You gotta let it go Çeviri Türkçe
74 parallel translation
You gotta let it go.
Kurtulmak zorundasın.
You gotta let it go. The truth has to come.
Doğruyu söylemelisin.
Seamus, you gotta let it go!
Seamus, olanları geride bırakmalısın.
Listen to this. Ray, you gotta let it go.
- Ray, bırak artık.
you gotta let it go.
- bırakmalısın, hepsini bırak gitsin.
You gotta let it go.
O sadece bir zenci anıydı.
You gotta let it go.
Unut gitsin.
Hating her for these... You gotta let it go.
Bu şeyler yüzünden ondan nefret etmek- - Boşver gitsin.
Sometimes, no matter how bad you want something, you gotta let it go.
Bazen, bir şeyi ne kadar istersen iste, peşini bırakman gerekir.
So you gotta let it go, for her sake.
Yani annenin iyiliği için, bunlara bir son vermelisin.
You gotta let it go.
Kafana takmamalısın.
You gotta let it go, man.
Peşini bırakmalısın dostum.
You gotta let it go.
Bunu kabullenmelisin.
You gotta let it go.
Bırakın artık şu işin peşini.
You gotta let it go.
Boşver gitsin.
You gotta let it go.
Artık suçlu hissetmemelisin.
I'm sure it's very hard to see your ex get married, but, honey, you gotta let it go.
- Eski eşinin evlendiğini görmek eminim zor geliyordur, ama önüne bakmalısın artık. - Dr.
Whatever this is... You gotta let it go.
Her ne olduysa unut gitsin.
You gotta let it go, Kat, you know?
Düşünme artık şunu Kat.
The next thing you know you just gotta let it go!
Sonraki bildiğiniz şey... sadece onun devam etmesine izin verdiğiniz.
You gotta move on. Let it go.
Yenilenmelisin.
Even if you are as happy as you could possibly be... pretty soon you gotta let go of it all... because that's just what happens.
Çok mutlu olsan dahi... bir süre sonra hepsinden bıkacaksın... çünkü hep olan şey bu.
What happened between you and Max is unspeakably intense, but the marriage thing never actually really happened, so you've gotta let go of it.
Max ile yaşadıklarınız ne kadar etkileyici görünürse görünsün, bu evlenme işi aslında hiç gerçekleşmedi. Bu yüzden, artık unut bunu.
Only certain people are allowed in the pantheon of affection- - the Pope, Frank Sinatra, Placido Domingo, and Raymond. You just gotta let it go.
Papa, Frank Sinatra, Placido Domingo ve Raymond.
You gotta let it go!
Bunu böyle kabul etmen lazım!
Let's make that raise a $ 100. I gotta go light, but I assure you I'm good for it.
Ortaya koyamıyorum ama seni temin ederim karşılayabilirim.
You've gotta let it go, Alan!
Peşini bırakmalısın, Alan.
HEY, COULD WE GO TO THE DINER? IF YOU'RE NOT GOING TO SHOW OFF, YOU GOTTA LET ME DO IT FOR YOU.
Sen kimseye söylemeyeceksen, senin yerine bırak da ben söyleyeyim.
Sometimes you just gotta let it go.
Bazen olayları oluruna bırakmalısın.
Boss, you gotta let this go. It ain't gonna work.
Patron bu işin peşini bırakmalıyız, bir işe yaramayacak.
You gotta let it all go. I can't.
- yapamam
Whatever you have to do to let me go, you gotta do it.
Beni unutmak için, ne gerekiyorsa yapacaksın. Bana söz vermeni istiyorum, tamam mı?
At some point you just gotta let it go, right?
Bir noktadan sonra, işleri oluruna bırakmalısın değil mi?
I gotta let it go... and let you go.
Bunu unutmalıyım... ve seni unutmalıyım.
Uh, the rule we go by in medicine is if it's a critter of any heft, you gotta go in after it, but if it's a fish, you just let it float downstream.
Tıpta kural şudur ; eğer ciddi belirtiler varsa, icabına bakılır fakat bir balıksa, bırakın boşaltım sisteminiz halletsin.
When it's time to let it go... you gotta let it go.
Zamanı gelince salmak gerekir.
When it's time for someone to move on, you just gotta let them go.
Birinin harekete geçme vakti gelmişse, gitmesine izin vermelisin.
You just gotta let it go, sometimes.
Bazen işleri oluruna bırakmalısın.
It's been a month, mate, you gotta let it go.
1 ay geçti, adamım.
It's true, maybe you gotta... let the loser go.
Bu doğru, belki de yeniklerin gitmesine izin vermelisin.
It pains me to say this, but I gotta let you go.
Bunu söylemek çok acı ama seni burada bırakıyorum.
! you gotta let jimmy go, it's all my fault.
- Jimmy'i bırakın, benim hatamdı.
You just gotta let it go.
Anladım.
Well, don't let that stop you.You gotta go for it.
Bunun seni engellemesine izin verme. Peşinden kovalamalısın.
You just gotta let it go.
Bırakmalısın artık.
It's okay to be sad, little guy, but you gotta let him go.
Üzüldüğünü biliyoruz ufaklık ama gitmesine izin vermelisin.
You gotta let go of that stuff from the past,'cause it just doesn't matter.
Geçmiş yaraları geçmişte bırakmalısın. Çünkü artık bunların bir önemi yok.
♪ Here comes that moment that you gotta go for it ♪ So don't let it get away ♪ It's all about to breakthrough
â ™ ª Here comes that moment that you gotta go for it â ™ ª So don't let it get away â ™ ª It's all about to breakthrough â ™ ª Just turn the page
I think when two people aren't meant to be, at some point you just gotta let it go.
Bence iki insan birbiri için yaratılmamışsa bir zaman gelir oluruna bırakman gerekir.
There's a time in life where you just... you just gotta let it go.
Hayatta bazen boş vermek gerekir. Şampanya mı içiyor o?
This is your new reality. Your old life is just a dream, so you just gotta, you know, let it go and everything'll be fine.
Eski hayatın bir rüyadan ibaretti ve senin de oluruna bırakman lazım ki her şey yoluna girsin.