You got nothing to worry about Çeviri Türkçe
343 parallel translation
Besides, you got nothing to worry about.
Üstelik endişelenecek bir şey yok.
Well, Morgan, you got nothing to worry about.
Morgan, sen hiç merak etme.
You got nothing to worry about, Velma.
Endişelenecek bir şey yok Velma.
- You got nothing to worry about.
- Kaygılanman gereken bir şey yok.
You got nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
You got nothing to worry about.
- Senin için endişelenmeye gerek yok.
You got nothing to worry about.
Endişelenmeni gerektirecek hiçbir şey yok.
In that case, you got nothing to worry about.
O halde korkacağın bir şey yok.
You got nothing to worry about as long as nobody knows you're his wife.
Onun karısı olduğunu kimse bilmediği sürece korkmana gerek yok.
- Then you got nothing to worry about.
- O halde korkmana gerek yok.
- You got nothing to worry about.
- Endişelenecek bir şey yok.
Then you got nothing to worry about.
O zaman kafanı yoracak bir şey yok.
You got nothing to worry about You'll live to be a a hundred,
Kaygılanacak bir şey yok yüz yaşına kadar yaşarsın,
You got nothing to worry about.
Bu konuda endişen olmasın.
We got one of our men in it, so you got nothing to worry about.
- Evet. Arabada bir polis memuru var, o yuzden iciniz rahat olsun.
You got balls, you got nothing to worry about.
Sende cesaret var, hiç merak etme.
You got nothing to worry about.
Endişelenmene gerek yok.
Then you got nothing to worry about.
O zaman endişelenmene gerek yok.
If you're clean, you got nothing to worry about.
Temizsen endişelenmene gerek yok.
You got nothing to worry about.
Hiçbirşey için endişelenme.
You got nothing to worry about.
Dert edecek hiçbir şeyin yok.
Well, David. You got nothing to worry about.
Hiç endişelenmeye gerek yok.
You ain't got nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
- You've got nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
You've got nothing to worry about. Late extra news!
Bu kadar endişelenmene gerek yok.
You've got nothing to worry about, Mr. Wilson.
Endişelenecek bir şey yok Bay Wilson.
Oh, but you've got nothing to worry about.
Ama endişelenecek bir şeyin yok.
You've got nothing to worry about.
- Hiç endişe etme. - Sağ ol.
YOU'VE GOT NOTHING TO WORRY ABOUT.
Korkacak hiç bir şey yok.
You've got nothing to worry about.
Endişelenmeni gerektirecek bir şey yok.
If you didn't bring him in or have any contact with him, then you've got nothing to worry about.
Onu buraya getirmediysen veya onunla temasa geçmediyseniz endişe etmenize gerek yok.
I'm sure you've got nothing to worry about.
Korkacak bir şey olmadığından eminim.
Do you think he's got nothing better to do than worry about you?
Sence, senin için endişelenmekten başka işi yok mudur?
You've got nothing to worry about.
endişelenecek bir şey yok.
Then you've got nothing to worry about. Except your roses, of course.
O zaman endişelenmenizi gerektirecek bir şey yok, gülleriniz hariç tabii.
Now, Wiley, you've got nothing to worry about at all... because, you know, you're gonna be...
Wiley, kaygılanacak hiçbir şey yok. Çünkü, işte yani, sen de köşenin oralarda olacaksın.
You've got nothing to worry about.
Merak edecek bir şey yok.
- You got nothing to worry about.
Endişelenme.
You keep it up just like you did, right now we got nothing to worry about.
Yaptığın gibi devam et, Şimdilik dert edecek birşeyimiz yok.
Sheriff, you've got nothing to worry about.
Şerif, endişelenecek bir şeyin yok.
You've got nothing to worry about, it's a clean wound.
Endişelenecek bir şey yok, temiz bir yara.
You've got nothing to worry about.
Endişeleneceğin hiçbir şey yok.
You've got nothing to worry about here.
- Burası da senin. Burada endişelenecek bir şey olmaz.
You've got nothing to worry about.
Endişelenecek bir şey yok.
You've got nothing to worry about.
Howard, endişelenecek hiçbir şeyin yok.
Well, then you've got nothing to worry about.
O zaman endişe etmene gerek yok.
Why, you got nothing to worry about.
Endişelenecek hiçbir şey yok.
You've got nothing to worry about.
Endişelenmeye gerek yok.
YOU'VE GOT NOTHING TO WORRY ABOUT.
Bu konuda endişelenme.
Come on, now. You've got nothing to worry about.
Sakin olun, endişe etmenize gerek yok.
- You've got nothing to worry about!
- Endişe etmen gereken bir şey yok!