.
And I don't know where we go from here, but I do know that wherever it is I want it to be with you.
Ve buradan nereye gittiğimizi bilmiyorum... Ama şunu biliyorum ki her neresiyse oraya seninle gitmek istiyorum.
Don't do that. I want you to keep it.
Hayata farklı bakmama neden oldu.
Don't do that. I want you to keep it.
Bunu yapma sende kalmasını istiyorum.
It's not that I don't want you to go off and realize your dreams, Joey because I do, but for the first time I felt like it wasn't me that was holding you back from them.
Gidip hayallerini gerçekleştirmeni istemediğimden değil, Joey. Ama ilk defa olarak seni hayallerinden uzak tutanın ben olamadığımı hissettim.
You know, maybe it's a little rash, but to be perfectly honest if two people do something they both want to do that's completely natural, I don't exactly think that's crazy.
Belki biraz aceleci olabilir ama dürüst olmak gerekirse iki insan yapmak istedikleri bir şeyi yapıyorsa bu çok doğal bir şeydir. Bunun çılgınca olduğunu düşünmüyorum.
- No, I don't want you to have to do that.
Bir saat sonra çıkıyorum. Hayır. Bunu yapmak zorunda kalmanı istemem.
- I don't want you to do that.
Bunu yapmanızı istemiyorum.
Do you understand that we don't want to go to Maryland, either? Hey.
Bizim de Maryland'e gitmek istemediğimizi anlamıyor musunuz?
Mrs. Plummer, we can charge you with obstruction and we don't want to do that.
Sizi adaleti engellemekle suçlayabiliriz ama bunu istemiyoruz.
I don't wanna give my two cents but if you do want my opinion, rest assured it will always be that you're an incredible pain and every time I see your Kewpie-Doll face it just makes me want to pick you up and shake you
Kendi fikrimi belirtmek istemiyorum ama ille de öğrenmek istersen, emin ol benim fikrim hep, senin tam bir bela olduğun olacaktır. Ve ne zaman senin bu şirin süs bebeği suratını görecek olsam, tüm hayatım boyunca boşa harcadığın saatlerim üzerinden dökülünceye kadar seni tutup sarsmak isterim.
You don't really want me to go back there and tell that family to get out, do you?
Hayır, bir hata yok. Bir Klingonu ailesi için odamdan feragat ettim.
- You don't want Lucy to see that tape, do you, Ricky?
Lucy'nin kaseti görmesini istemezsin değil mi Ricky?
YOU DON'T WANT TO DO THAT.
Bunu yapmak istemezsin.
- You don't want to do that.
- Bence bunu yapmayın.
You don't want to do that.
Bunu yapma.
I don't want to upset you until it's absolutely certain that I can upset you. No. Let me do some snooping and then we'll respond swiftly and without mercy.
Seni üzmek istemem ama üzeceği kesin.
I want to make it perfectly clear that even if we wanted to, which we don't, we couldn't force you to do it.
Şunu açıkça söyleyeyim, eğer yapmak istemezseniz... sizi buna zorlayamayız.
- l don't want to do that but let me run a few questions by you so I don't screw up accidentally.
- Bunu istemem ama hata yapmamak için birkaç soru sorayım.
You don't want to do that! Please. Please, honey.
- Onu yapmak istemezsin, lütfen yapma.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]